Dağlar da senindi
Ovalar da senin
Asırlardır ellemedin,elletmedin
Dönüp kendi etini yedin
Gelip geçen emdi
Niçin ha niçin
Namustan saymadın memelerini
Yüzüne çarpılan dualarda
Kaybettin ellerini
Çırılçıplak kaldın işte
Herkes biliyor yerini

 

                 Globalleşen dünya, kapitalizm sadece bitkilerin değil, insanlarında genlerini de değiştirilip insanı insanlıktan çıkarıp, kendi istekleri doğrultusunda sorgusuzca yerine getirecek yeni bir varlığa dönüştürmeye çalışılıyor. Acaba asrın son elli yılında ülkenin başına bin bir renkte çorap örüp geçirenlerin genetik kodu ne zaman değişti bir bilen var mı? Düşüncesi özgür, bilgisi özgür, vicdanı özgür bir ülke ne zaman olacağız? Kendi kendimizi irdelediğimizde: İçi boşlatılmış, vatanseverliği, Türk kimliği unutturulmak istenen bir insan koduna döndüğümüzü görüyorum. Her şeyi anlık düşünen, geçmişe çizgi çeken ve yarına umudu olmayan bir toplum olduk. .Ha bire boş çuval gibi devrilen insanların arttığı topluma döndük.

 

               Kendi ülkemizde kendimizi özgür hissedemiyor, geleceğe güvenle bakamıyor, sürekli bir endişe içinde, yarınlara korkuyla bakar olduk. Üniversite mezunu insanların bile iş beklentisi hayal olurken, her şeyi bir kenara bıraktık asıl memleketin bölünüp parçalanması planları kapımıza dayandı. Geleceğimiz tehlike altındadır onu düşünür olduk.

 

                     Her gün gelen şehit haberleri, siyasi liderlerin ve yakınlarının ardı gelmeyen yolsuzlukları, lider kavgaları, yargıya müdahale girişimleri ve anayasa değişikliğinin dayatılması tüm ülkeyi kaosa sürükler bir hal almaktadır. Her meslek grubundan tutuklanmalar, özellikle düşünen adamlar, profesörler ve toplumun saygın insanlarının tutuklanmaları haricinde, terör örgütüyle mücadele etmiş komutanların bile yargılanması Malta sürgünlerini hatırlatmaktadır.

 

Böyle ağlama kucağımda Asya
Başkaları tararken siyah saçlarını
Gözün hep dışardayken üstelik
Cebimde yokken metelik
Dayama göğsüme alnını
Ciğerim delik deşik
Ben sana yapamam annelik


 

                 Bütün bu olaylar bir yana, 36 etnik kimliğe bölündük ve bir kazağın kaçan ilmekleri gibi olduk. Siyasi ayrılıkçıkların, etnisite oluşturmak için kullandıkları tüm destanlar semboller ve tarihi kahramanlar Türk Milletinin ortak sembol ve kişileridir. Anlaşıldığı gibi Etnik-siyasi ayrılıkçı hareket; bir devletin kuruluş felsefesini, ve bu felfese etrafında birleşen  milletin ortak değerlerini parçalamayı amaç edinmiştir. Büyük bir gayretle Ulusal bütünlüğümüz, yapımız çökertilmeye başlandı.

 

                   Etnik ayrımcılık yapan siyasi hareketin temel amacı: Siyasi eylemlerin vazgeçilmez tek parçası olmaktır.  Ardından da hukuki taleplerini sıralarlar. İşte bu nedenle küresel güçlerin siyasi stratejik amaçlarına sırtlarını dayarlar. Sonuçta da Demokrasi ve özgürlük adına kapı aralamanın ulaşacağı sınır ülkeyi bölmeye neden olur. Etnisite ırkçılıktır. Etnik ayrımcılık yabancılaşmanın bir değişlik şeklidir. Ülke için de ve dışında aynı anlayış vardır. Siyasi söylevleri ortaktır. Çok açık tanımlama ile: bu ülkenin kuruluş felsefesine karşı tavır geliştirenlerin ortak sözleri hep özgürlük üzerinedir. Böyle bir fikri duruş için özgürlük ve demokrasi amaca ulaşmak için bir araçtır. Dıştadaki yorumculara göre: Türk nüfusunun içyapısı geçmişte genel olarak açıkca kabul edilmeyen bir şekilde çok etnik görülüyor demekteler. Bunları söyleyenler CİA ajanlarıdır. Türkiye’ye Ilımlı İslamı kabul ettirerek Türkiye’yi yeni stratejik bir konuma getirmek istemektedirler. İçte de onlara aynı paralelde konuşan yorumcular var ki: ülkemizde dini ve etnik azınlıklar vardır. Bunlar kabul etmek bölünmek değil daha güçlenmemizi sağlar diye konuşmaktadırlar. Bunlar Liberal_İslamcı aydın diye geçinen 2.ci cumhuriyetçilerdir. Oysa azıcık irdelersek çelişkileri görebiliriz. Etnik ayrımcılık kimlik üzerinden siyaset yaparken bir zamanlar kendine devrimci Marksist- antikapitalist söylemi referans almaktaydı.                         Totaliter ve gerçekte ırkçı söylem üzerine şimdi ise özgürlükçü Liberalist değerleri eklemektedirler. Liberal aydınlar  ırkçı, etnik ve totaliter  bir ayrılıkçı harekatı desteklemektedirler.

