Nûr âlâ nûr

Bu gün misafirinim, boynu bükük yaralı,
Sensiz hayat cihana, külfet külfet sultanım.
Bülbülün bağrı yanık, gülün bahtı karalı,
Sendin açan güllerde, izzet izzet sultanım.

Hâlâ kokun döşeli, Medine taşlarında,
Meğer ne çilen varmış, dâvânın başlarında,
Ne olur bir gece gel, kan kusan düşlerimde,
Gözlerime nûr’unu, lütfet lütfet sultanım.

Hira aşkınla dolmuş, Uhud’un başı puslu,
Bedir’in her taşında, gölgenin yüzü işli,
Minberine sırt veren, hurmanın gözü yaşlı,
Sen yoksun ya kayboldu vahdet vahdet sultanım.

Gören gözler ne mutlu, gülden güzel yüzünü,
Duyan kulak bahtiyâr, Hakk’ı anan sözünü,
Ne olur çekme bizden, o mübarek izini,
Yoksa bizim hâlimiz, gaflet gaflet sultanım.

Şanın için yarattı, yeri göğü var eden,
O güzide ashabın, bildik ki gerçek diden,
Ne kutluydu o yollar, uğruna oldu beden,
Sendedir izzet ikbâl, hikmet hikmet sultanım.

Yeşil kubben inliyor, içten artıyor hâr’ı,
Habib’im diye övmüş, kâinatın Mimar’ı,
Yetiş yetiş ey Nebi, insanlık iftihârı,
Nûr âlâ nûr Muhammed, rahmet rahmet sultanım

Makberî – Ahmet Akkoyun ……..09/04/2010….23:00……..Medine
( Nur Ala Nur başlıklı yazı Ahmet Akkoyun tarafından 4/24/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.