Mevsimlerden sonbahar aylardan eylül ayı
Bilmem kaç sabah oldu rüyaları yaktığım
Bağrımda yalnızlığın hasretten düşen payı
Bir gurbet türküsüne usulca bıraktığım

Sonbahar yağmurunu öperken gâmlı sabah
İşte ben bu hâldeyim hicrânın hitâbında
Kadim yoldaşım oldu dilimde paslı segâh
Bir çıkış arıyorum satırların tâbında

Masamda bir bardak çay dalgın bakarken cama
Izdırâpla
gülüyor gurbet miskin halime
Hangi yüzle sarıldım eski günlerde gâma
Kırlangıçlar teselli verirken ahvâlime

Gezdiğim
sokaklarda, şehrin yüzü yaralı
Her adım darbesinde uzatıyor resmini
Onlarca şehir çöktü taşına baş vuralı
Gölgem beni gösterip” tanı diyor hasmını”

Kim bilir hangi dağın arkasında meh-veş var
Ne yana baksam aynı hep karanlık karanlık
Ne ufukta renk kaldı ne doğan bir güneş var
Enkâzımı taşıyan nefes belki bir anlık

Bir gurbet akşamından sana yazarken bunu
Masamı aydınlatan son mumda cinnet yeli
Ömür nedir ki
gülüm beş nefes eni konu
Yüklenirsen zor gelir Makberî’nin vebâli


Makberî ……….23/04/2011….23:50……İst
( Şehrin Yüzü Yaralı başlıklı yazı Ahmet Akkoyun tarafından 24.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.