İnsan için yok olmak diye bir şey söz konusu değildir. İnsanın başlangıcı
vardır, ancak sonu yoktur. O sonsuzluk, insanın doğumuyla başlamıştır; sınanması
ve imanının olgunlaşması amacıyla dünyadadır. Bu konuda ona yol gösterecek ve
hidayet verecek olan ise "Bu (Kur’an), insanlar için basiret (nuruyla
Allah’a yönelten ayet)lerdir, kesin bilgiyle inanan bir kavim için de bir
hidayet ve bir rahmettir." (Casiye Suresi, 20) ayetiyle bildirildiği
üzere Kur’an’dır. Kur’an tüm insanlık için bir çağrıdır. Ve Peygamberimiz
yalnızca kendi kavmine değil, tüm insanlığa gönderilen
uyarıcıdır.
Biz seni ancak bütün insanlığa bir müjde verici ve
uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)
İnsanın dünya hayatında yapması gereken, Allah’ın mesajını
okumak ve onu yaşamına hakim kılmaktır. Ancak kişi, art niyetle, taraflı olarak
ve samimiyetsizce Kur’an’ı okuduğunda onu anlayamaz. Bu Yüce Allah’ın kanunudur.
Ön yargılı olarak Kur’an’a yaklaşan kişiler, Kur’an ayetlerini farklı yorumlar
ve çelişkiye düşerler.
Bu kişiler dini, Allah’ın ayetlerini hafife alır,
eleştirir- Allah’ı tenzih ederim, yüceltirim- acizliklerini kabullenmez,
enaniyet yapar, Kur’an ahlakını yaşayan insanlar karşısında alaycı bir tavır
takınırlar. Ne büyük akılsızlıktır ki; Allah’ı ve Kur'an’ı inkar etmenin
kendilerine üstünlük kazandıracağını, etraflarındaki insanların gözünde
büyüyeceklerini düşünürler. Oysa kendileri de çevrelerindeki insanlar da Allah’a
muhtaç, ahirette sorgulanacak aciz varlıklardır.
Rabbimiz’in sonsuz
kudreti ve yeniden diriliş konusundan gafletteki bu kişiler, diriliş zamanını da
alay konusu edinirler:
Dediler ki: "Biz kemikler haline
geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir
yaratılışla diriltileceğiz?"
De ki: "İster taş olun, ister demir."
"Ya
da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi
kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu
durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?"
De ki: "Umulur ki pek yakında." (İsra Suresi, 49-50-51)
Gerçekleri kavrayamayan bu kimselerin, dirilişe ilişkin bu
mantık dışı sorularına en güzel cevap yine Kuran’dan gelir:
İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor
mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir
örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De
ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir."
(Yasin Suresi, 77..79)
İman etmeyen kişilerin, tüm yaşamlarını
Allah’tan uzak, nefislerinin bencil istek ve tutkularının ardında geçirdikten
sonra, sorgulanmak işlerine gelmez. Ahireti reddetmek amacıyla kendilerini
kandırır, ayetlerdeki gibi akıl dışı örnekler verirler. Tuz tanesi
büyüklüğündeki embriyodan muhteşem sistemlere sahip düşünen, konuşan, akleden,
trilyonlarca hücreden oluşmuş insanı yaratan Rabbimiz, yeniden dirilişi neden
gerçekleştiremeyecektir? Sonsuz ilim sahibi yüce Allah’ın her şeye olduğu gibi,
ahiret yaratmasına da gücü yeter:
"Gökleri ve yeri yaratan,
onların bir benzerini yaratmaya kadir değil mi? Elbette (öyledir); O
yaratandır,bilendir. (Yasin Suresi,81)
Ölümün yok oluş
olmadığına, kıyamet gününe, yeniden dirilişe, hesap verileceğine, cennet ve
cehenneme kesin bilgiyle iman eden müminler, dünyada Allah’ın hoşnutluğunu
kazanmak, ahirette de nimetlerle dolu cennetinde ağırlanmak için
çalışırlar.
Yüce Allah’ın, Kur’an’da haber vererek uyardığı ahiretteki
azapların şiddetini düşünmeyen insan, sonunda Rabb’i huzurunda yapayalnız
durduğunda gerçeklerle yüz yüze gelir. Sur’a üfürüldüğü gün, suçlu günahkarların
tümü bir araya getirilecekler ve yapıp ettiklerinden sorguya çekileceklerdir.
Beklemedikleri bir anda ve daha önce hiç duymadıkları bu sesle, insanlar
kendilerine verilen sürenin sona erdiğini anlayacaklardır. Surun sesi, iman
etmeyenlerin yaşayacakları korku ve dehşetle dolu, zorlu bir günün başladığının
haberini verecektir. Bu olay Kuran’da, "Çünkü o boruya (sur’a)
üfürüldüğü zaman, İşte o gün, zorlu bir gündür; kafirler içinse hiç kolay
değildir." (Müdessir Suresi, 8-10) ifadeleriyle
açıklanır.
Dünya, imtihan gereği çekici binlerce süsle donatılmıştır ve
kusursuz bir düzene sahiptir. Çok sayıda insan da bu düzenin bir sona doğru
hızla ilerlediğini düşünmeyerek yanılır ve hepsinin gerçek sahibi olan Allah’tan
uzak yaşarlar. İşte Rabbimiz’in yarattığı bu muhteşem düzen, O’nun belirlediği
zamanda, tek bir emriyle ve yine muhteşem bir şekilde son bulacaktır. Bu gün ile
kesin olarak karşılaşmayacağını zanneden kişi, o gün gafletten uyanacaktır.
Kendisinin ve doya doya tadını çıkarmaya çalıştığı düzenin artık son
dakikalarıdır. Duyduğu halde kesin bilgiyle inanmadığı bu sarsıcı gerçek
kendisini aniden yakalamıştır. Ancak gafletten bugün uyanmanın bir yararı
olmayacaktır, çünkü artık her şey için çok geçtir.
Azap üzerine hak olan
kişi, o gün yaşadığı pişmanlığı dile getirecektir. Kuran’da birçok ayette
cehennem halkının pişmanlıklarını içeren konuşmalar haber verilir.
Ya da azabı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha (dünyaya
dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının).
Zümer Suresi, 58
Dünyada yaşanan bütün pişmanlıkların telafisi
mümkündür. Ancak ahirette yaşanan en büyük pişmanlığın asla geri dönüşü yoktur.
Ahiret, dünyada yapılan iyi ve kötü işlerin karşılığının alınacağı yerdir. Kesin
bilgiyle iman etmeyen kişinin, sonsuz azaptan kurtulması için, ahiretteki
pişmanlığı ve geriye dönüşün asla olmayacağını düşünmesi gereklidir.
(
Kesin Bilgiyle İman Nedir başlıklı yazı
fuatturker tarafından
23.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.