Acılar Sürülür Kar Beyaz Dağlara (12 Şehidimizin Hatırasına)
C*

acılar sürülür kar beyaz dağlara 
dağ gibi yükselen bir sessizlik kan içinde 
bir sessizlik ki geceler kadar karanlık 
yüklenir ölümün ağır yükünü 
hey gidi yüreği yaralı memleketim benim
gitti yiğitler yankısız iz bırakmadan 
türküler yitti gitti

bir değil on iki yıldız kaydı dün gece 
karlı tepeleri aştı alevden bir yıldırım hızıyla 
ışıklar saça saça 
ölümün hiç yenemeyeceği on iki yiğit
hey gidi yiğitler 
gidin güle güle uğurlar olsun
yattığınız yer nur
cennet mekanınız olsun 
C*
benim adım 
şehit piyade uzman çavuş ahmet aslan
yozgatlı  
evli ve bir çocuk babası 

çıktım tepelere göğsüm bağrım ufuklara açık
haykırdım rüzgarlara bıçak gibi acıları
haydi rüzgarlar esin
getirin bulutları bize doğru
haydi rüzgarlar yağdırın lapa lapa karları

yüksek dağlar ölüm saçıyor 
acı acı kar tipi savuruyor 
atmaz oldu artık kalbim
ay yürümüyor göklerinin damarlarında
ay ışığı kalmadı artık 
kar köpüren göklerde 
C*
benim adım 
piyade özleşmeli er kemal aslan
elazığın güney kent mahallesinden 
mehmet aslanın oğlu 

ey geçmiş günler ey 
hiç bir vakit geri gelmeyecek günler
daldınız bomboş gecelere geçici bir kıvanç gibi 
nerelerde kaldı 
söyleyin nerelere gitti 
memleketin yaralarına melhem olan 
söyleyin nerelerde saklı kahramanların ölümü

sizi çağırıyorum 
kucaklıyorum ayaklarınızın altındaki toprağı 
sunuyorum size aydınlığını gözlerimin 
sunuyorum size sıcaklığını yüreğimin
bendeki bu acılar 
düşen acılardır sizin acılarınızdan 
C*
benim adım
piyade er enes budak 
ağrı nüfusuna kayıtlı 
merhum ikram budakın oğlu 

artık bu dağlarda korku rüzgarları esmiyor 
ülkemin  hüzünlü türküsü söyleniyor
sinesi vatan aşkıyla dolu tüm sevdalıları için 
kar yağdıran bulutlar için
hasret duyan mehmetler için
dağ başında  karlı tepelerde 
ülkemin her yerinde

ışıtan güneş benim 
uzak diyarları bir baştan bir başa geçen 
bir keskin ayazda benim 
git git bitmez bir gurbet yolunda
memleket toprağından ırak
gözyaşı dökerim anam için
çığırırım yanık türküleri
C*
benim adım 
çorumlu şehit piyade er semih yılmaz
selam söyleyin nişanlıma 
benim için ağlamasın

iniyordu geceye bir beyaz kabus
nöbet yerlerini yoklamak istedi soğuk
sessiz bir andı
korkunç ve kısa
saplandı gaz lambasına gözlerim 
soluk ışıklarına büründüm o saat 

bir buz  parçasıydı artık kan
kalleş ölüm mangaları hem de bir sürü 
tutmuşlardı karlı dağ alanını
dört bir yanda şehitler
ve patlamalara boğulan sessizlik
C*
benim adım 
şanlıurfalı şehit uzman çavuş abdülkadir iyem
gaziantep teki sekiz kardeşim devletime emanet 

avuçlarımızda vatan için yeni amaçlar taşıyorduk
gözbebeklerimizde dualar sunuyorduk Allah’a
gül kokusunun umuduyla donanmıştı bağrımız
aşkımız vardı
sevdamız vardı
yüreğimizden taşan coşkun sel gibi
karlar içinde ışıldayan
vatan aşk ile yeşeren türkülerimiz vardı
söyleyip söyleyip hasret duyduğumuz

yanaklarda parlayan 
o dağların ardındaki kıpkırmızı güneşler
üstümüzdeki buzları göremez oldu artık
sen ey tükenmeyen vatan sevdam
bembeyaz dağlarda açan ak çiçeklerin yaban kokusu
sen ey ruhumda tüten aşkın buğusu
sen üstümüzü donat artık kırmızı gülle 
C*
benim adım 
mardinli şehit piyade sözleşmeli er cebrail dündar
söyleyin babama şehit evladıyla gurur duysun şimdi
türk bayrağı assın evin dört bir duvarına

