1
Bu kadar rahatsız olacağımı hiç düşünmemiştim. Araba alma ihtimalim sıfırın altındayken bu şekilde giyinip toplu taşıma araçlarıyla gitmek doğru bir fikir değildi elbette. Başka ihtimalim olabilir miydi?
Artık yanımdaki iki koltuk boştu ve birkaç dakika önce yanında oturduğum bey öne doğru yürüyüp şoförün arkasına oturdu. Parasını uzatırken dönüp bana baktı. Göz göze gelmemiz benim suçum değildi. Utandığından mı yoksa yine yakalandığından mı önüne döndüğünde ineceğini söylemiş, taşıtı durdurmuştu.
İner inmez caddeyi geçmek üzere hazırlandı, yönü dolmuşa dönüktü, yine göz gözeydik. Ne o çekti, ne ben… Çekemedim. Çekemedik.
Dolmuş bir türlü hareket etmiyordu. Kırmızı ışık yanmış, şoför süreyi sonuna kadar kullanmaya karar vermişti. Benim de inmemi bekliyordu adeta. Kalktım. O bekliyordu çünkü. Yanına gidip dolmuşun hareket etmesini bekledim. Bana hemen arkamızdaki salepçiyi gösterdi eliyle. Başımla olur dedim. Yürüdük.
Eflatundu gömleği. Siyah pantolonu, simsiyah saçları vardı. Kirpikleri uzun ve gürdü. Gülümsüyordu. Şaşkındı.
Sıcak iki salep içtik. Adını söyledi. Ben de söyledim. Başka bir şey söylemedik birbirimize. Sormadık da. Sadece salep içtik.
Keşke inseydim dedim içimden.
İnebilme ihtimalim aşka hasret yüreğimin inadına imkânsızdı. Ne cinsiyetim, ne gururum, ne kendime olan saygım buna el vermezdi. Dolmuş onu indirdikten sonra uzun bakışmamızın ardından hareket etmişti. Aklım ondaydı. Bakışları, duruşu, kararlılığı… Çok etkilemişti beni. Bekâr olmak, güzel olmak kadar zordu. Keşke inmeseydi. Benimle inseydi, gelseydi yanıma. “Salep içelim” deseydi. İnmeme ihtimali olabilirdi. Ben iş görüşmesine gitmeliydim. O da işine.
İneceğim yere geldiğimde işe kabul edilip edilmeyeceğimi ve hâlâ onun bakışlarını düşünüyordum. Geç kalmamalıydım, on dakika sonra iş görüşmesinde olmam ve bu işe kendimi kabul ettirmem gerekiyordu.
Caddeyi geçmek üzere hazırlandığımda bir taksi durdu önümde. Aceleyle birisi indi. Bana baktı. Şaşkındım. O’ydu. Taksi hareket edince yanıma geldi. Başıyla selam verdi. Ne diyeceğini bilmiyor, beni neden takip ettiğini anlatmak istiyor, anlatamıyordu. Hafiften gülümsedim. Âşık olma ihtimali var mıydı? Benim de ona âşık olma ihtimalim şimdi daha da fazlaydı.
Hiç konuşmadan caddeyi beraber geçtik. Tam karşıdaydı salepçi. Elimle boş masayı gösterdim. Konuşamıyordum. O da aynıydı. Oturup sıcak salep içtik. Adını söyledi, ben de söyledim. Hiçbir şey sormadık birbirimize.
Keşke gelseydi dedim içimden.
“Hoş geldiniz. Şimdi görüşme için sizi alacağız. Hazır mısınız?”
“Evet,” dedim. Bu işe mutlaka girmeliydim. Bu işe girme ihtimalim yüksekti.
SON 01.05.2011