- kısa kes ey şair!
İçinde yaşadığımız bu kan çölünde
Zamanı değil şimdi
En olmaz düşler ve çiçeklerle aşka şiirler yazmanın…
Kan çölünde ucu defalarca mayına basmış
Ve tepesinde bombalar
patlatılmış
Yanık, yırtık kâğıt
Ve düş(e) kalka yürüyen
Bir kalem gibi
yanıtladı şair; şiirin sözünü keseni…
-Ah, canımı alırcasına, keskin bir kılıç gibi konuşma öyle…
Hiç beklemediğin bir anda
Kim bilir?
Çok çocuk bir anda…
Anlamsız… Yapayalnız ve zamansız bir ölüm kıyısında
Bir savaş ortasında belki -tam da-korkuyla sığınmışken birbirimize
Ya da cesurca savaşırken
Aşk ayaklanır umuda
Yaramaz bir çocuk gibi güle oynaya
Bir dünya düş… Bir dünya umut… Bir dünya çiçekle koşar gelir
-yumruklaya yumruklaya- kırarcasına çalar kapısını yüreğinin
Ve sen; nihayet, germe ger açtığında kapısını yüreğinin
-aşktan
payına ne düşerse artık-
Düşlerle, çiçeklerle, umutlarla;
Gökyüzünde güneş/ yeryüzünde
cümbür cemaat bir bahar
Geceleri üzerimize yağan kar/ ay ve yıldız
Derin mi derin deniz/ derin mi derin mavi
Mavide dipsiz bakış/ bakışta gülümseyiş
Gülümseyişte öpüş… Bir öpüş… Bir öpüş daha
Öpüşte dayanılmaz tat
İşte o an… Birden bire… Aşkla
dolar yüreğin
Bir koşu… Bir koşu… Yürek yüreğe…
Bir umut, bir düş ve imkânsız bir gülüşle -öylece- sarılır kalırsın aşka
-Ah, canımı alırcasına, keskin bir nişancı gibi konuşma öyle…
Kavganın ortasında… Vurulduğun anda…
Vurulup da düştüğün yerde tam da
Kanamayı durduran sihirli el
Ve karanlığı defeden güneşli bir sabah gibi
Hayata yeniden döndürebilir seni aşk…
Haziran 2018