 

 

                    Bir milleti arada tutan unsur tek başına nede ırk nede özel diller değildir. Bir milleti birlikte yaşatan bütün halka mal olmuş tarih, tarihi ve kültürel olarak belirlenmiş ölçüler ortak akıl, ortak kader ve mücadele, bütünleşmiş kültürel unsurlar ve herkesin katıldığı eğitim ve iradeye dayalı politik katılımlardır. Ülkeyi birlikte savunan ve birlikte kuran bir ülkenin eğitiminde birçok kurumunda, hatta yönetiminde etkin olan seçen ve seçilen insanlar nasıl azınlık olabilir. Nasıl olurda bir milletin tarihi üzerinde yaşadığı toprağı, ümitleri tarihi belleği hem ortak olacak hem de bu tarihi tecrübeyi ve kültürü ortak paylaşma noktasında aynı hakka sahip olan insanlar birbirlerine ayrı ve farklı görüleceklerdir.

 

 

                       Ülkenin bağımsızlığa kavuşmasında yer alan sistemin kurulmasında katkıda bulunan insanlar nasıl olurda etnik azınlık olarak görülürler. Bu ülkenin bağımsızlığa kavuşmasında ve kuruluşunda sadece tarihi ve sembolik unsurlar değil fiziki ve fiili unsurlarda kullanılmıştır. Bu ülkenin bugünlere gelmesine herkesin ortak paydası vardır. Bizi bizden ayırmalarına izin vermeyelim. Mutlak herkese yansıyan ortak problemler vardır, hep beraber göğüslememiz gerekir. Bu ülkede herkese ortak eşit uygulanan hukuki ve siyasi prensipler vardır. Hukuki ölçülere bağlı olarak iş yapabilen, hakkını arayan, eğitim gören seçen seçilen ülkenin yönetimine talip olan ve yöneten insanlar azınlık değil bu ülkenin gerçek sahipleridir.

 

                     Bu Ülkenin temelinde dostluk ve sevgi tohumları ekilidir.

 

                Tüm barışcıl yaklaşımlara rağmen şehirlerde yaşanan olaylar göstermiştir ki ADB+AB güdümlü terör son hışımla olayları tırmandırmaktadır. Sadece TSK değil sivil halklda aynı ateş çemberine sokmaktadırlar. Yani ayrılıkçı güçleri ağızlarındaki baklaya göre;

                 İki uluslu İki bölgeli federasyon istemektedir. Ayrıca bu isteğin gerçekleşmesi içinde;

 

Ayrı bir Ulus Varlığının tanınması, Anadilde eğitim ve öğretim, TBMM de farklı Ulus Kimliği ile temsil, Yerel Yönetimlere özerklik verilmesidir. Dananın kuyruğunu bunun için koparmak istenmektedirler.

 

                  Yeni Dünya Düzeni düzleminde ABD ile birlikte hareket etmektedirler 1.ci Dünya Savaşında Sevr ile başaramadıklarını siyasal yapılanmayı şimdi gerçekleştirmek istemektedirler.  Yeni şekillendirilen coğrafyaya göre de: İsrail+Kürdistan+Ermenistan+Gürcistan ekseninde siyasi şekillendirme yapılmak isteniyor ve Böylece Büyük Ortadoğu Projesi ile Küreselleşmenin istekleri doğrulusunda ve onun yönlendirmeleriyle son coğrafi bölge şekil alacaktır. Türkiye’nin bütünlüğü ve birliği terörist saldırılarla tehlike altına girmiştir.

 

                  Uyan ey halkım uyan Üsküdar’da sabah oldu. Uyumayalım, böyle giderse ne zamanki kara hançer saplanırsa yüreğinize o zaman uyanırsınız.Bir olalım diri olalım.

 

                 Açılım ve başkanlık sistemlerinin hep gündemde olduğu bu günlerde, Ulusal Önderimiz Atatürk’ü bile savunmak ve Cumhuriyetin nimetlerini savunmak zorunda olduk.

 

 

 

                    ORMAN YANARKEN SEN AĞACINI KURTARAMAZSIN

 

 

 Şimdi anladım ki yar da olamam
Ben sana dayanamam
Işıkta önce sana doğar
Önce sana doğar karanlıkta
Bu nasıl şey
Hep kaldım aralıkta

                        Bize ne oluyor böyle bir bilen var mı? Türk Ulusu, Atatürk’ün armağan ettiği, Türkiye Cumhuriyeti’ ne demokratik, laik ve çağdaş, bir devlet olarak yaşatacaktır. Türk Milleti bağımlı yaşamaktansa ölmeyi tercih eder. Bu ülke uğrunda şehit düşen bu ülkenin tüm şehitlerini ve Yüce Lider Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle ve şükranla anarken, bizi bölenlere asla izin vermeyeceğimizi biliyorum.

 

               Bu Toprağın Türküsünü birlikte kardeşçe dostça okuyalım. Birlikte soluklanıp birlikte yaşlanalım ve bu ülkenin topraklarında bir avuç toprak örtsün gözlerimizi. Hiç bir şeye geç kalmadık.

               

Şimdi herkes bi taraf
Asya`nın yüreğine kurulmuş araf
Gerçekten daha beter rüya
Göğsüm çok ağrıyor Asya

     Sayın Hayrettin Yazıcı ‘ya: Genel durum yukarıdaki gibi olsa da büyükannemin bir türküsü vardı:

Makaram Sarı bağlar,

Kız söyler gelin ağlar,

Niye ben ölmüşmiyem,

Asya’m karalar bağlar… 

 

 Ölmedik, ölmedik ve ölmeyede  niyetimizde yok ..   bir başka şiirinizde de  selam söyleyin karalar bağlamasın anayurt ASYAM.                           

 

                                                                          
( Bu Toprağın Türküsü Bölüm 2 başlıklı yazı Ümran ÖZLÜK tarafından 7/16/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.