Düş öbekleri…
Ah, mevsimin sarnıcı ilkbahar
şarkıları
Nazenin güftesinde mazinin
İzdiham yaratan tarihin güncellendiği
Her yeni gün ve umut
Seyyahı dünün ömrün
Sedef yüreğinde bilinmezin
Perçemleri kırlaşmış bir şarkı
tadında
Ölümü sollayan sağdıcı yüreğin
Solda saklı gönül yaram
Ya(ğ)maladığım ömrün kubbesi belki de
Saklandığım kadar karalandığımdan öte
Aydınlık iken içim dışım
Sözcüklere şerh düştüğüm her şiirde.
Ötelendiğimse dünde kaykılan bir
eksen
Evreleri kâh umut kâh bulut bulut
Seyyah gözlerinde aşktan esinlenen
ruhun çeperi
Sandığımda saklı tuttuğum sanmadığım
ne ise
Sarmalında umudun manen kuvvetli ve şeffaf…
Yüreğin bakiyesi elbet güne d/okunan
bir el gibi
Bazense kaybolan günün şeceresinde
Saklı tutulası yarının mutu
Anda saklı o rivayet
Yarım ağız sevenlerden de köşe bucak
Kaçmanın ertesi
Terk edildiğim bir şiirin köşesi
Belki de yazda saklı aşk bahçesi…
Kışa nazire yapan yüreğin sandalı
İçine dolan su ile aklanan mazi
Saklanan yaranın gazisi
Bir semazen kadar hassas ve sevdalı
Aşkın methiyeler dizdiğim ömrün arka
bahçesi
Özlem dolu mevsim
Öznesi kayıp şiirin
Bestesi adeta kopup da geldiği dünün
haznesi.
Hatıralara kucak açan bir düş gibi
Gerçeğin her rengi her hecesi
Düşlere mahkûm yürek gibi
Sevebilmenin meali ta kendisi
Bir şiirden de öte
Hayatın o geniş ve kırık penceresi
Elbet saydam bir gönülden firar eden
her hece
Şerh düşerken ömre ve geleceğe
Ufka hizalanmış bir gülümsemenin
şeceresi…
Kaybolmaksa duyguların tecellisi
Tesellisi yazmanın bir rüyanın daha
kıyama durduğu
Gerçeğin gövdesine çakılmış bir
çiviye eşlik eden o resimde
Görünen de çok öte bilinmezin aşk ile
atan yüreği
Törpüler de törpüler acıları
Açamadığı bir yüreğin derinde saklı
O nakaratı
Sevgiye verilen paye ile dokunmaksa
kainatın zirvesine.