Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 21.11.2021
Okunma Sayısı : 1273
Yorum Sayısı : 0
ŞAKRAK SES’TEN  GÜZEL SESE TÜRKİYE’NİN  BÜLBÜLLERİ--- TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN  İLK POP STARLARI VE  TÜRKİYE’NİN  BÜLBÜLÜ 2. BÖLÜM--

Evet...  Geçen  bölümde  Türkiye’nin  ilk en  güzel  sesli  kadını olarak  seçilen  kişinin   Hudadat  Şakir  olduğunu  yazmıştım. Ancak  Hudadat  Şakir  Hanım  Klasik  Batı  Müziği  tarzında okuduğu  parçalarla  birinci  olmuştu  ve  herhalde  ülkede  bu  duruma  ‘’ Bu  ülkenin  kendi  müziği  yok  mu?  Bizim  bir  de  Şark  Müziğimiz  yok mu?’’ Diye  itirazlar  gelmiş  olmalı  ki yine  Cumhuriyet  Gazetesi  bir  taraftan  güzel  ses  yarışması ile  ilgili  hazırlıkları  ve  etkinlikleri  sürdürürken  bir  taraftan  da Şark Müziği  dalında da  bir  yarışma  başlattığını  şöyle  duyurur: ‘’Garp musikisi üzerinden yaptığımız güzel ses müsabakasının gördüğü büyük rağbet ve uyandırdığı mühim alâka üzerine şark musikisi üzerinden yeni ve büyük bir müsabaka yapmaya karar verdik.’’

Yarışmanın  adı ‘’ Türkiye  Bülbülü’’  Yarışmasıdır.

Yarışma  için  müracaatlar 14 Aralık 1930 da  başlar.

Yarışmada Birinciye Burla Biraderler’den 200 liralık radyo ve 150 lira; ikinciye 175 liralık Columbia gramofonu, üçüncüye ise 75 liralık Columbia gramofonu vardır. Ayrıca Pertev Müstahzaratı Fabrikası’ndan AEG Elektrik Levazımat şirketine kadar onlarca firma daha bülbüllere hediyeler vermeyi taahhüt etmişlerdir. Yani  efendim artık  bu  gibi  yarışmaların  sponsorları  da  vardır.

Yarışmaya  yoğun  bir  ilgi  olur  ve  nihayet  finaller  13  Şubat 1931 de yine  Beyoğlu/Glorya  Sinemasında  yapılır. Sunucu  yine Peyami  Safa’dır.

Dokuz  bülbül  adayı  kadın  finale  kalmıştır.  Bunlar: Müşerref, Nedime, Hikmet Rıza, Safiye [Ayla], Mahmure [Handan], Saadet, Safinaz, Nefise ve Hatice’dir.

Yarışma  jürisinde  19  üstad  vardır  ve  birinci  seçilecek  kişinin  her  üstaddan  10  tam puan  alması  gerekmektedir.  Yani  190  puan  alan Türkiye’nin  Bülbülü  ilan  edilecektir.

Peki  bu  dokuz kadından  kim  Türkiye’nin  Bülbülü  seçildi  dersiniz? 

İsimlere  bakıldığında  akla  hemen  Safiye Ayla  geliyor  değil  mi?  Ama  değil.

Jüri  sonucu  şöyle  açıkladı: ‘’ Gül  mevsimi  olmadığı için  bülbül  seçilemedi’’

Yani  hiç  bir  kadın  birinciliğe  layık  görülmedi.

Aldıkları  puanlar  ise  şöyleydi: Hikmet Rıza hanım 174, Safiye hanım 170, Hatice hanım 169, Nedime hanım 145, Nefise hanım 143, Mahmure [Handan] hanım 139, Safinaz hanım 138, Saadet hanım 134 ve Müşerref hanım 123.”

Jüri  neden  bir  birinci seçmediğini  de  şöyle  duyurmuştu:

“Yarışmayı en başından sonuna kadar dikkat ve itinayla izledik. İyi bir eğitim sonucu şimdiki performanslarının katbekat üstüne çıkabilecek kadar iyi birkaç kişi seçilebilmişse de ‘sanatsal heyecanımıza etki edebilen’ bir sese rastlanmamıştır. Türkiye Bülbülü gibi çok kıymetli ve çok yüksek bir sıfatı bu yıl için vermeyi uygun görmedik.”

Sonuç  böyle  olmakla  birlikte Hikmet  Rıza  Hanım  birinciye  verilecek  ödülleri  Safiye  Ayla  da  ikinciye  verilecek  ödülleri  almıştı.

Böylece  ilk Türk Müziği  Pop Starı  seçilen  Hikmet  Rıza  Hanım  daha  sonra  bir  başka  ödüle  daha  kavuştu:  İstanbul’a  her  geldiğinde  mutlaka  Hikmet  Rıza  Hanım’ı  dinleyen  Mustafa  Kemal  Atatürk  ona  soyadı  kanunu  ile  ‘’ Sesgör’’  soyadını  verdi.

Bu arada Hikmet  Rıza  Hanımın  Fikriye  Şakrakses’ten  sonra  sahneye  çıkan  ikinci  Müslüman  Türk  kadını  olduğunu  da  belirtelim.

