Yaşadığım olay İstanbul merterde ki büyük bir alış veriş merkezinde geçiyor.
Banyo aksesuarları bakmak için girdiğim alış veriş merkezi büyük bir alana kurulmuş mekan içinde yok yok, ne ararsanız bulabileceğiniz gibi ünlü yabancı markaları da bulma seçeneği sunmuşlar. Her şey mükkemmel olmasına mükkemmel de alacağınız ürünlerin üstünde veya standında fiyatları yok . Bu yüzden yardım almak durumu hasıl oluyor, Bunu da düşünmüşler ortada yeşil giyimli kimlikleri ibrazlı görevliler dolaşıyor. Sorduğunuzu biliyorsa yardım ediyor, bilmiyorsa da elinizden satın alacağınız ürünü alıp en kısa süre de geri gelerek size fiyatını söylüyor.
Ben bu işlemi üç dört defa tekrar ettim.Yardımcı oldular hal böyle olunca artık fiyatını görmediğim ürünü almam diye içimden geçirirken tam da aradığım şeyi
bulmanın mutluluğuyla ürünü elime aldım. Ama malesef bunda da fiyat yok. Görevlilere de sormaya çekiniyorum.Tam ürünü bırakacağım sıra yanımdan hızla geçmekde olan görevliye seslenerek:
-Affedersiniz bakarmısınız?
-Buyurun efendim,
-Bunun kaç para olduğunu soracaktım,üstünde fiyat yok da...
görevli zaten acele gidiyordu belli ki işi var. yinede yanıt verme nezaketini gösterdi.
-İlerde sağda barkot var oradan öğrene bilirsiniz.
diyerek yoluna devam etti. Kendi kendime kardeşim üstünde fiyatı olsa ben okurum. Niye barkota sorayım diye kızarak görevlinin tarif ettiği ilerde sağda bulunan barkot beyi arıyorum. Ama ne bey var nede soracağım kimse. İyice dellendim!
ürünü bırakmaya yöneldiğim bir sırada yanımdan başka biri geçerken durdurdum. Ama O'da aceleci. Demek ki, bu mekânın modası bu.
-Bakarmısınız! bunun fiyatını öğrenmek istiyordum.
Görevli ürünü elimden aldı ve...
-Bakın efendim bunun altında bir etiket var,  bunu barkota okutarak öğrenebilirsiniz,
-Peki okutayım nerede bu barkot?
-İlerde sağa doğru devam edin göreceksiniz.
-Sağolun, teşekkür ederim.
Alacağım ürün elimde ilerde sağda barkot beyi aramaya devam ediyorum. Mübalasız 15 dakika aradım ne barkot beye, nede soracak kimseye rastladım. Artık kan beynime çıkmış, çataçak adam ararken bana ileride sağda barkot beyi tarif
eden görevli tekrar yanımdan geçmek üzereyken sinirli ve emredercesine seslendim!
-Arkadaşım siz benimle dalgamı geçiyorsunuz?
-Buyurun beyefendi birşey mi oldu?
-iki saattir adam arıyorum. Şunun fiyatını kim söyleyecekse söylesin işim gücüm var benim. Görevli elimde ki satın alacağım ürünü sırıtarak ve küçümseyen gözlerle beni süzerek...
iki adım yanımda, sağda bir kolon üzerinde duran aletin altından ürünü göstererek fiyatını söylediğinde, dondum kaldım.Yahu kardeşim o zamanlar böyle aletler mi vardı? ben "barkot"un adam olduğunu düşünüyor Onu arıyorum. Küçüçük, duvara asılı bir elektironik malzemesi olduğunu
nereden bileyim? Sayın İbrahim Tatlıses`in dediği gibi, Oxfort vardı da ben mi okumadım? Ençok da niye içerledim biliyormusunuz? görevlinin bana,
Üzülme abi burası İstanbul,  sende öğrenirsin deyip gidişine. Ne  zaman alış verişe gitsem ve barkot görsem bu anım tazelenir, hayıflanırım. Kendime mi kızayım? yoksa gelişen teknoloji nin sol şeritden hızla beni sollayıp geçtiği günlere mi yanayım?
Sizlerle paylaştığım bu gerçek öyküde ki tipi biraz saf  bulabilir gülümseye bilirsiniz.
Ama 50 yıl önce ki Türkiyemiz de tek tip giyilen çizgili Sümer bank gömleklerini, Beykoz ayakkabılarını, aydınlanmak için kullanılan şişeli gaz lâmbalarını, gaz ocaklarını ve birçok ilkel metotları hâyal edebilirseniz
bu gülümsemeniz düşünmenize neden ve haklılığıma kanıt olacaktır.


( Barkot başlıklı yazı Fedai GÜVEN tarafından 5.06.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.