01.05.13
Bu gün 1 Mayıs Çarşamba. Yunus biraz iyileşti." Kursa gideriz artık" dedik. Sedaş ’tan aradılar bana yeri soruyorlar. Tarif ediyorum, ben de oraya gidiyorum".diyorum Sonra "direkler dikildi" diyor karşıdaki ses "önceden dilekçen var1 diyordu direk için. "Telleri ne zaman çekersiniz diye soruyorum "birkaç günde" diyor adam.
Köye varıyorum görüyorum ki tel çekilmiş. Adamın telden haberi yok. Ne biçim özel teşebbüs bu. Devlet teşebbüsü olsa bu kadar kopuk olmaz. Dur tahmin edeyim; adamlar asgari ücret çalışıyor ve hiçbir şey umurlarında değil. Bu maaşı bana her yerde verirler" diyorlar her hal.
Annem evde yok. Yeğene gitmiş. Şaşırdım; bu yeğen ona nasıl kapılarını açmış. Onda büyük değişiklikler var.
Annemin evindeyiz. Halam amcama gitmiş. Yunus internete girdi. Hava iyi sıcak. Ama ev iyi serince. Camları açtık. Kaplar iyi yıkanamamış. Demek zavallı Halam o haline rağmen kapları yıkamaya çalışmış ama bu kadar yapabilmiş. Hanıma söyledim "kapları yıkar mısın" yapmadı. Bahanesi hazır; yıllar önceki bir olayı hatırlatıyor. "Yaptık, aleyhimizde konuştular" diyor "yapmayalım da konuşsunlar "diyor.
Düşünüyorum da bu jenerasyonun Allah için iş yapmak diye bir meselesi yok. Hep desinler, diye. Bu jenerasyon aynı zamanda bencil." Arabayı yanaştır" da diyor "annenin evinin önüne, içinin tozunu alayım makineyle." Şu çelişkiye bak. Kendisi için yaşlıları kullanıyor ama yaşlılar için yapacak bir şeyi yok. Onun ihtiyarlığında da aynı şeyi bulacak.
Adnan aradı "köydeyim" dedim "Yunus’u kursa götüreceğim." Ne zaman çarşıya gelirsin?" diyor."5 gibi" diyorum. Namazı kılıyoruz Yunus’la. Annesi internete giriyor. ‘Rabia’ya söz elbisesi bakıyorum’ diyor.
"Biraz da ben gireyim" diyorum şiirlerimi yayınlayacağım. ‘Acele et’ diyor Hatun. ’Beş sitede ayrı ayrı yayın yapıyorum ‘diyorum’ vakit alıyor bu’.
Abim bahçeye yeni şekil vermiş. Bahçede biraz oturuyoruz. Sümeyye bakıyor camdan. "Amcam buradaymış "diyor. ‘Buradayım ne zamandır’ diyorum ‘sen uyu, şimdi mi görüyorsun bizi’. "Geliyorum" diyor "seni istemiyorum" diyorum Ali Fazıl uyuyor mu? 1Yok" diyor "o halde getir çabuk."
Ali Fazıl geliyor, suratı asık biraz, bazen bana gülüyor. Tespihimi veriyorum. Annesi "hem kuduz hem tetanos aşısı oluyor" diyor. Çocuğa yazık iki aşı bu yaşta çocuğa yapılır mı birden. "Doktor kontrolünd"e diyor. "Nerde yaptırdın?" diyorum "Çocuk hastanesinde." "Bizim okul orda "diyorum "niye gelmedin?".’ Seni andık" diyor "ama biz Pazar günü ordaydık " ".ben de ordaydım Pazar günü "diyorum "veli toplantısı vardı."
Kursa gittik. Yunus’u bıraktık, Koçtaş’a gittik. Koçtaş’ta gezindik, acelem var, kente yetişmeliyim. Musluklara baktık. Darbeli matkaplara göz gezdirdik, kampanyada indirimde olan bir tanesini 39 liraya aldık. Kente gittik tam gaz. Arabayı park ettik. Yeni Cumaya namaza yetişeceğim. Hatun "Perşembe pazarına park edelim" dedi ben Yarın oranın pazarı diye ne olur ne olmaz fikir değiştirdim.
Farzın ikinci rekâtına ancak yetişebildim. Telefonumu zor sessize alabildim. Namazdan sonra eş dost etrafımı sardı. Sofiler hep orda. Bugün anlaşmışlar gibi. Münir abi, Yaşar, Atilla, Alpaslan. Bülent abi, dergaha çıkıyoruz nefis bir çay, Mustafa orda,Adnan bey de geldi. Delail okuyorum Adnan Bey ileniyor: "Onu evde okursun" diyor "herkes ne yapıyorsa sen de onu yap" diyor, sohbetse sohbet çay içmekse çay muhabbetse muhabbet.
