Bin bir meşakkatle, hayat yolunu

Yürüye-yürüye yoldan usandık

Canı dişe takıp, kendi postunu

Sürüye-sürüye, halden usandık


Cehtimiz yetmedi, ömrümüz vasat

Umut tarlamızda, olmadı hasat 

Yağmurlar ihmalkar,dikenler haset

Dikenden, ayrıktan, çaldan usandık


Gördük ki bu hayat kısacık rüya
 
Berceste mutluluk tutmadı maya
 
Envai çiçeğe konmuştuk güya
 
Ağız tadı kaçtı, baldan usandık


Bağa kıran girdi yerindi sene

Şöyle bir hevesle girmedik güne
 
Çiçeğini döktü zerdali gene
 
Afattan, doludan, yelden usandık


Garip evhamlarla mantığı deldik
 
Münkiri dertlerin dermanı bildik
 
Geçim telaşıyla hay haya geldik

Başımızı yiyen maldan usandık


Geceydi gündüzün arkası önü

Dert ile tasayla kapadık dünü

Tarihe nazire yazdırdık günü

Zararcı, ziyancı kuldan usandık


Sahiden boz muydu vefanın rengi?

Hayat hangisiydi, sadakat hangi?

Anladık dünyanın yokmuş ahengi

Hile, desiseden, aldan usandık


İlhami der daim gönülde yara 

Hep aşk ateşiyle yanmışız nara

Vuslatımız kalmış başka bahara

Baharı geç kalan yıldan usandık
( Usandık başlıklı yazı i.arslantaş tarafından 21.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.