Online Üye
Online Ziyaretçi
Uzun soluklu bir geceydi. Köprüde durmuş çıplak ayakla gülümsüyorsu. Mavi şık ayakkabıları elinde salınıyordu. Hayalini kurduğu şık gelinliğinin içinde prenses gibiydi. Yıldızların altında tacı parıl parıl parıldıyordu. Turuncu saçlarına değen ay ışığı beyaz tenini altın rengine boyuyordu.
Düşündü N. C. A. hatalar ne kadar acıtabilirdi ki başka. Daha ne kadar çakıl taşlı yolda uzun metrajlı koşabilirdi? En sonunda yorulmuştu işte. Beyaz şarap kadehini gökyüzüne kaldırdı. Bu onun leylak rengine dönmüş gökyüzü ile son konuşması olabilirdi. Ay her ne kadar tüm heybeti ile ona dur dese de o dinlememekte kararlıydı.
Eteklerini sıyırdı, demir korkuluklardan bir bacağını attı ve diğerini, derin derin nefes almak istedi ama olmadı, az önce yaşananlar nefesini tıkıyordu. Araçlar durdu. Birileri ona dur demeye kalmadan o kendini soğuk azgın suya doğru boşlukta süzülerek kendini attı.
Ama her ne hikmetse olasılıksızlar arasında en olmayacak olanı onu bulmuştu ve köprünün altından o anda geçen beyaz yatın içine bir adamın kolları arasına düşmüştü. Bu akıl almaz olay karşısında ikisi şaşkın şaşkın birbirlerine bakarken gökyüzünden onlara okunu fırlatan melek ayaklarını görünmeyen bulutun üzerinden kahkaha atarak gülümsüyordu.
Tek ok ve tam isabet iki gönül aynı anda birbiri için atmıştı. Şimdi aşk şarkılarının en derini onlar için piyanonun tuşları arasından onlar için besteleniyordu. Kalpler gümbür gümbür jazz müziği eşliğinde dans ediyordu.
Sonbahar, kış, yaz ve sonunda ilkbahar gelmiş çiçekleri gönüllerde açtırmıştı. Havaya mis kokular hakimdi. Saksofonu elinde olan zaman şimdi onlar için saat kadranını yavaş döndürüyordu.
Yıldız Geçidi yaşandığı gece büyük film sahnesinde ellerinde minik bebekleri ile sevgi ile o günleri anarken fısıldadı yıldız yüreğine 'ya o gece yüreğinin git dediği yere gitmeseydin' bir kendine, bir eşine, bir de bebeğine baktı ve şükretti o geceye ve yaşanılan her şeye ve işte o an anladı 'olan herşey hayrınaydı'.