Ahmet KemalZ Arkadya Günlükleri 01.05.13
01.05.13
Bu gün 1 Mayıs Çarşamba. Yunus biraz iyileşti. Kursa gideriz artık dedik. Sedaş
’tan aradılar bana yeri soruyorlar. Tarif ediyorum ben de oraya gidiyorum.
Sonra direkler dikildi diyor karşıdaki ses önceden dilekçen var diyordu direk
için. Telleri ne zaman çekersiniz diye soruyorum birkaç günde diyor adam.
Köye varıyorum görüyorum ki tel çekilmiş. Adamın telden haberi yok. Ne biçim
özel teşebbüs bu. Devlet teşebbüsü olsa bu kadar kopuk olmaz. Dur tahmin edeyim
adamlar asgari ücret çalışıyor ve hiçbir şey umurlarında değil. Bu maşı bana
her yerde verirler diyorlar her hal. Annem evde yok. Yeğene gitmiş. Şaşırdım bu
yeğen ona nasıl kapılarını açmış. Onda büyük değişiklikler var.
Annemin evindeyiz. Halam amcama gitmiş. Yunus internete girdi. Hava iyi sıcak.
Ama ev iyi serince. Camları açtık. Kaplar iyi yıkanamamış. Demek zavallı Halam
o haline rağmen kapları yıkamaya çalışmış ama bu kadar yapabilmiş. Hanıma
söyledim kapları yıkar mısın diye yapmadı. Bahanesi hazır yıllar önceki bir
olayı hatırlatıyor. Yaptık aleyhimizde konuştular diyor yapmayalım da
konuşsunlar diyor.
Düşünüyorum da bu jenerasyonun Allah için iş yapmak diye bir meselesi yok. Hep
desinler diye. Bu jenerasyon aynı zamanda bencil. Arabayı yanaştır da diyor
annenin evinin önüne içinin tozunu alayım makineyle. Şu çelişkiye bak. Kendisi
için yaşlıları kullanıyor ama yaşlılar için yapacak bir şeyi yok. Onun
ihtiyarlığında da aynı şeyi bulacak.
Adnan aradı köydeyim dedi Yunus’u kursa götüreceğim. Ne zaman çarşıya gelirsin
diyor.5 gibi diyorum. Namazı kılıyoruz Yunus’la. Annesi internete giriyor.
‘Rabia’ya söz elbisesi bakıyorum’ diyor.
Biraz da ben gireyim diyorum şiirlerimi yayınlayacağım. ‘Acele et’ diyor Hatun.
’Beş sitede ayrı ayrı yayın yapıyorum ‘diyorum’ vakit alıyor bu’. Abim bahçeye
yeni şekil vermiş. Bahçede biraz oturuyoruz. Sümeyye bakıyor camdan. Amcam’
buradaymış ‘diyor. ‘Buradayım ne zamandır’ diyorum ‘sen uyu şimdi mi görüyorsun
bizi’. Geliyorum diyor seni istemiyorum diyorum Ali Fazıl uyuyor mu? Yok diyor
o halde getir çabuk.
Ali Fazıl geliyor suratı asık biraz bazen bana gülüyor. Tespihimi veriyorum.
Annesi hem kuduz hem tetanos aşısı oluyor diyor. Çocuğa yazık iki aşı bu yaşta
çocuğa yapılır mı birden. Doktor kontrolünde diyor. Nerde yaptırdın diyorum
Çocuk hastanesinde.’ Bizim okul orda diyorum niye gelmedin.’ Seni andık diyor
ama biz Pazar günü ordaydık ‘.ben de ordaydım Pazar günü diyorum veli
toplantısı vardı.
Kursa gittik. Yunus’u bıraktık Koçtaş’a gittik. Koçtaş’ta gezindik acelem var
kente yetişmeliyim musluklara baktık. Darbeli matkaplara göz gezdirdik,
kampanyada indirimde olan bir tanesini 39 liraya aldık. Kente gittik tam gaz.
Arabayı park ettik. Yeni Cumaya namaza yetişeceğim. Hatun Perşembe pazarına
park edelim dedi ben yarın oranın pazarı diye ne olur ne olmaz fikir
değiştirdim.
Farzın ikinci rekâtına ancak yetişebildim. Telefonumu zor sessize alabildim.
Namazdan sonra eş dost etrafımı sardı. Sofiler hep orda. Bugün anlaşmışlar
gibi. Münir abi, Yaşar, Atilla, Alpaslan. Bülent abi, dergaha çıkıyoruz nefis
bir çay, Mustafa orda,Adnan bey de geldi. Delail okuyorum Adnan Bey ileniyor
onu evde okursun diyor herkes ne yapıyorsa sen de onu yap diyor sohbetse sohbet
çay içmekse çay muhabbetse muhabbet.
Ahmet Kemal