şehit kokusu yayıldı anadoluya 
ölüm açlığını giderdi 
toprak gözyaşlarıyla susuzluğunu
istersem gülümserim daha kolay ne var bundan
ama karanlığı kaldı gözlerimde mezar çiçeklerinin
bir yaşlı ananın çığlığı kaldı
yasa boğulmuş yurdumun köylerinde
acı sessizlikle kuşatılmış yurdumun köylerinde

kaç pusu atlattın
ey gözlerinde baharlar biriktiren şehit
ne badireler atlattın 
ey göğsünde vatan sevdası taşıyanım
al bayrak kadar hür dalgalı saçlım
bir damla kan mı var yoksa
yaş mı düşmüş kirpiğinin ucuna
yoksa sancılı bir gülümseyiş mi
saklı bir tebessüm mü
C*
benim adım 
piyade sözleşmeli er yasin karaca
tokat’ın almus ilçesi ormandibi köyünden 

daldı yurdum uykuya 
iç çekişleri arasında ufkun 
bense buradayım gözlerim kapkara zifir gibi 
bu toprağın makus karanlığını taşır gözlerim
bir yiğidin dudakları değil bu dudaklar artık
anaların ninni söyleyen  dudaklar değil
döndüler kuru bir ekmeğe 
çağıramazlar artık beni

ben burada boşluğa asılmış bir tavan
dağlarda büyüyen bir kuşağım ben
ben karlı tepelerde yürüyen mehmedim
bir daha kulak verin
bir daha dinleyin beni
kalsın diye sizin ekmeğiniz sofranızda
dağlarda uykusuz bekleyenim ben
C*
benim adım 
piyade uzman onbaşı ismail yazıcı
zonguldak’ın ereğli ilçesinden 
eşim can yoldaşım  seda 
daha yavrum üç aylıkken 
yüzünü bir kerecik göremeden ayrılıyoruz
yavrumu önce sana 
sonra vatana emanet ediyorum 

sen ey al kırmızı bayrağım
sen ey gözleri yaz güneşi gibi yalım yalım
yurdumun semalarında dalgalanan sevdam  
sakın bırakma bizi
yanardağlar gibidir yüreklerimizde yaktığın ateş
cehennem coşkulu
ışık verir bize
zifiri karanlıkları yarıp geçen aydınlık verir

kaç güneş aydınlanır 
kaç hilal doğar kanında 
göndere çekilecek
hangi yıldızları indirsem yerlere senin yerine
tutar mı binlercesi bir tek senin yerini
C*
benim adım 
malatyalı şehit piyade sözleşmeli er emre taşkın
aziz milletim dört kardeşim anam babam sizlere emanet  

giderim anacığım giderim 
gitmem gereken yere arkadaşlarımla omuz omuza 
kabullenmişim bu sevdayı bir kere
boynumda asılı bir madalyon gibi taşırım onu 
bağışlarım neyim varsa
damarlarımın atışını 
bileğimin gücünü ve aşkımı 
neyim varsa bağışlarım toprağıma bayrak gibi

vatan bir yana
yok senden çok sevdiğim ana
ben senin yavrun ciğerparen 
o kıvançlı günler henüz gelmeden
varamadan kızıl elmaya düşersem eğer
sakın üzülme
C*
benim adım 
piyade teğmen ramazan günay
izmirin buca ilçesi hürriyet mahallesinden
firdevs ve ahmet günayın oğlu
benim güzel memleketim elveda

müjde bir gün gelecek elbet
bir gün zafer elbet gelecek
bugün için doğurdun beni anam
bugün için emzirdin
verdin kanını bana bu bugün için
soluğunu verdin bana
anaların verebileceği ne varsa 
verdin bana bugün için

yolumuz uzun 
yolumuz çetin
yolumuz diken
gider çok uzaklara ufuklara dek 
kim bilir nerde bitecek bu kutlu yol
kim bilir ne zaman 
C*
benim adım 
piyade uzman çavuş mehmet serinkan
denizli tavas ilçesi yorga mahallesinden

ben çavuş mehmet
toprağından sökülüp koparılmış kır çiçeği 
bak şu karlı tepelerin ardına 
karanlık içinde  
rüzgar sessizliğin sınırlarını geçmiş 
karlı tepelerin üstünde soluyor
zincirlerinden boşalmış koşuyor bize doğru
kanlı bir ölüm 

ben çavuş mehmet
hoş geldin ölüm
hoş geldin 
eşim çilem ve yavrularım 
önce Allah’a sonra size emanet 
hoş çakalın

C*
benim adım 
sinoplu gazi sözleşmeli er çağatay erenoğlu
bu  mübarek vatanı size emanet bırakıyorum 

akşam indi
mermi sesleri dağın yamacından vızıldadı 
yankılarını yitirmiş
ölüm sessizliği
kapladı dört bir tarafı 
eğildi toprağa doğru incecik bir sis
örttü sonra şehitleri karanlık peçesiyle 

hangi teselli yeter 
vatan sağ olsun sözleri hangi yüreği teskin eder
kara topraklara girdi nice civanmert yiğitler
nice kınalı kuzu
ne olursunuz 
şehit kanına dokunmayın 
ağlatmayın tekrar tekrar anaları

C*
ey vatanımın son burç taşı
ey koynunda güller barındırıp
karanfiller kokutan kahramanlar
sizin kanınızın düştüğü yerde
her gün bir yıl yaşanacak
mekanınız cennet olsun demeyeceğim size
bilirim ki cennet ile müjdelendiniz zaten
ruhunuz şad olsun 

yanan yüreklerdir ağlayan analar
öldü diyorlar şehitlere
hayır 
hayır 
binlerce hayır 
şehitler ölmez
vatan bölünmez

redfer
( Acılar Sürülür Kar Beyaz Dağlara (12 Şehidimizin Hatırasına) başlıklı yazı redfer tarafından 26.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.