Allah İçin Vazgeçmek

       Bayramlar bizlere sadece keyif ve neşe vermez. Aynı zamanda bu özel günlerde, bu anların öncesinde ve sonrasında yaşananlar bizleri eğitir. Milletleri millet yapan ortak bilinç oluşturur. Genç yaşlı, erkek kadın, çocuklar, anne baba, çalışan işveren herkes bayramdan hissesini alır. Bu hisse kişinin yaşadığı ortamdan beslendiği ölçüde değişir.

       Peygamber efendimiz (sav) bizlere iki bayram hediye etmiş. Ramazan ve Kurban. Müminler için genel olarak Ramazan Kur’an ayı, Kurban da hac ayıdır. Nasıl ki Ramazanda mükellef iftar sofralarının konuşulması sonucu Kur’an’ın önemi gölgede kalıyorsa Kurban’da da et yeme muhabbetleri haccı ve İbrahim (as)’ın fedakarlığını gölgede bırakıyor. Dolayısıyla fertler bu özel günlerden alması gereken eğitimi almıyor. Ben bu yazımda içinde bulunduğumuz aylar itibarıyla Kurban bayramında neleri hatırlamamız gerektiğine farklı bir açıdan bakmak istiyorum.

       Kur’ban yaklaşmak demektir. Kul kurbanını Allah için kesip etini ihtiyaç sahiplerine dağıtarak Allah’a yaklaşır. Bu ibadetin tarihine gidersek gerçek fedakarlığın ne olduğunu hatırlamış oluruz. Hepimiz biliriz ki İbrahim (as) Allah’ın emri üzerine oğlunu kurban edecekken Allah ona kurbanlık bir koç gönderiyor. Her kurban bayramı bu harika olayın muhabbetini yapmalıyız. Birbirimize ve kendimize sormalıyız. Allah için neyi feda ettik, neyden vazgeçtik? Bayramda ve sonrasında lezzetli etleri yemek hayaliyle elimizdeki bol paranın bir kısmıyla hayvan alıp onu kesmek ve tıksırıncaya kadar etini mideye indirmek bizi ne kadar Allah’a yaklaştırır.

         Etraflıca düşünürsek kurban edilen hayvanın bir sembol olduğunu görürüz. Aksi takdirde bir kurban kesemeyenler Allah’a yaklaşamayacaklar mı? Elbette öyle değil. Aslolan fedakarlıktır. Yıllardır çocuğu olmayan İbrahim (as) Rabbimiz emredince tereddüt etmeden en sevdiği varlığından Allah için vazgeçiyor. Şimdi bakışlarımızı kendimize çevirelim. Allah için nelerden vazgeçtik.

       Hepimizin cennet hayali vardır elbette. Peki bu hayale ulaşmak için hangi çaba içerisine girdik? Hedeflediğimiz herhangi eşya, araç veya ev için yıllardır hesap kitap içerisine giriyoruz. En ufak bir hata yapmamak için azami dikkat gösteriyoruz. Kaçınılmaz bir son olan ölümden sonraki ahiret hayatımızda cenneti kazanmak için bu derece dikkat ve gayreti gösteremiyoruz. Cennet cepte hazır gibi yaşıyoruz. Bu umursamazlığımız bizi felakete sürüklüyor.

        Fedakarlık… Anahtar kelime bu. İbrahim (as) canından çok sevdiği oğlundan vazgeçti. Oğlu İsmail ise Allah’ın emri karşısında kendi canından vazgeçti. Bizler de kendi İsmaillerimizi keşfetmeli Allah’a yaklaşmak onu razı etmek için sevdiklerimizden vazgeçme cesaretini göstermeliyiz. Rabbimiz Âli İmran 92. ayette “Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz.” buyuruyor. Hem cennet gibi hiçbir gözün görmediği, hiçbir aklın düşünemediği bir yere talip oluyoruz hem de gereken çabayı ortaya koymaktan aciz kalıyoruz.

         Vazgeçme iradesi konusunda bizim için Peygamber efendimiz (sav) güzel bir örnektir. Davasından vazgeçmesi için ona Mekke’nin reisliği, kadın, mal mülk teklif ediliyor.  O ise şu cevabı veriyor: Güneşi sağ elime ayı sol elime verseniz yine de davamdan vazgeçmem. Aynı şekilde sahabeler de canlarından mallarından vazgeçtiler Allah’ın rızası uğruna.

        Başımızı ellerimizin arasına alıp düşünelim. Bizim İsmaillerimiz neler? Bugüne kadar Allah için nelerden vazgeçtik? Karar vermek söz konusu olunca tercihimiz hangi yönde oldu? Allah’ın rızası yönünde mi nefsimizin çıkarı yönünde mi? İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Geç kalınmış uyanış ahiretimizi kurtarmaz.

        İki cihan serveri Peygamber efendimiz (sav) “Dünya ahiretin tarlasıdır.” Buyuruyor. Bu dünyada Allah için neleri feda etmişsek ahirette karşımıza çıkacak olan onlar olacak. Peygamber efendimiz (sav) Aişe validemize kurban etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmasını söylüyor. Dışarıdan eve gelip de etlerin durumunu sorunca Ayşe validemiz “Kurban paylarını fakirlere dağıttım, bu parça bize kaldı.” diyor. Efendimiz (sav) ise “Asıl o dağıttığın paylar bize kaldı.” diyerek meseleyi farklı bir şekilde değerlendirmemizi sağlıyor.

Her gün kendimize “Bugün Allah için ne yaptın?” sorusunu, “Bugün Allah için neyinden vazgeçtin.” şeklinde sormalıyız. Hayırlı bir iş için ne kadar zaman ayırdık, bir Müslüman kardeşimizin sorunu için ne kadar zihnimizi yorduk, günlük ibadetlerimize ne ölçüde özen gösterdik? İnancımız ile gayri meşru maddi kazancımız arasında karar vermekle karşı karşıya kaldığımızda hiç tereddüt etmeden inancımızın gereğini tercih edip kazancımızdan vazgeçebildik mi? Sadece Allah yapmamızı istemiyor diye kaç kere nefsimizin arzusunu dizginledik? Bize emredilen İslam’a aykırı bir işi yapmamak için makamımızdan vazgeçebildi mi? Aslında her an imtihan ediliyoruz; bir tarafta nefsimiz, diğer tarafta kulu olacağımıza söz verdiğimiz Rabbimiz… Hangisinden vazgeçersek kazancımız da o yönde olacak. Allah hepimizi İslam’ın nurlu yolunda sabit kılsın.

Kurban bayramı bizlere her daim tercilerimizi Allah ve resulünün rızası doğrultusunda yapma alışkanlığı kazandıran bir milat olur inşallah. Allah için vazgeçebilme alışkanlığı… Rabbim bizlere Hz İbrahim (as)’in samimiyetini, oğlu İsmail (as)’ın teslimiyetini versin.

( Allah İçin Vazgeçmek başlıklı yazı AbdullahGndm tarafından 20.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.