Eşin var, âşiyanın var, baharın var ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.

Mehmet Akif’in mısralarıyla, gönül dostlarını selamlarken: güne gülümseyen papatyalar topladım bozkırın yamaçlarından ve beyaz yapraklarında, son günlerde kan damlayan yüreklerimizde, aydınlık günler yaşayalım diye. Ve merhabalar!

Tanrının insanoğluna en büyük ödülü olan güneş, dünyanın en güzel coğrafik bölgesinde yer olan ülkemizde her mevsim tüm canlılara gülümsemektedir. Karanlık ve kasvetli kış günlerinin ardından nihayet yüzünü gösteren güneş içimizi ısıtmaya başladı. Benim doğduğum kentte mevsim dokuz ay kıştır. GÜNEŞ Azık tebessüm etmeye görsün mayıs ayının sonunda kavaklar uyanır ve yapraklar uç verir. Kıların adını güneşe özlem diye GÜNEŞ koyarlar. Güneş hayat demektir, güneş ışığı ise VİTAMİN DEPOSU demektir. İyi korunmadığımız takdirde de başta gözlerimiz ve cildimizi etkileyecek birçok tehlikeye neden olan bir faktördür.

Şu an güneşin gülcükler dağıttığı mevsimdeyiz. Güneş toplamanın, güneş depolamanın tam zamanıdır.Güneşli günler pencereden içeri girdiğine göre ; hep beraber Güneş ışığı vitamini ile ilgili son gelişmeleri okuyalım m?

Güneş ışığı vitamini olarak da bilinen D vitamini, esas olarak olarak kemik sağlığı ile ilişkilendirilir. Son araştırmalar, bu vitaminle ilgili yeni bilgiler sağladı. Diyabet, kanser, kalp hastalıkları, , enfeksiyonlar, ,oto immun hastalıklar (bünyenin kendi hücrelerine düşmanlığı) gibi pek çok, hastalıklar için, önleyici rolü anlaşıldı.

D vitamini sadece vitamin olarak değil, aynı zamanda bir hormon gibi, görev de yaptığı bilinir. D vitamini eczane vitrinlerinden hemen elimizi atınca alabileceğimiz vitamin değildir. D vitamini eksikliği, kemik yoğunluğunda azalmaya, kemik erimesine, kas zayıflığına ve kırık riskinde artmaya yol açar.

İnsan bedeni için çok özel vitamin olan D Vitamininin biyolojik etkinliği, insan vücudunda, ‘Vitamin D reseptörleriyle ,(algılayıcıları)ilişkilidir. Vitamin D reseptörleri vücudun değişik birimlerinde: beyin, prostat, meme, kalın bağırsak ve bağışıklık sistemi hücrelerinde, saplanmıştır. Yapılan bilimsel çalışma sonuçlarına göre: ek vitamin D alanlarda, multıple skleroz, tip-1 diyabet, Lupus, Romatoid artrit, gibi hasatlıkların daha az oranda görüldüğü tespit edilmiştir. Ayrıca hücre çoğalmasını kontrol eden genleri etkileyerek, bazı kanser türlerinin oluşma riskini azatlığı da bilinmektedir.

Özellikle son araştırmalara göre, damar endoteli( en içteki tabaka) damar düz kasları ve kalpte, D vitamini reseptörlerinin bulunduğu doğrulanmıştır. D vitamini eksikliği sonucu, kalp ve kan damarlarının çeşitli tabakalarında kalınlaşmalar, kalbin sol karıncığında büyüme, kalp yetmezliği ve kronik (süregen) damar yangısı gibi önemli tıbbı sorunların arttığı gözlenmiştir. Ayrıca renin angitensin-aldosterin sisteminin (kan basıncı yüksekliğinin biyokimyasal oluş mekanizmalarından en önemlisi) aktivasyonu nedeniyle hipertansiyon riski artmasına neden olmaktadır.

Vücuttaki depo D vitamininin başlıca iki önemli kaynağı vardır.

1- Güneş ışığı ile derinin doğrudan teması
2- Bazı gıdalardır.


