1 Hamuş

 

Şems-i Tebriz’e "Bu susanlar kimlerdir ?" diye sordum.

Dedi ki : "Vakti gelince sen de öğrenirsin"

 

Ah Şems!

Mevlana olmak lazım anlamak için seni, Mevlana gönüllü olmak lazım.

Ah Şems!

İçim Mevlana yanığıyla dolu, ömrüm sen aşkıyla dolu.

Aşkın adresi yok lakin bu yolculuk içten içe sana.

Şems olsun lakabım.

Güneş olsun.

Karanlıklara ışık olsun vakti geldiğinde.

Perde olsun konuşmalara, kuru gürültülere örtü olsun, acı tezahüratlara lal olsun gönlüm.

 

Vakti geldi öğrendim.

Yedi cihan duydu sessizliğimi.

Cümle âlem sağır oldu suskunluğumda.

Kahrettim konuşmamaya, ağlamayı kestim, nale ve efganlarımı hiçliğin derin sularına akıttım.

Şükrettim konuşmamaya, hikâyeler dinledim içten içe, kalpten kalbe büyüyen masallar dinledim, gözden göze akan yıldızları seyrettim.

Sustum artık.

Yüreğim yoruldu, gözlerim yoruldu.

Susmak konuşmanın evveli, haykırmanın ta kendisi, feryadın adı…

Ne kadar da dolmuşum meğer ne kadar da taşmışım. İçim duygulardan vıcık vıcık olmuş.

Ne kadar da gözyaşı dökmüşüm meğer içim gözyaşlarından zakkumlar büyütmüş boy boy. Bu yüzden canım yanıyor, bu yüzden canım zehir zıkkım.

Susan benim burada.

Bu Züleyha suskunluğudur Yusuf’’a kavuşmak üzere olan.

Bu Yakup özlemidir Yusuf’’a dokunmak üzere olan.

Bu Mecnun halidir yüreğimin Leyla’nın çöllerinde sessiz sedasız, yalınayak, başı açık, baldırı çıplak, saçları dağınık, gözleri açık dolaşan.

            Bu ömrünü gül aşkıyla zayi eyleyen bülbülün susma hakkıdır.

Susma hakkımı kullanıyorum içimde depremler olurken. Ruhumda girdaplar varken sessizliğe terk ediyorum kendimi. Ömrümü yalnızların rıhtımına demirliyorum.

Şems’im bundan gayri.

Karanlığa batıyorum güneşimi bulmak için.

Ateşe banıyorum özüme ulaşmak için.Şeyh Galip oluyorum Hüsn ü Aşk'la! 'Zübde-i Alem' i arıyorum.

Feryadımı bulmak için sessizliğe gömülüyorum.

Bulmak için kendimi öldürüyorum.

Sana kavuşmak için sensizliğe yelken açıyorum, anla beni, bil beni, bul beni, gör beni. Işığın içinde ışığım, karanlığın için küçük siyah bir noktayım, kör gözlerde rengim, sağır kulaklarda sesim.

Susan benim.

Kulakları sağır edercesine susan.

Çekin çirkin ellerinizi yüreğimden, susuyorum ben.

Ağzımı kapatın kapatabildiğiniz kadar, bu sağırlık size yük olacak biliyorum.

Kulağınızı kapatın kapatabildiğiniz kadar, tıkabildiğiniz kadar pamuk tıkayın dilerseniz. Sesim ham bir lokma gibi oturacak içinize ömür boyu.

İçimde çığlıklar vardı katliamlara dair, ağıtlar var ölenlere ait. Öfkeler var şimşeklere ait, nefretler var kusmuklara bulaşmış, cinayetler var yarınlara ilişmiş, gözlere sinmiş korkular var, tene bulaşmış is kokularına benzeyen çığlıklar var.

          Şems benim.

Susan benim.

Hamuş.

Bir sessizlik geliyor yüreğime.

Baş tacım oluyor.

Gönül tahtımı işgal ediyor.

Susuyorum artık.

Gözlerim konuşuyor.

Ruhum şırıl şırıl akıyor.

Şems’im bundan gayri.

Mevlana olan bulsun beni.

Sessizlik mağarasındayım, benlik makamından inen görsün beni.

Feryadım yüreğimde, yüreğim ağzımda, ağzım elimde.

Ve ben ağız dolusu susuyorum şimdi.

 

Susuyorum sonsuzluğa ulaşmak adına.
Susuyorum sensizliğe kavuşmak adına.
 
( Hamuş başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 14.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.