Eriklerin Yannı’nda karşılanır,

manolyayla gelenler

Hamitçiğin kömür ütüsüyle,

ütülenip hazırlanır

            ertesi güne

kumaş pantolonlar,

nylon gömlekler[1]

 

Milli Bayramlarda;

okul önünde birikirdi halk,

öğrenciler sıra sıra

            öğretmenin ağzında düdük,

özellikle sağ ayağımızı olanca gücümüzle

“-rap rap” basarak,

uygun adımda yürürdük,

 

“-yaslı gittim şen geldim

aç koynunu ben geldim,

bana bir yudum su ver

çok uzak yoldan geldim"

 

"İzmir'in kavakları

dökülür yaprakları

bize de derler çakıcı

yar fidan boylum

yıkarız konakları”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

köyün ana yollarını dolaşırdık,

gücümüz yettiğince sert yürür,

var gücümüzle marşı bağırırdık

herkes kendi çocuğuyla öğünse de

kim olursa olsun

 kürsüye çıkanı alkışlardık.

 

“Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin, Sert adımlarla her yer inlesin”

 

hemen her çocuk,

iki beyit de olsa “nutuk” söylerdi

Alibey’in plağının hoperlörüne

hangi bayram olursa olsun

“-bu gün Yirmiüç Nisan

            nasıl sevinmez insan”

 

Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Devrimler

            konularında köy öğretmeni,

aynı şeyleri söyler durur her sene

hangi bayram olursa olsun aynı terane

“9 Eylül 1922 de duşmanı denize dökdük”

 

çocuk düşüncelerimde, Gazi’nin

yaptıklarından ziyade, yapamadıkları

            hedefleri ilgilendirirdi beni

“Muasır Medeniyetler Seviyesi”

ve olur-olmaz zamanlarda

            tekrarlana tekrarlana

cazibesi yitirtilmiş sözleri

“Damarlarındaki Asil Kan”

 

okul oturaklarına yerleşmiş,

            ihtiyarların kucaklarında torunları

derin bi hayıflanmadan sonra

“-Paşa asıl hinci ilazım Vetana”

“-yedidüvele haddini bildiri(r)di”

“-O adam ejnebiye avış aşmadı

hincikinnerin alayı meresyedi-hovarda”

“-borç isdeyen, bağşış alan emir alır” derlerdi

o yüzden ağa-bey olannar neyder eder,

yanaşmadan isdemediği gibi

gariben gei(r)de de

boş çevirmemeğ içi(n)

her dayım hazır olmalı idi

 

“-madem gavırdan emir alcağdıg da

neyye can verdik, gan dökdük,

            vetan evlatlarını gırdırdık

çoluk-çoc(uğ)u tetim godurtduk

 

O’nun bunnara gönlü olmazdı

O olmasaydı şu olur, bu olmazdı

Ay-Yıldızlı Albayrak böyle dalgalanmazdı

O olsaydı şu konuda bunu yapardı,

                        şunu söylerdi

savaşlı yıllardan kalanların söyledikleri

            alır götürürdü herkesi,

Vatan,  Millet, Türkiye Cumhuriyeti ............

Atatürkün Gençliği,

bakardım bir başka parlak kırmızı

bir başka beyazdı Ay-Yıldızı

göğsümüz kabarırdı

duruşumuz değişirdi

bayrak bir başka dalgalanırdı

coşkulu,

samimi,

gururlu,

nazlı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] köydekiler siyah kadife pantolon pamuklu gömlek (sıkma)giyerlerdi.

( Bayram başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 12.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu