Dört Sanık - 3 Numaralı Sanık Aşk
Yazar; sondan bir önceki sanığı kürsüye çıkartır. Üçüncü sanık, Aşk’tır.
“Hâkim; “Evet. Burada; insanları mutsuz etmek, onlara acı çektirmek, gerçek saadeti onlara yaşatmamak, sevenlerin birbirinden ayrılmasına sebep olmak, insanlardan sevgiyi çalıp onları bunun tadından mahrum bırakmak, insanların aşka ve sevgiye olan güvenini, saygısını azaltmak hatta yok etmek suçlamaları ve giyotinde başınızın vurulması istemi ile burada bulunuyorsunuz. Anlayamadığınız yada sormak istediğiniz bir şey var mı?” diyerek sözü aşka bırakır.”
“Aşk, yüzünde sürekli eksilmeyen bir tebessüm bulundurarak “Vay be… Neymişim ben böyle… Hepsini anladım ve soracağım bir şey yok sayın hâkim.” şeklinde yanıtlar.”
“Hâkim, diğer sanıklara nazaran Aşk’ın bu uzun cevabı karşısında biraz şaşırmış olarak “Öyleyse lütfen buyrun.” der ve yine sözü aşka bırakır.”
“Aşk; “Sayın hâkim, diğer arkadaşlarım gibi beni de karalamaları çok normal aslında. Sayın hâkim, size bir soru sorabilir miyim?” diyerek farklı bir savunma stratejisi izlemeye çalışır.”
“Hâkim; “Buyrun.” diye kısa bir yanıt verir.”
“Aşk; “Siz, evli misiniz sayın hâkim?” diye sorar.”
“Hâkim biraz şaşkınlıkla, “Evet.” cevabını verir.”
“Aşk; “Kaç yıldır?” diye sorar bu sefer.”
“Hâkim; “34 senedir.” der.”
“Aşk; “Peki, bu kadar sene birbirinize bağlı kalmanızın nedeni nedir? Neden 2 günlük bir ilişki yaşayıp adını “Aşk” koyarak bir sonraki 2 günde yeni 2 günlük bir aşka yelken açmadınız?”
“Hâkim bir an “Bu mahkemenin böyle gitmemesi gerekiyor.” diye düşünerek Aşk’a; “Yahu burada benim evliliğimin mi mahkemesini yapıyoruz yoksa sizin yargılanma talebinizin mi? Sizin beni değil, benim sizi yargılamam gerekiyor. Lütfen savunmanızı yapınız.” diye bir çıkışta bulunur.”
“Aşk, yüzündeki tebessümünü kaybetmeden; “İyi de sayın hâkim, bu benim savunmam zaten. Bakın son bir, bilemediniz iki soruma daha cevap verirseniz size savunmamı yapmış olacağım. Nedenini ve nasılını göstererek… Lütfen… Sadece son bir, bilemediniz iki soru.” diyerek hâkimin çıkışını bastırmaya çalışır.”
“Hâkim; “Peki, soru neydi bir daha alabilir miyim?” diye sorar.”
“Aşk; “Size, eşinizle bu kadar sene bağlı kalmanızın nedeninin ne olduğunu sormuştum. Neden 2 günlük bir ilişki yaşayıp adını “Aşk” koymadınız ve sonra yeni bir aşka yelken açmadınız diye sormuştum sayın hâkim.” der, tamamen masumane bir ifade takınarak.”
“Hâkim hiç düşünmeden gayet net bir şekilde; “Çünkü biz, birbirimizi sevmiştik. Birbirimize aşıktık.” yanıtını verir.”
“Aşk; “Özür dilerim sayın hâkim, bir kez daha tekrarlar mısınız lütfen?” şeklinde tamamen masumane bir şekilde ricada bulunur.”
“Hâkim; “Biz, birbirimizi sevmiştik. Biz, birbirimize aşıktık.” yanıtını verir.”
“Aşk; “Ne güzel sayın hâkim. Bakın gördünüz mü, aslında siz benim savunmamın en büyük kanıtısınız.” der.”
“Hâkim; “Nasıl yani? Lütfen biraz daha açık konuşur musunuz?” diye sorar.”
“Aşk; “Peki sayın hâkim. Şimdi bakın günümüze, benim adım; ayaklar altına alınmış eziliyor. Karalayıp duruyorlar beni… Yok aşk şöyle, yok efendim aşk böyle diye. Hâlbuki, insanlar gördükleri herşeyin adını aşk koydular sayın hâkim. Çiftler birbirleriyle geçinmeye çalışırken her iki taraf da yalnızca kendi istediğinin olmasını çünkü doğrunun, tek doğrunun bu olduğunu savunuyordu. Hâlbuki karşısındaki ne diyor, neden diyor bunu hiç sorgulamıyordu. Tabi sonra 2 günde ayrılıklar olmaya başladı… Efendim, eski sevgilerle yeni sevgilileri aldatma, aynı anda birden fazla sevgili edinme… Hepsi aynı şeyi farklı kişilere milyonlarca kez söylediler. Ama bir de size ve sizin gibilere bakın… 34 senelik evli olduğunuzu söylediniz sayın hâkim. Dile kolay 34 sene… Lütfen bana cevap verin sayın hâkim, eğer içinizde aşk, sevgi, saygı kelimelerinin gerçek anlamı olmasaydı 34 sene boyunca evli mi olurdunuz yoksa kaybettiğiniz 34 sene içindeki her eş için beni mi karalardınız?” diye açıklamada bulunur. Cümlelerinin tonlamasında o sitemi, kırgınlığı hissedebilmek mümkündü. Ama yine de o, yüzündeki tebessümü korumaya çalıştı. Ve devam etti…”
“Sayın hâkim; ne benim adım ne de arkadaşlarımdan herhangi birisinin adı, böyle ayaklar altına alınacak kadar sade yada yüce mahkeminin affına sığınıp daha kaba bir ifade kullanırsak, aşağılık olamaz. Hep kötüyü görür olmuşlar sayın hâkim, iyileri yok saymaya başlamışlar. Şimdi, karar sizin sayın hâkim.”
“Hâkimin nutku tutulmuştur. Hâkim; “Karar! Söz konusu sanığın savunması dinlenip göstermiş olduğu kanıtlar yeterli ve ikna edici görüldüğünden sanık hakkındaki yapılan tüm suçlamalar asılsız bulunmuş, giyotinle infaz isteminin reddine ve söz konusu sanığın beraatine karar verilmiştir.” Hâkimin verdiği 3. beraat kararıdır. Ama bu sefer şikayetçi tarafla ilgili bir hükümde karar kılmamıştır. Aşka dönerek; “Beraat ettin… Peki şimdi ne olacak sence?” diye sorup aklındaki merakı gidermek ister. Ve aşk; “Sayın hâkim, muhtemelen yine aynı şekilde devam edecek. Kimisi kötüleyecek kimisi sevecek… Ama beni giyotine gönderseydiniz şayet, bu sefer insanlar yine mutlu olmayacaklardı. Ya karalayacakları biri olmadığından yada aşka olan açlıklarını gideremeyeceklerinden dolayı…” yanıtını verir, yüzündeki tebessümü kaybetmeden.”
(
Dört Sanık - 3 Numaralı Sanık Aşk başlıklı yazı
4harf1kelime tarafından
20.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.