...





Bir başıma yaşadığım bir yüksekliğin en ucundayım;
İnemiyorum
Yaşayamıyorum
Ölemiyorum

-Tezer Özlü-













bir kaç dakika kalıyorum 
bir kaç dakika daha belki
bir kaç şarkı ve şiir hatırlatıyor kendime gelmeyi

yemin olsun denedim ölmeyi
gün ağarıyordu üstelik
son kahve ve son sigaramı içtikten sonra
kısık sesli bir an geçti odadan
sayamadım o an
kaç kez geçti hayatım aklımın yıkıntılarından

neden istedim bu kadar
hem sırası mıydı tam da bu mevsim
o kadar mühim olan neydi hatırlamıyorum
ben gidersem herkes ölür sanmıştım/ruhumda
ben gidersem mutlu mesut yaşar çocuklar
ben gidersem mezarlar bayram yeri
gittiğim yer şenlenir de
geldiğim yer özler belki
hem bir düzeni var herkesin 
düzen bozan acılarımı alsam gitsem ne çıkar

içimi sıka sıka dolduğumdan
taşkın nehirler kadar asi akmışım ondan
içimi dinledim
hesap günü erken gelmiş yurduma bu sonbahar
ölüm kaç ağrı taşır en fazla omuzlarında
ağrıyı gömmek istedim derin sandığım kuyulara

ağırlaştım
sesimi dinledim
kaybolan bir vasiyettim 
sanki bir ömür bulunmayı bekledim
yanılıyorsam hatırlat bana 
ölmeden okunmaz bırakılanlar
ben unutulmak istedim
eksiklerimin eteğinden tutup 
annemi düşünüp en çok sızlaya sızlaya
yürümek istedim sonsuz uykuya

yirmiyedi senelik ömür biçmişim
anlayana o bile fazla bu boşlukta
amaçsızca dönüp duran atlı karınca gibi
boş bir salıncak uçsa göğe ne yazar/dedim

cenaze namazımı kılanlar sevdiklerimdir
selamı kim okutur peki hocaya
beyazı sevmediğimi kefenlerken hatırlarlar mı acaba
’iyi bilirdik’
derler mi sorduklarında avludaki kalabalığa

bu ilaçlar beni öldürmez/bilmeliydim
en fazla acil serviste kıvranırım biraz
midemi yıkarlar
içimi kusmam için dünyaya

hayat güzel diye fısıldadı biri kulağıma
kâr etmedi yazdığım fermanı yakmaya

yoğun bakımdaki koah hastası amca
kendini yataktan attı serumuyla
verem olmuş kadın darp edilmiş halde
kocası kayıplarda
bir beni
bir onu bekleyen iki polis
biri korumak için
diğeri hesap sormak için bekliyor kapıda

son serum da bitti
makinaya bağladılar ritmimi
içimden dedim
özgür bırakın kalbimi
benim kalbim bir serçe olmalı semada

kapıda bir genç kız
her şeye rağmen yaşamak güzel dedi
sözleşmiş gibi bir ağızdan
önce bir tiksinti
sonra bir kabulleniş geldi içimden bir ah’la
hemen ardından
bir daha iç çeksem içine çekilir mi intihar kokan dünya

bu damar yolu kolumu acıtıyor
yatağa gömülüp karnımı içime çekiyorum
makinadan gelen ses sinirlerimi yokluyor
uyutmuyor düşüncelerim /sanki deli bir kısrak
zehir içirdiklerinden olsa
dilim damağım simsiyah

ah benim fesleğen kokulu kadınım
öyle ağlamasaydın bana bakıp
ben böyle hissizleşmişken
gider ayak gitmeyi bile becerememişken hem de
arkandan bir ah dolusu susmasaydım
sahi neden sana sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamadım 

bana biraz zaman verseler
ölemediğim günleri biriktirsem yaşamak için
belki çocukluğum geri gelir
belki de kim bilir
bu halimi bile öpesim gelir alnından

yıldızları geri alsam eskilerimden
son kez içlensem kederlerime
son kez olduğunu bilmek ne acı
ne acı son
sonunu bile son olarak basmak göğsüne






fulya/aralığınveikibinonbirinsonşiiri


.
( Kapanış başlıklı yazı Fulya Codal tarafından 17.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.