Sağlık açısından cilt kanseri olmamak için mümkün olduğu kadar güneş altında kalmamaya çalışmak ve vücudu açıkta bırakmamak icap ederse de, güneş ışığı ile temas sonucu, deri altındaki D vitamini öncül maddeleri, ultraviyole ışınlarının etkilenmesiyle kandaki, ‘aktif D vitamini ne dönüşür. BUNUN İÇİN GÜNEŞİN DERİMİZİ DOĞRUDAN GÖRMESİ GEREKİR. Hava kirliliği, bulut, sis, puslu hava, cam, gölge ve özellikle giysili güneşlenmek, D vitamini sentezini engeller. Daha önceki ki bir yayına göre güneş kremi kullanılmasının D vitaminin sentezini % 99 oranında azalttığı tespit edilmiştir.

Stratosfer'deki ozon Güneş'ten gelen ultraviyole ışınlarını (UV) absorbe etmektedir. Sahip olduğumuz kaynakları sorumsuzca ve kötüye kullanmamız sonucu, ozon tabakasının incelmiştir. Bu nedenle direk gelen 290-320 nm aralığında olan ışın, en çok güneş yanıklarına ve deri kanserine sebep olmaktadır. Bu, ozon tabakasının inceliğinden dolayı yeryüzünü en çok etkileyen ışın demetidir. Güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınları (UV),son yıllarda cilt kanseri riski artırması sebebiyle güneş kremi kullanımı çok artmıştır. Direk güneş ışınlarıyla yani cam dahi olmadan temas sadece ve sadece on beş dakika olmalıdır.

D vitamini içeren 2 ci depo gıdalardır. Özellikle somon, uskumru ve sardalya balığı ve D vitaminlerinden zenginleştirilmiş süttür. Bazı bitkiler ve nişasta kökenli D vitaminlerinin biyo yararlılığı çok azdır. Yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerini D vitamini ile zenginleştirmek, pratikte pek mümkün değildir. Genel olarak, denebilir ki sadece gıdalardan D vitamin gereksinimi karşılanması pek olası değildir. Örneğin 100 gram somon balığı yediğimizde 600 ünite, 240 cc zenginleştirilmiş süt içtiğimizde sadece 100 ünite D vitamini kazanabiliriz.

Kanımızdaki aktif D vitamini, 25(OH)D (25 hidroksi vitamin D) olarak adlandırılır. Normal değeri 30-40 nanogram /mililitredir. 30 ng/mm nin altı yetersiz olarak adlandırılır. Bazı uzmanlar 40-60 arasını normal olarak kabul ediyorlar. Kemik kırılmasını engelleyici değer 40 ng/ml olarak kabul edilmektedir. Araştırmalar normal beslenen ve yeteri kadar güneşe çıkanlarda bile kanda aktif D vitamini düzeyinin düşük olduğunu gösteriyor.

Yani D vitamini çok nazlı bir vitamindir. Amerika’daki toplum hekimliği kuruluşları, önerdikleri ek D vitamini dozlarını güncelleyerek 2-3 katına yükselttiler. Emziren annelerin sütünde de D vitamini az olduğu için, bebeklerine D vitamini önerisi getirmekteler. Erişkinlerde D vitamini en az önerisi günlük en az 800, en çok doz 2000 ünite olmalıdır. D vitamini toksisitesi ve böbrek taşı oluşması eğilimine dikkat edilmesi lazımdır.

Ülkemizde D vitamini ile zenginleştirilmiş süt yoktur. Adı geçen balıklar var ama gelenek olarak diğer balık türlerine göre daha az tüketilmektedir. Geriye güneş ışığı kalmaktadır.

Yeterli güneş ışığı aldığımız düşünmek zordur. Güneşi bol olan ülkede olmamıza rağmen, iklim değişiklikleri sonucu, yıllık güneşli gün sayısı azalmaktadır. Özellikle kadınlarımızın örtülü giyinerek güneşin altında sokağa çıkmaları, güneşlenirken kapalı giysi kullanmaları sonucu, daha ötesi de; abartılı şekilde güneş kremi kullanılması sonucu D vitamini eksikliği yüksek orandadır.

Ülkemizdeki erişkinler için, yukarıdaki doz önerileri, geçerli olmalı, çocuklar için ise; halen uygulanmakta olan 400 ünite/ gün olan doz artırılmalıdır. Öte yandan da deri kanser riskini önlemek için özellikle yaz aylarında saat 11-16 arasında güneş banyosu yapılmamalıdır. Cam olmadan, güneş kremi kullanmadan çıplak beden ile fazla on beş dakika güneşte kalınmalıdır. Bol güneşli günler dilerim.

( Güneş Yüzümüze Gülümserken başlıklı yazı Ümran ÖZLÜK tarafından 9.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.