1932 yılı  Temmuz ayında  gazetelerde  şöyle  bir  ilan  vardı: “Kadıköy’ünde Mısırlıoğlu Bahçesinde. Ağustos’un 4’üncü perşembe günü akşamı memleketimizin en meşhur üstad ve bestekârlarından müteşekkil bir hakem heyeti huzurunda Türkiye GÜZEL SES müsabakası icra ve Türkiye SES KRALİÇESİ intihap edilecektir [seçilecektir]. Kayıt muamelesi 1 Ağustos pazartesi akşamına kadar icra edilecektir. Güzel sesli hanımlarımızın kaydolunmak için bahçe müdüriyetine müracaatları tavsiye olunur. Kraliçe unvanını kazanacak birinci hanıma 200 lira mükâfat ve altın madalya, ikinciye 50 lira mükâfat verilecektir.

Bu  yarışmaya  da ilgi  büyük  oldu.  Lakin  yarışma  sonucunun  ilanı  çok  cılızdı.  Zira  aynı  günlerde  Ülkemiz  Keriman  Halis’in  Dünya  güzeli  seçilmesine  odaklanmıştı  ve  tüm basın  neredeyse  sadece  31 Temmuz’da  dünya  güzeli olan  Keriman  Halis’i  yazmaktaydı.

Peki  Türkiye  Ses Kraliçesi  kim  seçilmişti  dersiniz?

Bir  ipucu vereyim: Bu  kadın  şarkıcı  aynen  Hafız  Burhan  gibi  Üsküdar’dan  gazeli  patlattığında  onu  Sarayburnu’ndan  dinlemek  mümkündü.  Öylesine  bir  sese  sahipti. 

İşte  o  sesin  sahibi o  sıralarda  henüz  16-17  yaşlarında  olan  Hamiyet  Hanım’dı (  Hamiyet  Yüceses )  Yani  Türkiye’nin  Bülbülü  Hamiyet  Yüceses’ti ve  bana  göre  onun  üzerine  bir başka  bülbül  gelmemiştir  henüz.

Peki  kadın  bülbül  vardı  da  erkek  bülbül  yok muydu?

İşin  doğrusu  erkek  bülbül  için  bir  yarışma  yapılmadı ama  Türkiye’nin  bir  erkek  bülbülü  de  vardı. O  bülbüle  bu  lakabı  ise  Mustafa  Kemal  Atatürk  vermişti.

Evet... Mustafa  Kemal 1916  Yılı  Mart  ayında  önce  16. Kolordu  sonra 2. Ordu komutanı  olarak  görev  yaptığı  Diyarbakır’da  bir  gün  Sem’an  Köşkünde  ( Şimdiki  Gazi  Köşkü ) istirahette  iken  Ulucami’de müzezzinlik  yapan ve Rufai  tekkesi  mesubu  olup aynı zamanda erbane  ( eski  bir  vurmalı  çalgı ) ve  cümbüş de  çalan  Mahmut  Celaleddin  adlı  bir  genç  ve  arkadaşları da  hemen  köşkün  aşağısındaki  dutlukta türküler  okumaktadır.

Mustafa  Kemal  pek  beğenir  bu  türküleri  ve  söyleyenin  yanına  getirilmesini  emreder.

Mustafa  Kemal sesini  çok  beğendiği  gence  bir  kaç türkü  de  huzurunda okumasını  rica  eder  ve  Mahmut  Celaleddin  okudukça  mest  olur  adeta.

Ona  övgüler  yağdıran Mustafa  Kemal daha  sonra ‘Bak Celal, memleketimiz bir gün huzura kavuşacak ve sen bu güzel sesinle bu güzel eserleri İstanbul’da plaklara okuyacaksın. O zaman o plakların üzerine ‘Şark Bülbülü Celal’ yazdır. Sen gerçek bir bülbülsün, konuşan bülbül.’ Der.

Kurtuluş  Savaşından  sonra  Mahmut  Celaleddin 1931 de İstanbul’a  gelir. Burada  sekiz  plak  birden  doldurur  ve  plakların  üzerine  ‘’ ŞARK BÜLBÜLÜ’’  diye  yazdırır.

Aynı  günlerde  iki  Diyarbakır  Milletvekili  vasıtasıyla  bir kez  daha Mustafa Kemal’in huzuruna  çıkar.  Mustafa  Kemal  on dört sene önce  tanıdığı  genci görünce  tekrar  tanıdığı  gibi  ‘’Sen  Diyarbakır’da  bana  şu  gazeli okumuştun  değil mi?’’ Der  ve  Mahmut  Celaleddin’in  ilk  tanıştıklarında  okuduğu  bir  gazeli  okumaya  başlar.

Evet... Türkiye’de  daha  sonraları   Nuri  Sesigüzel- İbrahim  Tatlıses  ve  sair sesli  sanatçılar  gelmiş  geçmiştir  ama  Türkiye’nin  erkek   Şark  Bülbülü  bugün bazılarımızın  bildiği  ama  maalesef unutulmaya  yüz  tutmuş  olan  Celal  Güzelses’tir. Yani  Mustafa  Kemal’in  Şark  bülbülü  ilan  ettiği  ve  Soyadı  kanunundan  sonra  Güzelses  soyadını  alan  Mahmut  Celaleddin.

Yazı  dizimizi  Celal  Güzelses’ten  benim  çok sevdiğim  bir türkü  ile  noktalayalım  mı? 

O zaman  videoyu  tıklayabilirsiniz. 
&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( Şakrak Ses’ten Güzel Sese Türkiye’nin Bülbülleri--- Türkiye Cumhuriyetinin İl başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.