Libidosu ölü düşlerin geceye peşkeş
çekilesi hüzün ırmakları yalnızlığın semasına dadanan alıcı kuşlara sunduğum
kadar ölümü bitimsiz nazımı niyazımı.
Arka penceresi kırık ruhumun
Firar edemediğim kadar da var hani
vücudumun
Gölgeli isyanında yâd ettiğim
Şüheda mazim gördüğüm
Her rüya senden bir parça
Göğün telsiz direkleri
Telli turnalar dolanan ayağıma
Kıymet bilmez ahvalim
Kıyamet erbabı sefil bir acı
Yüklendiğim kadar var hani
Ah, keşke bu derdin olsaydı dermanı
Göğe menkıbeler dizdim
Yıldız misali parladım
Şarlatandı mehtap yine de ona kandım
Kardığımdı önüm
Kaybolan dünüm
Methiyelerin sarmalında
Sekantta saklıydı ömür
Renkler coşkulu ruhuma eşlik eden
Pervane misali sözcükler
Kimi ise yol yordam bilmeden
Azat edemediğim bir tanrı adeta
Aşkın dinmez vardiyası
Özlem yüklü mevsimin hatırına
Yaş döktüğüm
Yaş aldığım
Yaslı yüreğimle yüce Rabbime
yaslandığım
Gün geçmez gece geçmez
Ruhumdan geçer ıslık çalan vapurlar
Acı dinmez bir açı
Hem dik başlı hem ruhuma kiracı
Evhamı da dinmez yüreğin
Anne ikliminde seken bir yavru kuş
gibi
Meylettiğim kâh umut kâh hüzün
Meali sönük bir gün bahşedilmem
Razı geldiğim her şey ama her şey
nasip bildiğim…
Revnaktır evren
Kaskatı bedenim
Bir huşu bir huzur bir de ütülediğim
Sözcüklerle hemhal vücut bulduğum
İmgeler teftişte
Hazır ol da durduğum
Na’şı özlemin
Nesri evrenin
Mazimde saklı şifre hali hazırda
Edinemediğim.
Dik yakalı dik başlı kalem
Münferit kaygılardan ördüğüm
Yamalı hırkam
Yâdım ve eserim ve esiri olduğum
Düşlerin bir adım sonrası:
Elbet beklemeye değer
Elbet elimde avucumda ne varsa sona
kalan
Dona kalsam da sonuna kadar
Umutla direndiğim…