‘’Ve ölüler! Çocukluğumda beni onca sevmiş olan ölüler! Adlarını andıkça ruhum buz kesiliyor; insan yüreklerinden sürüldüğümü, kendi gecemde yalnız kaldığımı, kapalı kapılarının dilsizliğinin karşısında, dilenci gibi ağladığımı hissediyorum.

 

 

Şair aldatıcıdır.
Öyle mükemmel aldatır ki
Acı çekiyormuş gibi yapacak olur
Oysa acıdır hissettiği.

Ve yazdıklarını okuyanlar
Okunan acıda iyice hissederler,
Şairin tanıdığı ikiliği değil,
Kendilerinin asla hissetmediğini.’’(Pessoa)

 

 

 

 

Sürümü yeni versiyonunun kalbime odaklanmış bir bilgisayar programı günün geceye teğet geçtiği bir açıda acıdan kaskatı kesilen bedenim ne de olsa uyruğuyum ben hüznün ne de olsa ulağımdır kalem…

 

Delişmen bir z/afiyet edindiğim dağlardan yamaçlarına inen gülücüklerimin ve tesirli bir efkâr.

 

Başat bir duygu adına hüzün denen ve başlığı olmayan bir güne methiyeler dizdiğim nazireler yazdığım ne de olsa yattığı yerden belli oluyorum duyguların tekelinde tevekkül yüklü hamt etmenin uzamında huzurla buluştuğum sayılı saatlerden biri ya da bir kaçı işte.

 

Muadilim yok.

 

Ve ben artık bir muallime değilim.

 

Ne de öğrenci.

 

Ne de çocuk.

 

Ağlıyorum gizlice ve gözlerden uzak bir yaşam sürüyorum.

 

Sürmenaj olmuş ömrün hem güdüğü hem hödüğü hem de tantanası hâsıl olan hem de ansızın ve işte gürül gürül akıyor sözcüklerim ki tek muhatabım kalem ve kalemim sayesinde uzaklardaki güzel insanlara uzatıyorum elimi ve dili bağlanmış günlerden sonsuzluğa ulaşıyorum.

 

Tavaf ettiğim hem içim hem de tevafuk yüklü kâinat ve kaşıkladığım imgeler hem bahtıma hem tahtıma sirayet eden.

 

Uzamında hayallerin bir o kadar gerçeklerin gerekçelerini de dayattığım ve işte içimden eksik olmayan o heyecan bense dün mizaçlı bir anıda an’ ımı taşıyorum ve bunu genele yayıp yavaşça nasipleniyorum mutluluktan.

 

Geç gelen bir yolcu geç kaldığım bir tren ve geçiştirdiğim duygular dememe ne hacet ne de olsa kalemi elime aldığımda tüm duygular sürmanşet s/üzülüyor yüreğimden.

 

Bir metafor ise mutluluk.

 

Bir kıvanç ise ölüm.

 

Kırağı çalan güne sunduğum taziyelerim.

 

Melodiler suskun ve melankoli başrolde ve tasfiye ettiğim geçmişime hitap ediyorum zaman zaman ve üstü kapalı bir kuyunun da kör karanlığında buluyorum kendimi.

 

Sezilerim.

 

Ezik addedilmeyen dik duruşum.

 

Dik başlı dik açılı acılarım teğet geçmekse mutluluğa aşina olduğum aşikâr olansa günahlarımın bir bir döküldüğü.

 

‘’Kafeste yaşamaktır biricik olmak,
Ben olmaksa hiç olmamak.
Kaçarak yaşayacağım hep
İyi ya da kötü böyleyim çünkü ben.’’(Alıntı)

 

Hiçliğimin bitmeyen vardiyası tekbir getiren iç sesime okuduğum Elham aşkın kürediği türettiği bir coğrafya ise umudun eşiğinde inancın eşliğinde d/okunmak en tepeye ulaşmanın mümkün olduğunu da cümle âleme ispatlamak adına kalemin nakşı dünümün na’şı.

 

Zımba gibi olduğum yılların meddücezri ve tozu dumana kattığım yollar amfiler ve üniversite ortamında kendimi hem öğretmen hem öğrenci kategorisine sokmaya yardımcı olan derslerim ve ortalamam ve insanların sevgisine nail olduğumun da bir adım sonrası iken en çok da kendimle barışık olduğum o muhteşem dönemin hem rüzgârının yüreğimi titrettiği hem de yaşadığım melankolinin geride kalan ömrüme mal olduğu sırasız gidişlerin ve terk edişlerin ülkesinde seken bir serçe gibi ufacık yüreğimin gel-gitlerine eşlik eden medarı iftarı olduğum geniş bir coğrafyanın da ve umudun müdavimi…

 

Hıçkırıkların dinmediği.

 

Aşkın şanına yakışan bir ünlem olmanın aslında bir varsayım değil tastamam bir gerçek olduğunu ispatladığım bir o kadar rüştümü de ispatlayıp uçuşa geçtiğim ve uykusuz geçen yılların bana geri dönümü birkaç diploma olurken duyumsadıklarımın da azımsanacak bir derece olduğunun bilincinde varsa yoksa düne öykündüğüm müthiş zamanların tanrısı iken içimde yaşayan meczubun an gelip de öfkesine yenik düştüğü ve hızlıca çarpıp da kapadığım kapılar asla da dönüşü olmayan bir yola girdiğim…

 

 


( Ve Ben Artık Bir Muallime Değilim... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5.10.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.