İzmit İmam Hatip Lisesinin ilk öğrencileri olan bizler despot bir idare anlayışından sonra son derece demokrat bir müdürle karşılaştık. Artık saçlarımız sıfıra vurulmayacaktı. Merdivenlerden süzülerek çıkan Yeni Müdür oldukça güzel giyimli biriydi. Saçları düzgün taranmıştı. Konuşması tam bir beyefendi havası veriyordu.
Ne günlerden geçmiştik Allahım. Okulda tam bir terör havası estiriliyordu. Girişte yapılan sıkı kontroller, başımıza taktırılan kasketler. Yoğun bir askeri disiplin altındaydık. Saçlarımız en fazla 3 numara olacak, alaburus olmayacaktı. Buna uymayanlar okula alınmıyor, alaburus saçlara makas atılıyordu.
Elbise tek tipti. En ufak değişiklik göze çarpıyor, cezalandırılıyordu. Dayak gırla gidiyordu. İdareciler kral, öğretmenler despottu. Dersler ağır, sınavlar zordu. Öğretmenler dipnotlardan soru soruyorlardı.
Geçer not almak için günü gününe çalışmaktan, kelime kelime ezberlemekten başka çare yoktu. Öğretmenler ani sözlü ve yazılı sınavları yapıyor, en zor sorular sorarak sıfırı basmaktan büyük haz alıyorlardı. Bizi adeta düz duvara tırmandırıyorlardı.
Her sabah dışarda sıra oluyor, uygun adım marşla sınıflara giriyorduk. Tam bir robot olarak yetiştiriliyorduk.
İşte tam böyle bir ortamda idare değişikliği oluyordu. Bir beyefendi nur topu gibi bir müdürümüz olmuştu. Samsun İmam Hatip Okulu Müdürlüğünden gelmişti buraya. Eski müdürümüz görevden alınmıştı. Kısa zaman sonra onu ilimiz müftülüğünde vaizliğe atanmış olarak gördük.
Yeni Müdürümüzün adı Mustafa Sıddık Uslu idi. Onu daha ilk günden sevmeye başlamıştık. Hadis dersimize giriyordu. Sınıf onun kişiliğine büyük saygı duyuyordu. Çünkü O da bize saygı duyuyor ve bunu oldukça güzel bir şekilde hissettiriyordu. Giyimi, yürüyüşü, bakışları, tarzı ve tavrıyla tam bir beyefendiydi.
Hiçbir öğrenciyi azarlamıyor, kimsede kusur aramıyordu. Hep iyi ve güzel olanı görüyor, takdir ediyordu. Tam bir beyefendiydi. Maraş beyefendisi. İstanbul beyefendisi gibi.
Onun kişiliğiyle kendimize saygı duymaya başlamıştık. Hatta bize saygı duymayan öğretmenlere… Sevgiden hiç bahsetmeyeceğim. Öğrencisine saygı duymayan öğretmen onu sevmiyordur bence.
İşte biz Onun şahsında saygıyı öğrendik. Biz Onun sayesinde kendimize güven kazanmaya başladık. Biz Onu çok sevdik ve O’na büyük saygı duyduk. O hiçbir gün bizim yanlışımızı görmedi ve yüzümüze vurmadı. Yanlışlıkları hep örttü. Örterek azalmasını sağladı.
Ben bir gün sınıfta Tarih Öğretmenine o zaman Kadir Mısıroğlu’nun yazılarından öğrendiğim bir olayı aktardım. Olay Mustafa Kemal’i Vahidettin’in Anadolu’ya göndermesiyle ilgiliydi. Bugün tevatür hale gelen bilgiye öğretmen fena bozulmuş, dersi terk ederek soluğu idarede almıştı. Biraz sonra sınıfa Müdürümüz geldi. Yine o beyefendi tavrı üzerinde olarak bize öğüt veriyor, bizi ‘her doğrunun her yer ve zamanda söylenemeyeceğini’ anlatıyordu. Yine efendiliğinden taviz vermemişti. Ama biz mesajı almıştık.
Okulu bitirmiş üniversiteye kaydolmuştuk. Ben bir fakülteden atılmıştım. Sosyal faaliyetler dolayısıyla okula uğruyordum. Mezunlar derneği ve MTTB çevresinde okulla irtibatımı devam ettiriyordum. Bir zaman sonra müdürlükten alındığını duydum. Ben ikinci bir fakülteye kaydolmuş ve oradan mezun olmuştum. Atanmayı beklerken liseyi bitirdiğim okulda İngilizce derslerine girmeye başladım. Öğretmenlerimle aynı okulda görev yapmak büyük zevkti. Sigara içiyordum. Öğrenciliğimde Yeşilay kolu aktif yönetim kurulu üyesi olduğum halde arkadaşlar tarafından uzun zaman duman altına maruz bırakıldığımdan sigaraya başlamıştım. O zamanlar tütün içiyordum. Öğretmenler odasında – her tiryaki öğretmen gibi- ben de sigara içiyordum. Oysa hocalarımın yanında içmemeliydim.. Şimdi hala bundan dolayı mahcubum. O beni uyarmadı. Uyarmaya tenezzül bile etmedi.
Neden sonra fark ettim ki öğretmenler odasına gelmemeye, boş vakitlerine kütüphaneye gitmeye başladı.
