Binlerce yıl sonra
Yeryüzündeki tek kadın
Yeryüzündeki tek adamı
Sırtından bıçaklamış da
Kanı akmış kadının
Kıskanç-lık damarından.
Ölürken gözlerine bakmış adamın
İkisi de tek bir anda
Soluksuzlaşmış…
…………
Yüzbinlerce yıl sonra
Yeryüzünde sadece
Duygular sağ kalmış
Yüz yüze gelmiş
Karşı karşıya durmuş
Lirizm ve Erotizm.
Bir şiire giriş kapısı önünde,
Dudakları yan-lış bir cümle içinde
Kesişmiş de
Zaman gözlerini yummuş,
Gece susmuş
Güneşte iyice olgunlaşmış
Dalından koparılmaya hazır bir ihtiras
İçgüdüsel bir hızda tenlere sıçramış.
Bıçağın eti acıttığı yerden öpmeye başlamış erotizm
Dindirmek için tüm kasırgaları
Unutturmak için yası ak sızıları.
Erotizmi avuçlarından sürükleyen bir mahşer
Lirizmin damarlarından fışkırmış da
Sözcükler yayılmış dağınık saçlarına
Beyaz boynuna
Bulut omuzlarına
En çok ateş dudaklarına…
Harfler bacaklarında dolanmış,
Harfler birbirinden ayrılmış,
Harfler noktalara bölünmüş,
Harfler un ufak olmuş kasıklarında
Her öptüğü yerden bir gül yaprağı fışkırmış,
Gül yapraklarıyla örtünmüş lirizm
Saç telinden ayak ucuna…
Parmakları kenetlenmiş iki izmin
Teklermiş artık
Bir tek.
Bir tek,
İZM varmış
İzm yüksek bir dağa tırmanmış da
Kaybolmuş dağın ucunda
Kesilmeye yüz tutan rengi soluk
Soluklarından
AŞK doğmuş
Tekrardan doğsun diye insanlar
Kadınlar
Ve
Adamlar.
Kadınlar
Ve
Adamlar,
Aşka öylesine hayran kalmışlar ki
Hep izini aramışlar,
Kadın ve adamların
Tılsımlı düşlerden olma çocukları
Yetinmemiş aşka
Şiirini karmış
Heykelini bestelemiş
Müziğini çizmiş
Resmini dinletmiş aşkın
Aşkı zihinlerden silemesin diye…
Poetes