Sevgili canlar.

        (Ben) genelde,  kanayan yaralara parmak basmak amacı'yla "siz, sevgili canlara, gördüğüm, bildiğim "hatta, yaşadığım hayatın artılarını eksilerini 
şiirlerimde yazarak  sunmaya çalıştım ve çalışıyorum da.
 
Ancak, Onca yazmış olduğum Şiirlerimle, beğeninizi kazanabilirsem,  "ne mutlu bana. 
        Sevgili canlar,
        Her İnsan'ın, doğup büyüdüğü bir memleketinin" var olduğu gibi,
 Benim'de bir memleketim, bir köyüm var. 
Ne yazık ki "bir parça ekmek parası kazanmak için, elimden, yurdumdan, köyümden ayrılmak zorunda kaldım. 
Ancak, memleketimden tamamen kopmuş da değil, zaman zaman memleketimi görmeye gidiyorum'da... 

       Köyümüz, çok güzel olmakla birlikte, her taraf bağ bahçe, her taraf yeşillikler içinde, Her bağda bahçede şırıl şırıl sular akıtığı gibi, tertemiz havası ve oksijeni de var.

       Meyveleri ve Sebzeleri ise" hormonsuz , organiktir. 
Yani, ilaçlı gübre yerine, hayvan gübresi kullanılmaktadır da, ondan hormonsuzdur.
Köyümüzde, hayvancılıkta normal bir düzeyde, süt, yoğurt, kaymak, "hatta, sütten elde edilen peynir ve tere yağları bol olduğu gibi," insan sağlığına'da  "besin maddesi olarak" çok faydalı görüyorum. 
Niye faydalı görüyorum? 
       Bi kere her şey organik ve aleni, "ayrıyeten, köydeki bütün insanlarımız" hormonlu yiyeceklerden uzak oldukları için sağlıklarıda yerinde,  bunu'da gözardı etmemek gerek... 
Sevgili canlar.
Bu insanların yaş ortalaması  ise" şehirde yaşıyan insanlardan daha fazla yaşıyorlar gibi geliyor bana. "Örneğin, şehir insanları 60-70, yaş yaşıyorlarsa, köydeki insanlarımız, köy'ün havasından olsun, suyundan olsun, 80-90, yaş, belki'de daha fazla yaşıyorlar. 
 Benim dileğim ise!
        Allah herkese uzun ömürler versin. 
Sevgili canlar.
       Buraya kadar yazdıklarım" Bizlerin köy hayatımızdan bir bölümdü. 
Bir de bizlerin, hepimizin iyi kötü şehir hayatımız var. 
Bu şehir hayatımızın, bizlere ne kadar faydası var, ya da ne kadar zararı var. 
Gelin hep beraber bazılarına,  birlikte bi göz atalım :
Örneğin, benim güzel memleketimde araçlar için alt geçitler, üst geçitler yapmışlar. 
Çok da güzel yapmışlar. 
      Yenilikler çok güzel, hele hele çağ atlamak daha,da güzel,  Ancak ki, çağ atlamayı benimsemeyenler ise geri kalmış sayılırlar. 
Ben, bunu böyle bilir, böyle söylerim.
"Ancak,

       Alt geçitlerin bazı eksik taraflarını,  "Yani profilini,  siz canlara anlatarak - izah etmek istiyorum. 
       "Örneğin, 
      Yol'un Orta kısmı "battı çıktı" alt geçit yapılmış.
Üst taraftan da sağlı sollu,  gelişli gidişli trafik yolu var. 
Bu geliş,li gidiş,li yolun kenarlarında'da sıralı dükkanlar, mağazalar var. 
Tabi ki olacak" ancak,
Bu dükkanlara veya mağazalara mal getirip de kaldırımla yolun yarısını işgal eden, yani kaldırımın üzerine park eden araçlar olduğu zaman, "Tam'da o sırada, kaldırım'da  yaya giden benim sevgili vatandaşım, yaya olarak nasıl geçip de gidecekti ki? oradan..
Kaldırımda yaya giden vatandaş, "gayrı ihtiyari, yolun orta kısmına kadar "yola çıktığı zaman, karşıdan gelen vasıtalarla karşı karşıya gelmeleri an meselesi  oluyor. 
Hele bi keresinde (ben, kaldırımda giderken, kaldırımları işgal eden  o araçlardan dolayı gidemeyip'de yol kısmına adım attığım o esnada, vasıtanın birinin aynası benim koluma çarparak, (hiç aldırmadan) bi hız ile geçip gitmişti.
"Yani, gözle görünür bir kazayı hafif bir şekilde atlatmış oldum.
Sevgili canlar. 
Sizlere soruyorum, bu berbat olan trafikte kim haklı, kim haksız? 
Ya da haksız olan, bu çarpıklığa sebebiyet verenlermiydi? 
Bu hal ve gidişata "sizler" bir vatandaş olarak ne dersiniz?
Bi de, o trafik ışıkları "var,ya? 
O ışıklardan "siz canlara anlatayım. 

       Malatya'da,  Emeksiz'den aşağıya inip'de Çevre yolundan  (saman pazarı)  Şimdiki Adliye tarafına, ışıklardan geçmek için, ak ile karayı seçersiniz. 
"Niye yani, ak ile karayı seçersiniz? 
Orada, trafik ışıkları yokmu da? 
     -  Tabi ki var. 
      Var" ama, ordaki ışıkların,  hemi araçların seyrine ve hemi de yayaların seyrine yanlış olan tarafı'da var. 
Bu sevk ve idare nasıl yanlış" onu'da sizlere anlatayım. 
Yaya'ya "dur, diye kırmızı ışık yandığı zaman, yaya bekler. 
Araçlar seyreder.
Araçlara "dur, diye kırmızı ışık yandığı zaman'da, trafik araçları bekler. 
Yayalar karşıdan karşıya geçer," ama, işte tam burada bir yanlış durum  ortaya çıkıyor. 
Yayaların karşıdan karşıya geçmesi çok zor oluyor" Yani geçemiyorlar.
peki, o hata ney? 
O hata'da şu!
        Yaya'ya yeşil ışık yanıyor" ama, o çoklu kavşağın birinde'de Trafik araçlarına yeşil ışık yanıyor. 
İşte o zaman, üzerine üzerine gelen o araçlardan dolayı, karşıdan karşıya "de hadi, gel'de geç" geçebilirsen?.
Orada, zaman zaman'da (Ölümle sonuçlanan) trafik kazalarına şahit olduğumuz oluyor. 
Bu keşmekeş gidişat" İnşallah, trafiğe tam manasıyla riayet edilir ve bir üst geçit yapılır da düzelir" diye her gün umudumu tazeliyor ve İnsan hayatı'nın da her şeyin üzerinde olduğunu  düşünüyorum? çünki  bizim eller" Anadolu'm insanlarıyla birlikte güzel eller.
Sevgili canlar.
Gelecek sefere başka bir yaraya parmak basmak üzere" Sağlıcakla kalın, Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

Yusuf Aslan.
 
( Bizim Eller başlıklı yazı Yusuf Aslan tarafından 26.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.