Hep zarafet uğramış sararmış yaprağına
Marifet unutulmuş anız olan toprakta
Titreyen sloganla direniş durağına
Kayıtsızca sürüldüm, sürgünüm bu sokakta
Sonra beyaza kesen her rengi düşlüyorum
İçimde kıpırtılar yalnızlığın eseri
İplik gibi yollarda geceye düşüyorum
Kalmıyor sözcüklerin beni yakan değeri
Ayağıma yürürken derine inen sızı
Yaşlanan bir selamı gözlerim uzaklardan
Ölse bile gam yemem bu hayatta bazısı
Çok kereler kurtuldum, haince tuzaklardan
Yıldırımın sancısı elde büyüyen acı
Büyük umutlarım var, geçmiş mazimde saklı
Kim çevirir habire yüreğimde sarkacı
Çoktan yazılmış hüküm, boş verin cahil aklı
Mânâlı bir uçurum olur varlık nedenim
Zemherinin ardından bahar gelir ruhuma
Ölümler ve idamlar zindanları bilirim
Parmaklıklar yerleşir usul usul koynuma
Tozlu kitap sayfası olur ise bedenim
Acı kanla yazılır devrim sokaklarına
Okudum inat için, yaşamaktır nedenim
Tarih yazarım her an çatlak dudaklarına
Seherin beyazında akşam ışıltısıyım
Küflenmiş olsa bile kirpiklerimin ucu
Annesine öykünen baykuş cıvıltısıyım
Kimsesiz anlarımın belki en büyük suçu
Denizleri okşayan urganların misali
Eskitilmiş anılar yalpalıyor beynimde
Dalgalar nasıl özler sahil ile visali
Düşer de tutunamam kuru çakıl üstünde
Hüzünle yağar yağmur hep toprağa düşerim
Yumruğumu yiğitçe göklere savururken
Tomurcuk olan gülü yollarına sererim
Kan oturan gözümde aşk vuslatı uyurken
Asırlarca yağacak kar olurum ülkemde
Gelincik tarlasından şehitleri toplarım
Anaların gözyaşı düştüler eteğimde
Sularım diyarları, ellerimden kanarım
Seslendirme: Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep
6 Ağustos 2012