Üzerime akan yorgunluk var
bu gün yine
küçüldü ellerim yüzüme sürüşümle
ıslak bir öpüşle
günaydın diyen yoktu yine
dağlanıyor yüreğim günün güneşiyle
bastığım kaldırımlar aydınlık anne
yinede göremiyorum seni
kaç zaman oldu
şehirlerden kaçtığım
rujlu dudakların kan tüküren yüreklerinden öptüğüm
öldüğüm
doğduğum
ve yeniden öldüğüm
sayamıyorum artık takvimlerin yapraklarını
üzerime yığılıyor günler
aylar, yıllar
silkelenip koşuyorum şehri terk
beyaz bir güvercin yakalıyorum
dikenli tellere takılmış
kanadı kırık
dudağı bükük
ezbere bildiklerimi okuyorum
ki;
dualar kayıp
yalnız ismin dökülüyor dilimden
kuruyup giden kimseliğim yine kimsesiz
oysa bir gülümseme istemiştim
tıpkı senin ki gibi
içten
olmadı anne
yine geceler zindan
yine geceler sabaha gebe
bırakıp gidiyorum şiirlerden şehirlere
şehirlerden şiirlere
bırakamıyorum işte anne
bırakamıyorum kendimi
yüreğimden başka bir şehre
sönüyor bütün şehirlerin ışıkları
uzaktan göründükçe
kılavuzum yine yok anne
hep bildiğin ben
yalnız ben
içime dökülüyor her yılın her gününde
ayrılığın bin bir ayrı tohumu
kopan fırtınaların ardından yağıyor hep yağmur
güneşsiz yüreğimi çatlatıp büyüyor
güneş sevmiyor bu ayrılık anne
filizlenip koca bir orman oluyor
kuşların ötmediği
börtü böceğin yaşamadığı
kelebeklerin bir günlükte olsa uçmadığı
çakallar uluyor yine anne
yüreğimden ısırmış mevsim
kopup giden parçalarım savruluyor
uçurumlarımdan
yinede bir umut diyip açıyorum gözlerimi
güç bela
güneş ne zaman doğacak anne