1 Yaşamın Kıyısındaki Canlar
        Yaşadıklarının en yakın şahidiydi…Bir gözü kör,bir kolu çolak yüzü kirden seçilemeyen hiç yunmamış tiftik saçlı basma fistanlı elinin uzantısı olmuş adı konmamış et bebeği...

        Kirli cam arkasından bakardı hep;bahçede acı bir neşeyle oyun oynayan yaşıtlarına Ela kız...Sevgiye susamışlığını içine gömer,sessiz ve Dünya'yı kuşatan çığlıklarla ağlardı ısıtılmamış yatağına yatınca geceleri...Takvimler ezbere atarken adımlarını,saymamıştı bebeğiyle geldikleri bu kurumdaki günlerini...Hiç duyumsamadığı sıcaklığın hasreti hüzün dolu gözlerine yansır,meraklı bakışların merceğinden kurtulmak için aldırmazlık zırhına bürünürdü.

       Geçmişin sararmış sayfalarından yayılan bilinmezliklere yaptığı yolculuklarda ilk hissettiği zifiri karanlık ve küçük fiskelerle yüzünü tokatlayan soğuk havaydı.Çiğ düşmüş havaya rağmen sıcacık bir alazın ıslak öpüşlerini,sarıp sarmalayışını,giderken nemli ve suçlu nazarlarla dönüp,dönüp bakışını saniyeler içinde anımsar,flaş hızıyla yitirirdi.
 

      Garipliğine,kimsesizliğine ağlayan bulutlarla ıslanışını,azgın ve aç bir köpeğin bebeğine saldırışını yangınlarla,titremeler arasında korkarak hatırlar,karanlık ve yalnız olmayı istemezdi...Endişelerine lokmalarını katık eder;ürkek ve ağlamaklı hallerini yavan,çorak ,minicik yüreğinin gölgeli kuytu köşelerine hapsederdi...

     Yaralı bakışlarla etrafındaki gürültülü kalabalığı süzerken;iki çift gözden akıp gelen o tatlı sıcaklığı hissetti ta yüreğinin derinliklerinde...Eli,ayağı titredi benliğinin tüm hücrelerine sinen benzersiz bir sarhoşlukla...
Garip bir çekim

gücüyle üçü de gözlerinin derinliklerinde kayboldular...Bataklıkta altın bulmuş gibi parlayan bakışların tesirinden güçlükle kurtulan Ela kız suçüstü yakalanmış gibi başını öne eğdi.Duygularının ölçeksizce sahneye çıkışından utanmış afallamış,
koşarak uzaklaşmıştı mıknatıslı ortamdan...

    Siyah/beyaz Dünya'sı pırıltılı renklerle kuşatılmış,yumuşacık kulaçlarla sevgi denizinin koynunda 
büyülü bir yolculuğa çıkmıştı.Yapaylıktan uzak;sevgi ve
merhamet dolu kalplerine,Ela kızın yaralı bir kuş gibi çırpınan minicik yüreğini de altın zincirlerle bağlamışlar,yıllardır eksikliğini,özlemini duydukları evlatçıklarına sıkı,sıkıya sarılmışlardı.

     Tüm korku ve yalnızlığı güneş doğumu öncesinin gölgeli aydınlığında buharlaşmış,sihirli bir gerçeklikle değersiz varlığı anlam kazanmıştı...

     Al al olmuş yanaklarından kan fışkırıyor pembe/beyaz minicik bedeniyle;kayıp zamanlarının öcünü alırcasına tütülerini aceleyle çıkarıp,itaatkar midillisinin yularına yapışıyor,henüz gelişimini tamamlamamış ince,uzun parmaklarıyla piyano tuşları üzerinde notalarla flört ediyordu...

      Cemiyet hayatının yakından tanıdığı hümanist ve hayırsever kişiliklerinin yanında mütevazilikleriyle öne çıkan hukukçu Türker çiftinin biricik aşkları Ela'ya iyi bir eğitim aldırmışlar,
kişiliğinin çok yönlü gelişmesini hep desteklemişlerdi...

     Dost rüzgarların yumuşattığı yağışlı bir kış gününün öğleden sonrasını geçirdiği koltuğa biraz daha gömülüp,gözlerini kapattı.Fondan ılık bir şarap gibi yudumladığı klasik müziğin tınıları yükseliyor,ezberinde ki notalar gözlerinin önünde ahenkle raks ediyordu..Her gün son seans sonrasında bu şekilde davranmayı itiyat haline getirmişti.Öykü içindeki öyküleri sevecenlikle dinliyor,uzman titriyle kendisine danışılan konularda çocuk,ergen ve
 ebeveynlerine psikiyatri ve psikoloji disiplinleri çerçevesinde tanı ve tedavi desteği sunuyordu...Yaşamın kıyısından çekip aldıklarını hayat kadranına yumuşak bir sortiyle yerleştiriyor,nice Ela'lara kendisinin de bir zamanlar geçtiği yollarda köprü vazifesi görüyordu.

      Kısacık zamanın gizemli kollarında teninin harareti düşmüş,billur,kırılgan,el sürülebilir anılarına veda etmiş,ruhu dinginliğe ermiş bir şekilde gözlerini açtı...

      Bir süreliğine mecburi ikamet ettiği kuruma gelir temin etmek için  organize ettiği  hayır balosuna yetişmek üzere, hanımeli kokulu bir İstanbul gecesine doğru,yüzünde geniş bir gülümseme ve iç huzuruyla aktı...gitti...

 

( Yaşamın Kıyısındaki Canlar başlıklı yazı F.TÜRKDOĞAN tarafından 14.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.