1
Aşkı ne kadar çabuk anlatırsak
o kadar insanız. Aşkı yaşayabildiğimiz kadar ömrümüz vardır. Nasıl aşkı
yaşamazsak biz de bir o kadar yaşlanıp bir o kadar da ömrümüzü de yaşamayız.
Ama korkutuyor aşk bizi, aşkı yaşamak bizi korkutuyor. Aşkı yaşamak gece sanki
uyurken gördüğümüz rüyalar birden kâbus görmemize neden oluyor.
Hâlbuki aşktan korkmasak, bir anlayabilsek bunu. Uykumuzda kâbuslar yerine melekler eşlik edecek bize. Kendimizi bir eskilerden alıp çıkarsak bir silkinsek şöyle bütün kötülüklerden, bütün kirliliklerden arınsak işte o zaman her şeyin başak anlamlar taşıdığını da anlayacağız.
Kim öğretti size bunu aşkın mutsuzluktan, acılardan, gözyaşından, hazandan ibaret olduğunu kim öğrettiyse onlara lanet olsun! Kim aşka inanmıyorsa ağlayacak yer bulsun her tarafta.
Aşk olmadan bir gezegeni yönetmek kolay geliyor bazılarına oysaki aşkın insana verdiği gücü bir bilseler her şey daha güzel olacak ama bu gücü istemiyorlar “buluşun, gezin” yeter diyorlar. Çünkü böyle olması kolaylarına gelir “heyy!! Sizler aşka inanmayanlar aşk kolaycıların işi değildir” aşkla yanan bir insanın yapabileceklerinden korkuyorlar. Ama biz ne yapacağız ölümüne ömrümüzün sonuna dek aşkı yaşatalım aşk için yaşayacağız.
Allah’ım bu nasıl bir duygu. Aşkınıza dokunmak, aşkla dolu gözlerine bakmak, öylece aşktan erimiş bedene dokunmak nasıl bir duygudur. İnsan bu hazzı nerede bulabilir ki? Bu mutluluğu insana başka ne verebilir ki?
Aşktan alabildiğimiz bütün mutluluğu
almalıyız. Bütün bu mutluluğun tek sebebidir aşk. Eee o zaman niye
korkuyorsunuz aşktan niye kaçıyorsunuz? Bu anlamsız kaçış devam ettikçe
hayatımızın ne kadar da anlamını yitirdiğini, nasılda yaşanmaz olduğunun
farkına varalım artık. Bırakalım aşka kendimizi bırakalım ki dolu dolu,
heyecanlı heyecanlı diğer kaçanlara inat “iyi ki yaşıyoruz” diyelim…
...SÜMEYRA YILDIRIM...