İçim,
Irmakların göle aktığı gibi coşkulu bir şekilde,
O’na akıyor hâlâ
Mâhzunum bu aralar
Dokunsalar ağlarım
Bilmiyorum ?
Bütün duygularım karmakarışık
Gittiği için üzülüyor muyum,
Seviniyor muyum,emin değilim:
Tıpkı teknelerin dalgalar arasındaki inişli çıkışlı savaşı
gibi
Lütfen beni karanlıkta bırakmayın
Zihnimi serbest bırakabileceğim ferâh
Bir alana ihtiyacım var
Akşama misafir olan bir şiirimle çalacağım kapısını
Dünyanın diğer ucundan dönene kadar beklesin beni
Beklesin !
Nedir bu açmazlar ?
Nedir bu kendimle bitmeyen kavgalar ?
Sanki evrende kalmış tek insan benim;
O kadar yalnızım yani
Tabiattaki bir balık veya bir kuş gibiyim
Uykusuz gecelerin yıldızlarıyım
Ardından dökülen ,kokusuz gözyaşlarındaki tuz’um
O’nun adını telâffuz eden dile düşen yalancı bahar’ım
Bu git-geller arasında
Garip sessizlik içinde dağılmışım
Saymıyorum bu yalnızlığı
İnce ıslık gibi fısıltılarım kendime
Aynada kendi kendine konuşan bir adam:ben…
Demlenmiş bir hasretin yalnızlığındayım
Dilimde sefil bir tad;geceden kalma…
Gözlerim tek bakışta deliyor zamanı
Yıkılsın bu hayat !
Yıkılsın mermer sütunları sabırların
Ah be gülüm !
Bilirim !
Gel/e/mezsin yanıma
Senle yaşamadan,yaşıyorum seni
Yüreğe dokunan gözlerini gördüğüm zaman;
Kederine,sevincine,derdine,
Dertsizliğine katılıyor/d/um
Şimdi yoksun !
İçimin mahallesi sessiz,karanlık
Ama dışarda hayat fıkır fıkır kaynamakta
Yüreğimde can çekişiyor gururum
Ne çok yalan var,dolan var hayatımda !
Neden erken geldi karanlık ?
Birbirine değen gözlerdeki günâhları okudum
İçin rahat olsun,sırrın bende
Kalk gidelim güzel gönlüm,
Garip gönlüm !
Yanıyor dünya en mavi yerinden
Kalbimde kırılmadık yer kalmadı ki !
Buna rağmen gelişiyle huzursuzluk,melânkoli uçup gider,
İçimin mamahallesine dans eden gençler dolar
Gökyüzümü,binbir renkte patlayan havai fişekler kaplar
Ah,ahh bir gelse,
Bir gülse…
Gel,dile !
Benim hiç vazgeçemeyeceğim “sevdam” kal !
Biliyorsun !
Diz çöktürenimsin hâlâ
Diz çöktürenim…
…gece yalnızlıklarım…03.06 /29 eylül 2016