Saat 16:45 Rutin bi cuma günü daha.Hava bulutlu. Ben yine evimin yakınındaki o çay bahçesine geldim.Çay içiyorum.Çay..Ne çok seversin çayı.Bende severim bilirsin ama birlikte içmenin tadı başka olur.Yine karşımdaki sandalye boş.Arada bir tam karşıdaki parka dalıyor gözlerim.Elim telefona gidiyor,sonra birşeyler beni durduruyor.Bu kadar mı zor senin sesini duyabilmek?
Kuşlar sesini duysa kıskanır inan.Rüzgar saygıya durur,ceketini ilikler.Sen konuşmaya başlarsın dağılır bütün bulutlar gökyüzünden. Güzden ilkbahara terfi eder mevsimler.Rüzgar sesi,kuş sesi, araba sesi,tabi bide gereksiz sesler.Ne ararsan var bir tek senin sesin yok.
Şu otobüs duraklarına da çok kızıyorum bazen.Mavi kırk dört ne zaman dursa durağın orda;seni indirecek sanıyorum.Sonra bir bakıyorum ki yoksun. ''Müsait bir yerde inebilir miyim?'' cümlesi ancak sen yanıma gelirken söylediğinde güzel.Ama bir türlü seni indirmiyor otobüsler.
Büşra Özdemr