Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti. (Saffat Suresi,
84)
Kur’an insana hem maddi hem manevi temizliği gerçek anlamda
öğretir. Kur’an ahlâkını yaşayan insanlar maddi temizlikte olduğu gibi manevi
temizlik konusunda da son derece duyarlıdırlar. Nefislerini arındırır,
vicdanlarını tam kapasite kullanır, imanlarını beslerler; böylece Rabb’lerinin
rahmetini, rızasını ve cennetini hedeflerler.
Yüce Allah’ın dünyada
yarattığı imtihan süresince insanlar pek çok hata yapabilir, yanlış davranışlar
sergileyebilirler. İman sahiplerinin amacı hata, kusur ve eksikliklerinden bir
an önce arınarak Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve cennete yakışır güzel ahlaka
ulaşmaktır.
Vicdanlı insan, Allah’ın sınırlarını korumaya çalışır,
kendini Rabb’inin rahmetinden yoksun bırakabilecek kötü ve çirkin davranışlardan
kaçınır. Hata yapacak olsa farkettiğinde hemen Allah’tan bağışlanma diler; O’na
yönelir ve tevbe eder. Bu yüzden mümin arınmıştır, saf ve temizdir. Ve müminin
arınmışlığı yüzünden okunur.
Kesin bilgiyle iman eden müminin içiyle dışı
birdir; oldukça dürüst, açık ve nettir. Samimiyet, insanın gerçek düşüncelerini
saklamadan, kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan açıkça ortaya
koymasıdır. Samimi insan içinden geldiği davranır, yapaylıktan uzaktır ve bu
nedenle etrafındaki kişileri de olumlu etkiler.
Samimi insan hiçbir
dünyevi çıkar beklentisi olmaksızın, yalnızca Allah emrettiği için salih
amellerde bulunur. Katıksızca Allah’ın hoşnutluğunu amaçlar; yaptığı işlerde,
söylediği sözlerde, ibadetlerinde ve günlük yaşamında gönülden Allah’a
yönelir.
Cahiliye insanına has yüzeysellik insanları mahvetmekte,
insanlar sevgiyi kendi elleriyle öldürmektedirler. Bu nedenle samimiyet,
candanlık gibi ahlak özellikleri çok önemsenmektedir. İnsanın derinliği olması,
karşısındaki kişinin de bunu keşfedebilmesi muhteşemdir. Her şeyin başı
samimiyettir; çok candan olmak, çok güzel huylu olmaktır.
İnsanda sevgi
ve samimiyet yok olduğunda geriye adeta bir ceset kalır. Birbirinden farklı
olmayan, çalışarak, yemek yiyerek, televizyon izleyerek, eşiyle anlamsız
nedenlerle tartışarak, ardından yatıp uyuyarak geçirilen günler... Ertesi gün
yine bir öncekinin aynıdır; kısacası kişi sevgisiz, samimiyetsiz, azap dolu bir
yaşam sürer.
Oysa insan biraz düşünse, en kolay, rahatlatan, Rabb’i ile
bağlantısını güçlendiren samimiyetle, aradığı huzuru tadabileceğini anlar. İnsan
ancak, Allah’a ve diğer insanlara karşı samimi ve içten olduğunda din ahlakını
gereğince yaşayabilir.
Allah’tan uzak yaşadığı halde “benim kalbim
temiz” diyerek tevil yapmak büyük samimiyetsizliktir. Gerçek kalp temizliği,
insanı Allah’tan uzaklaştıran engellerin kalpten arındırılmasıdır. Allah’ı inkâr
eden, ahlaksızlık yapan, günah içinde yaşayan kişi, ancak bağışlanma dileyip
tevbe ettiği ve samimi olarak Allah’a yöneldiğinde O’nun rahmetini umabilir.
Temizlenip arınması kişinin yalnızca kendi lehinedir.
... Kim
temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda
dönüş Allah’adır. (Fatır Suresi, 18)
Samimi Mümin
Nelerden Arınır?
Mümin, Allah’tan başka hayali ilahlardan ve
yaşamındaki insanlardan yardım ummaktan, onların hoşnutluğunu aramaktan
arınmıştır. O, yalnızca Allah’a kulluk eder, Allah’tan korkar, O’nu hoşnut
etmeye ve sevgisini kazanmaya çalışır. En çok Rabb’inden korkar, en çok Rabb’ini
sever. Müminin sevgisi berrak ve saf bir sevgidir. Çünkü sevgisinin gerçek
muhatabı Allah, sevgisinin gerçek kaynağı da Allah aşkıdır. Etrafına Allah
aşkıyla bakar, baktığı her şeyde Rabb’inin tecellilerini görür. Katıksız, saf
imana kavuştuğu için mümin, hiçbir durumda üzüntü ve acı yaşamaz.
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra doğru bir
istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun
olmayacaklardır. (Ahkaf Suresi, 13)
Şirkten arınmış müminler
yalnızca Allah’a güvenip dayanır, yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’ndan yardım
isterler. Onlar, Kuran’daki ifadeyle "iman edenler ve kalpleri Allah’ın
zikriyle mutmain olanlardır".
Tertemiz, katıksız imanı yaşayan
müminlerin ahiretteki alacakları karşılık Kur’an’da “... Ancak tevbe
edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak
Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar müminlerle beraberdirler. Allah
müminlere büyük bir ecir verecektir. (Nisa Suresi, 145-146) ayetiyle
bildirilir.
Allah’ın dost edindiğini bildirdiği Hz. İbrahim(as), hem
kendi toplumuna hem de kendisinden sonraki toplumlara güzel ahlakıyla örnek
olmuştur. Kur’an, Allah’a "arınmış bir kalp ile teslim olan" Hz. İbrahim’de(as)
ve onunla birlikte olan müminlerde birçok güzel örnekler olduğunu bize haber
verir.
Müminler, Rabb’lerine olan teslimiyetleri ve tevekkülleri
sayesinde cahiliye toplumunun yaşamını azaba çeviren duygulardan arınmışlardır.
Onlar, yaşadıkları her olayın Allah’ın kontrolünde olduğunu ve kendileri için
bir hikmetle yaratıldığını bilirler. Yaşadıkları olay zahiren kötü gibi de olsa,
hikmetlerini görebilmek için derin düşünür, ardındaki hayrı beklerler. Bu yüzden
her durumda, katıksız imanlarının getirdiği şevk ve heyecanı eksilmeden
yaşarlar.
İman her derdin devasıdır. Maddi temizlikle insan nasıl sağlık
buluyorsa, saf iman da insanı diri ve dinç tutar. İçimizdeki kötü düşünceleri
çıkarıp attığımız ve katıksızca Allah’a yöneldiğimizde huzuru yakalarız.
Ahiretteki sonsuz huzur için ise kulluk bilincini asla kaybetmemeli, nefsimizin
fücurundan arınmalı, tam teslimiyeti yaşamalı, imanımızı sürekli tazelemeliyiz.
"İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn
cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır." (Taha
Suresi, 76)
(
Nelerden Arınalım başlıklı yazı
fuatturker tarafından
11/22/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.