Elimde hülyalarım Ve sırtımda parmaklıklar... Ayaklarım betondan sızlıyor... Yaşım kadarlık koğuş defnediyor içine... Adımı sormaksızın Başlıyorum kelimelere... Kelimeler ki ıssız sokak, Ve birinin kusarken iğrendiği bir sesle... Gurbet gibi ley ley çekiyor bağrım... Kokumdan hasret kalanlar Ayyaş kalanlar ardımdayken...
Ufacıcık kadın sigarası Çıkıyor cebimden Ve helada çekiyorum Kuruşu kuruşuna... Anasını s*ktiğimin dünyası diyorum, Aşkın bedeli mi, Hayatın şeytanlığı mı Yoksa çok mu tatlıydı Cinayet?...
Kadınlar koğuşu çingenler gibi... Ne umduğu, olduğu, yaptığı Belirsiz... Siyaset gibi kavga ettirici... Kimileri ördek gibi Yürür yatağına Kimileri erkek gibi Gün sayıp tesbih çeker Kimi uzunuzun oturur Dip pencereye Laftan korkar gibi... Kimi ne benziyor kağıda, ne benziyor kaleme Kereste gibi bedenler, Ve bedenler içindeki ruhlarıyla gebe...
Ve nedense korkuyorum sessizlikten... Ve nedense ağlıyorum muşmula suratlı kediye... Ve tepede yaşım kadar numara var, Altında kabus yazılacağına yanlış yazılmış Koğuş...
Elimde hülyalarım Ve sırtımda parmaklıklar... Ayaklarım batondan sızlarken, Yaşım kadar koğuş dövüyor beni yine... Ve miskin miskin kalıyor İçerdekiler... Koyun gibi bakan gözlerime...
( 17.koğuş... başlıklı yazı £FT€L¥@ tarafından 18.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.