1
Babası
teröristlerle girdikleri çatışmada şehit olunca, ağabeyleri ve ablaları, babalarının cenazesi defnedildikten sonra
karar veriyorlar. En küçük, üç kardeşi evli olanlar yanlarına alacak, Reyhan’ı
da, bekar olan ağabey yanına alarak okutacak. Köyde ne var ne yok, satıyorlar ve
herkes yaşadığı şehre dönüyor. Reyhan’da ağabeyi ile yeni hayatına başlamak
üzere; okuluna tekrar başlayacağı için mutlu, kardeşlerinden ayrılacağı için de
üzgün bir şekilde köyden ayrılıyor.
Yeni
hayatına başlayacağı şehre geldiklerinde, ağabeyi Reyhan’ı okula kayıt
yaptırıyor. Reyhan hem güzel, hem de çok akıllı, okulda herkesin beğenisini
kazanıyor. Okul ile ev arasında zaman su gibi akıp gidiyor, Reyhan ilköğretimi
bitiriyor. Ağabeyi de onu Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümüne kayıt
yaptırıyor. Burada da başarılı, hanım hanımcık genç bir kız. Arkadaşlarına göre
de yaşı büyük olması nedeniyle de örnek abla oluyor.
Lise
ikinci sınıfa geçtiğinde, 17-18 yaşlarında. Bayağı alımlı genç kız oluyor. Bir
gün akşam yemeğinde ağabeyi; “hafta sonu
arkadaşlarım gelecek, hazırlık yapabilir misin?” diyor. O hafta sonu Reyhan
hazırlıklarını yapıyor, ağabeyi ile misafirlerinin gelmesini bekliyor. Nihayet,
ağabeyi yanında bir erkek ve bir kız arkadaşı ile geliyor.
Sofra
hazırlanırken, ağabeyinin kız arkadaşı, beraberlerinde getirdikleri içkileri de
masaya koyuyor. Yemek, kahkahalarla, şakalarla geçiyor. Reyhan’a da ısrarla 1-2
kadeh içki veriyorlar. O, içkiye alışık olmadığından bir müddet sonra sızınca,
ağabeyi yatağına götürüyor.
Sabah olup,
kendisine geldiğinde feryadı basıyor. Ağabeyinin erkek arkadaşı da yanında
yatmaktadır. Gücü yettiği kadar, bağırıyor. Ağabeyi ve kız arkadaşı odaya
geldiğinde, onu perişan bir halde görüyor ve hiç tepki vermiyor, arkasını dönüp
odadan çıkıyor.
Reyhan,
o kötü geceden sonra, bir müddet okula gitmemiş, gittiğinde de tamamen içine
kapanmış kimseyle konuşamaz olmuş. O’nun bu hali, kendisini devamlı izleyen ve
ondan hoşlanan Mazlum’un dikkatini çekmiş, konuşmak istese de başarılı
olamamıştır.
Reyhan,
evde de, iyice içine kapanmış, hiç konuşmuyor, sürekli ağlıyor. Bir gün ağabeyi
elinde bira şişeleri ile sarhoş bir şekilde eve gelerek, zorla tecavüz eder.
Ağabeyinin tecavüzleri gün geçtikçe daha da sıklaşmıştır.
Reyhan
tamamen yıkılmıştır, hayattan kopmuş, çaresizlik içerisinde çırpınırken,
ağabeyinin tecavüzüne uğramasını anlatabileceği kimsesi de olmadığı gibi, ağabeyinin tehditleri nedeni ile polise de
gidememektedir.Kendisinin tek kurtuluş yolunun “ölüm” olduğunu düşünmektedir.
Okula
gitmediği için Mazlum’da onu merak etmektedir, evlerini bulur, ziyaretine
gider, onu perişan bir şekilde görünce, ikna ederek, kendisi ile konuşup, okuluna devam etmesini
sağlar.
Ağabeyi
evde hiçbir şey olmamış gibi hareket etmekte, Reyhan, uyuduktan sonra yatağına
girmekte ve onu çirkin emellerine alet etmeye devam etmektedir.
Reyhan,
kendisini Mazlum’un yanında çok rahat hissetmekte, ona karşı duyguları da
değişmekte ancak, özel durumu nedeniyle açılamamaktadır. Mazlum ile
yakınlaşmasından sonra, biraz olsun değişmiş, hayata tutunmaya başlamış, ancak
yaşadığı kötü olaylar aklından hiç çıkmamakta gölge gibi takip etmektedir.
Okul
çıkışı, çay bahçesinde otururlarken, Mazlum; “aşkım, hafta sonu seni annem ile
tanıştıracağım” der. Reyhan, şaşırmıştır ama içi de acımıştır, durumunu
anlatamamaktadır. Sadece “Peki aşkım”
demekle yetinir.
Hafta
sonu gelmiş, akşam olmuş, Reyhan beyaz bir elbise giyer, süslenir. Mazlum’a
durumunu anlatan mektup yazar. En sonuna; “… işte bu nedenledir ki sana durumumu açıklayamadım,
ben de seni sevdim, ama sana gelemeyeceğim, beyaz elbisem, kefenim olacak…
Affet beni… Reyhan.” yazar.
Mektubu,
ağabeyinin eline geçmemesi için, evlerinin altındaki markete bırakır; “biraz
sonra gelecek, tanırsınız, lütfen kendisine verin” diye rica ederek, tekrar
evine döner. Balkona çıkar, bir müddet rüzgar’da dalgalanan saçlarını toplayarak
uzaklara dalar. Ve bir anda kendisini boşluğa bırakır. Başının üzerine yere
çakılınca, kafatası parçalanır, her yer kan içindedir. Etraftan, bağrışmalar,
siren sesleri duyulur, orası, bir anda ana baba günü olmuştur. Ambulans gelir.
Ama o, son nefesini çoktan vermiştir.
Mazlum,
Reyhan’ı almak için eve geldiğinde, kalabalık ile karşılaşır, ne olduğunu
anlamaya çalışırken, bir el omzuna dokunur, mektubu uzatır. Mazlum, bir kenarda
mektubu okur, orada yığılıp kalmıştır ve ağzından “Neden Reyhan Neden?” diye
bir cümle çıkar…
Mazlum’u sakinleştirirler, elindeki mektup yumruk olmuştur, açar bir daha
bakar, sonra mektubu koklayıp öper ve oradaki Polis Komiserine verir. Ambulansa
binerek yola çıkar. Kalabalık da dağılmıştır. Sokağın sessizliğini, ambulansın
ve polis otosunun siren sesleri bozar…
Mustafa KARAAHMETOĞLU