İma da zehir var sözlerde vurgun
Vefasız leblerin dilindeyim ben
Hayat acımasız yüreğim yorgun
Karanlık gecenin elindeyim ben.
Yenik düştüm geçen uzun yıllara
Ben beni bıraktım sürgün kollara
Seyrüsefer oldum tozlu yollara
Vahasız Kerbela yolundayım ben.
Ahd eyledim can'ı bir beyaz güle
Boş geçen ömrüme doldurdum çile
Varmayı dilerken ulvi menzile
Nice haramîler il’indeyim ben.
Acımasız züfre düşürdü dara
Ateş oldu günler vakitse yara
Yapıştı üstüme çıkmaz bir kara
Amansız yangının külündeyim ben
Kuramadım saray oturdum çulda
Fırkatın elinde savruldum yelde
Boğuldum akan bir bulanık selde
Kurumuş ağacın dalındayım ben
Ceza verir ruhum bana kastı ne
Düşman bulamadım küstüm dostuma
Çiğnediler basıp basıp üstüme
Yılkı atlarının nalındayım ben.
Yunusla karıldım dosta sarıldım
Parça bölük oldum her gün kırıldım
Gönül hanesinde öldüm dirildim
Müebbet bir aşkın kolundayım ben.
İsmet Bozkurt (Dilsiz Kalem)
Leb : dudak
Ulvi : yüce
Züfre : gam, tasa
Fırkat : üzüntü, acı