1 Olabilme İhtimali
O gün en güzel elbisemi giydim. Güzel elbise, güzel gösteriyor insanı. Füme renginde, eteği tam diz kapağımın üzerine geliyordu. Saçım, makyajım, ayakkabımın boyası her şey tamamdı. İnsanların bana baktığının farkındaydım. Güzel olabilmek temiz ve şık giyinmekten geçiyordu. İş görüşmesine giderken özenme ihtimalim elbette yüksekti.
Kolumdaki ağır çantadan dolmuşa vereceğimi parayı hazırlarken çantamda gereksiz bir şey olabilme ihtimalini de düşündüm, yoktu. Bir hanımefendi her zaman tedbirli olmalıydı.
Dolmuşa bindiğimde bir iki boş yere göz atarken şoföre parayı uzattım. Gözünü yoldan ayırmadan elini uzattı. “Uzun mu kısa mı?” diye sorarken keşke kısa olsaydı dedim içimden. Bunu söyleyebilme ihtimalim cesaretim kadar azdı, farkındaydım.
Üçüncü sıranın, ikili koltuğuna tam oturmak üzereyken cam kenarında oturan genç adam beni uyardı. Parasını ödeyen gencin yeriymiş orası. Genç oturmamı söylese de oturmadım. Bir hanımefendi gibi davranmalıydım. Arkadaki dört kişilik koltuğun üçüncü koltuğu boştu ve ilerledim.
Üç erkeğin arasına bu kısa elbiseyle oturma ihtimalim oturmayıp düşmek ihtimalimden daha cazipti. Otururken ne kadar dikkat ettimse de etek yukarı çıkıyor diz kapaklarımın üzerine çıkıyordu. Ten rengindeki parlak çorap beni iyice utandırıyor, yanaklarım iyice al al oluyordu. Yanımdakilere dokunmadan sıkışabilme ihtimalim ne kadar az olsa da bunu az çok başarmıştım. Yerimden de kıyafetimden de oldukça rahatsız olmaya başladım. Ne zaman camdan dışarı baksam yanımdakinin gözleri eteğimdeydi. Yüzünü net göremedim ama başı hep bana dönüktü. Benim çekiştirmelerim, yanımdaki iki kişinin inmesi, cam kenarına geçişim beş dakika sürmemişti. Bir de önümde koltuk olsaydı çok rahat edecektim.

Bu kadar rahatsız olacağımı hiç düşünmemiştim. Araba alma ihtimalim sıfırın altındayken bu şekilde giyinip toplu taşıma araçlarıyla gitmek doğru bir fikir değildi elbette. Başka ihtimalim olabilir miydi?

Artık yanımdaki iki koltuk boştu ve birkaç dakika önce yanında oturduğum bey öne doğru yürüyüp şoförün arkasına oturdu. Parasını uzatırken dönüp bana baktı. Göz göze gelmemiz benim suçum değildi. Utandığından mı yoksa yine yakalandığından mı önüne döndüğünde ineceğini söylemiş, taşıtı durdurmuştu.

İner inmez caddeyi geçmek üzere hazırlandı, yönü dolmuşa dönüktü,  yine göz gözeydik. Ne o çekti, ne ben… Çekemedim. Çekemedik.

Dolmuş bir türlü hareket etmiyordu. Kırmızı ışık yanmış, şoför süreyi sonuna kadar kullanmaya karar vermişti. Benim de inmemi bekliyordu adeta. Kalktım. O bekliyordu çünkü. Yanına gidip dolmuşun hareket etmesini bekledim. Bana hemen arkamızdaki salepçiyi gösterdi eliyle. Başımla olur dedim. Yürüdük.

Eflatundu gömleği. Siyah pantolonu, simsiyah saçları vardı. Kirpikleri uzun ve gürdü. Gülümsüyordu. Şaşkındı.

Sıcak iki salep içtik. Adını söyledi. Ben de söyledim. Başka bir şey söylemedik birbirimize. Sormadık da. Sadece salep içtik.

Keşke inseydim dedim içimden.

İnebilme ihtimalim aşka hasret yüreğimin inadına imkânsızdı. Ne cinsiyetim, ne gururum, ne kendime olan saygım buna el vermezdi.  Dolmuş onu indirdikten sonra uzun bakışmamızın ardından hareket etmişti. Aklım ondaydı. Bakışları, duruşu, kararlılığı… Çok etkilemişti beni. Bekâr olmak, güzel olmak kadar zordu. Keşke inmeseydi. Benimle inseydi, gelseydi yanıma. “Salep içelim” deseydi. İnmeme ihtimali olabilirdi. Ben iş görüşmesine gitmeliydim. O da işine.

İneceğim yere geldiğimde işe kabul edilip edilmeyeceğimi ve hâlâ onun bakışlarını düşünüyordum. Geç kalmamalıydım, on dakika sonra iş görüşmesinde olmam ve bu işe kendimi kabul ettirmem gerekiyordu.

Caddeyi geçmek üzere hazırlandığımda bir taksi durdu önümde. Aceleyle birisi indi. Bana baktı. Şaşkındım. O’ydu. Taksi hareket edince yanıma geldi. Başıyla selam verdi. Ne diyeceğini bilmiyor, beni neden takip ettiğini anlatmak istiyor, anlatamıyordu. Hafiften gülümsedim. Âşık olma ihtimali var mıydı? Benim de ona âşık olma ihtimalim şimdi daha da fazlaydı.

Hiç konuşmadan caddeyi beraber geçtik. Tam karşıdaydı salepçi. Elimle boş masayı gösterdim. Konuşamıyordum. O da aynıydı. Oturup sıcak salep içtik. Adını söyledi, ben de söyledim. Hiçbir şey sormadık birbirimize.

Keşke gelseydi dedim içimden.

“Hoş geldiniz. Şimdi görüşme için sizi alacağız. Hazır mısınız?”

“Evet,” dedim. Bu işe mutlaka girmeliydim. Bu işe girme ihtimalim yüksekti.

SON 01.05.2011

( Olabilme İhtimali başlıklı yazı F.Ç.Kabadayı tarafından 7.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.