Öfke, herhangi bir kişi ya da
olaya karşısında duyulan kızgınlık hissinin artmasıyla ortaya çıkan bir
duygudur. Olumsuz olarak nitelendirilen öfke, toplum tarafından da kabul
edilebilir bir duygu değildir. İnsanoğlunun var oluşundan bu yana bizimle hep
iç içe olan öfke, kontrol edilemediği takdirde yıkıcı sonuçlara neden olur.
Öfke, aslında normal ve sağlıklı bir duygudur. Lakin bizler öfkemizi kontrol
noktasında hep iradesiz ve idaresiziz. Öfkemizi idare etmek, kontrol altına
almak, öfkeye neden olan olayları düşünüp çözmek yerine, en basit şekliyle
patlamayı tercih ediyoruz. Her canlı gibi insanlar da herhangi bir tehdit ve
tehlike altında iken öfkelenir. Önemli olan o anda öfkemizin bizi yönetmesine
ele geçirmesine izin vermemektir. Bir kere kendimizi öfkenin eline bırakırsak,
belki de geri dönüşü olmayan yıkımla sonuçlanan, yakan, yok eden bir tutum
içine girmemiz an meselesidir. Karşı tarafa verdiği zarardan belki de daha
fazlasını kendimize verir. Migren, yüksek tansiyon, psikosomatik hastalıklar
(ülser, alerjiler vb) veya depresyon gibi hastalıklara neden olabilir. Böyle
olumsuzluklarına maruz kalmamak, başkalarına ve özellikle de kendimize zarar
vermemek için öfkemizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Emerson, “ Dünyayı zekâ yönetir”
der. İnsanoğlu; zekâsını ve aklını kendi duygularını kontrol altına alıp,
kendini de rahatlıkla yönetebileceği şekilde de kullanmalı. Kendini kontrol
edemeyen, kendini idare edemeyen birinin bir başkasını ve ya bir toplumu idare
edemeyeceği aşikârdır. Bir müdür, bir patron, bir şef, bir usta, bir başkan,
bir öğretmen, bir baba, bir anne, bir abi, bir abla olabilirsiniz. Memurunuzu,
işçinizi, öğrencinizi, elemanınızı, çocuğunuzu, kardeşinizi, halkınızı doğru ve
istenilen doğrultuda yönetmek için önce kendinizi yönetmek zorunda olduğunuzu
unutmamalısınız. O halde, sevgi gibi, aşk gibi, üzüntü gibi duygularımızı nasıl
şekillendirebiliyorsak öfkemizi de aynı şekilde şekillendirebiliriz. Bu konu
yetersiz kaldığımızı veya başarısız olduğumuzu düşünüyorsak bir psikologdan
yardım almayı düşünebiliriz. Zira öfke ile söylenen bir söz kırıcı, yapılan bir
davranış yıkıcı olabilir.
Prof Dr Köksal Alptekin öfkeyi kontrol altında
tutmanın yollarını draligos sitesinde şöyle sıralamıştır:
√ Problemi çözme :
Bazen öfke duygularımız yaşamımızdaki gerçek ve kaçınılmaz sorunlardan
kaynaklanıyor olabilir. Böyle durumlardaki en yararlı tutum; önce durumu
değiştirip değiştiremeyeceğimizi araştırmaktır. Değiştirebileceğimiz bir şeyse
çözüm yolları araştırılabilir. Değiştirilemeyecek bir durumsa, çözüm için
uğraşmak yerine, yapılacak en iyi şey sorunla yüzleşmektir
√
Daha iyi iletişim :
Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde
davranma eğilimindedirler. Bu yargılar da bazen çok gerçek dışı olabilmektedir.
Eğer çok elektrikli bir tartışma içine girdiyseniz, ilk yapacağınız şey ;Yavaşlayıp
gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır. Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin,
yavaşlayın ve asıl söylemek istediğinizi düşünün. Aynı anda karşınızdakinin de
söylediklerini duymaya ve anlamaya çalışın. Hemen cevap vermeyin.
Öfkenizin altında ne yattığını da anlamaya çalışın. İnsanın eleştirildiği zaman
savunmaya geçmesi doğaldır, ama siz de saldırıya geçip savaşmayın. Onun yerine
söylenenlerin altında yatanı bulmaya, asıl söylenmek isteneni dinlemeye
çalışın.
Ya da belki o ortamdan biraz uzaklaşıp rahatlamak isteyebilirsiniz. Ama
kendinizin ya da karşınızdakinin öfkesinin kontrolden çıkmasına izin vermeyin. Sükûnetinizi
korumanız, durumun raydan çıkıp bir felakete dönüşmesini engelleyecektir.
√
Mizah kullanın :
Mizah, çeşitli yollarla öfkenizin yoğunluğunun azalmasına yardımcı olabilir.
Her şeyden önce daha dengeli bir bakış açısı sağlar. Birine öfkelenip de belli
sıfatlarla etiketler takmaya başladığınızda, bir an durun ve o insanın
gerçekten o şey ya da öyle olduğunu düşünün. Bu sahneyi gözünüzün önüne
getirin.
Örneğin birine, muşmula ya da odun kafalı gibi sıfatlarla saldırdığınızda, o
kişiyi gerçekten bir muşmulaymış ya da odundan bir kafası varmış gibi hayal
edin ve gündelik işlerini o şekilde yaptığını gözünüzün önüne getirin.
Mizah kullanırken iki noktada çok dikkatli olmak gerekir.
√ Öncelikle mizah kullanmanın, sorunlarınızı gülerek geçiştirmek demek
olmadığını, tersine onlarla yapıcı bir şekilde yüzleşebilmeniz demek olduğunu
bilmelisiniz.
√ İkincisi de mizah kullanayım derken, alaycı ve aşağılayıcı mizaha
başvurmaktan kaçınmalısınız. Çünkü bu da sağlıksız öfke ifadesinin bir başka
yoludur.
√ Çevrenizi değiştirmek
Bazen, sinirlenip öfkelenmemize yol açan şeylerin yakın çevremizde olduğunu fark
ederiz. Sorunlar ve sorumluluklar üzerinize öylesine yıkılır ki düştüğünüz
tuzağa ve o tuzağı temsil eden insanlara karşı öfke ile kavrulursunuz.
Biraz ara verin. Gün içinde özellikle stresli olacağını bildiğiniz saatlerde,
sadece kendiniz için kullanacağınız bir zaman ayırın. Örneğin çalışan bir anne,
eve geldiğinde kendisine ayıracağı bir 15 dakikalık süre olursa, çocuklarının
isteklerine, parlamadan daha iyi yanıt verebilir.
Elvin ELVİNCE