Bana bir gün ‘sen İngilizcede kendini yeterli görüyor musun’ mealinde bir şey söyledi. Ben de üniversitede kalmak için dile çok çalıştığımı ifade ettim. Aslında bu benim saygısızlığıma bir ilenmeydi. Ondan özür dileyemedim.
Geçenlerde bulunduğum ve halen öğretmenlik yaptığım kente geldi. Belden rahatsız olduğum halde ziyaretine gittim. Dilimin ucuna geldiği halde yeni bir pot kırarım, hocamı tekrar üzerim korkusuyla açamadım konuyu. Ama o sezmiş gibi başında geçen bir olayı anlattı.
Olay kendisinin üniversitede sigara içmesiyle ilgiliydi. Hocasının onu fark edişini İstanbul beyefendiliği tarzıyla onu onöre ettiğini, bu anlatısıyla sanki benim yıllar önce yaptığım bu saygısızlığı telore ettiğini bildiriyor, benim özrüme mahal vermiyordu.
Ben Onun bir Maraş beyefendisi olarak örnek idareci, örnek öğretmen olarak gördüm ve kendime idol edindim. Ama ne kadar başardım bilmiyorum. Bütün idareci ve öğretmenlere örnek olması dileğiyle bana hakkını helal etmesini isterim.
Ahmet Kemal Kayıt Tarihi : 27.6.2017
MUSTAFA SIDDIK USLU(Bir üstün ahlak sahibi örnek muallim)
İzmit
İmam Hatip Lisesinin ilk öğrencileri olan bizler despot bir idare
anlayışından sonra son derece demokrat bir müdürle karşılaştık. Artık
saçlarımız sıfıra vurulmayacaktı. Merdivenlerden süzülerek çıkan Yeni
Müdür oldukça güzel giyimli biriydi. Saçları düzgün taranmıştı.
Konuşması tam bir beyefendi havası veriyordu.
Ne
günlerden geçmiştik Allahım. Okulda tam bir terör havası estiriliyordu.
Girişte yapılan sıkı kontroller, başımıza taktırılan kasketler. Yoğun
bir askeri disiplin altındaydık. Saçlarımız en fazla 3 numara olacak,
alaburus olmayacaktı. Buna uymayanlar okula alınmıyor, alaburus saçlara
makas atılıyordu.
Elbise
tek tipti. En ufak değişiklik göze çarpıyor, cezalandırılıyordu. Dayak
gırla gidiyordu. İdareciler kral, öğretmenler despottu. Dersler ağır,
sınavlar zordu. Öğretmenler dipnotlardan soru soruyorlardı.
Geçer
not almak için günü gününe çalışmaktan, kelime kelime ezberlemekten
başka çare yoktu. Öğretmenler ani sözlü ve yazılı sınavları yapıyor, en
zor sorular sorarak sıfırı basmaktan büyük haz alıyorlardı. Bizi adeta
düz duvara tırmandırıyorlardı.
Her sabah dışarda sıra oluyor, uygun adım marşla sınıflara giriyorduk. Tam bir robot olarak yetiştiriliyorduk.
İşte
tam böyle bir ortamda idare değişikliği oluyordu. Bir beyefendi nur
topu gibi bir müdürümüz olmuştu. Samsun İmam Hatip Okulu Müdürlüğünden
gelmişti buraya. Eski müdürümüz görevden alınmıştı. Kısa zaman sonra onu
ilimiz müftülüğünde vaizliğe atanmış olarak gördük.
Yeni
Müdürümüzün adı Mustafa Sıddık Uslu idi. Onu daha ilk günden sevmeye
başlamıştık. Hadis dersimize giriyordu. Sınıf onun kişiliğine büyük
saygı duyuyordu. Çünkü O da bize saygı duyuyor ve bunu oldukça güzel bir
şekilde hissettiriyordu. Giyimi, yürüyüşü, bakışları, tarzı ve tavrıyla
tam bir beyefendiydi.
Hiçbir
öğrenciyi azarlamıyor, kimsede kusur aramıyordu. Hep iyi ve güzel olanı
görüyor, takdir ediyordu. Tam bir beyefendiydi. Maraş beyefendisi.
İstanbul beyefendisi gibi.
Onun
kişiliğiyle kendimize saygı duymaya başlamıştık. Hatta bize saygı
duymayan öğretmenlere… Sevgiden hiç bahsetmeyeceğim. Öğrencisine saygı
duymayan öğretmen onu sevmiyordur bence.
İşte
biz Onun şahsında saygıyı öğrendik. Biz Onun sayesinde kendimize güven
kazanmaya başladık. Biz Onu çok sevdik ve O’na büyük saygı duyduk. O
hiçbir gün bizim yanlışımızı görmedi ve yüzümüze vurmadı. Yanlışlıkları
hep örttü. Örterek azalmasını sağladı.
Ben
bir gün sınıfta Tarih Öğretmenine o zaman Kadir Mısıroğlu'nun
yazılarından öğrendiğim bir olayı aktardım. Olay Mustafa Kemal’i
Vahidettin'in Anadolu’ya göndermesiyle ilgiliydi. Bugün tevatür hale
gelen bilgiye öğretmen fena bozulmuş, dersi terk ederek soluğu idarede
almıştı. Biraz sonra sınıfa Müdürümüz geldi. Yine o beyefendi tavrı
üzerinde olarak bize öğüt veriyor, bizi ‘her doğrunun her yer ve zamanda
söylenemeyeceğini’ anlatıyordu. Yine efendiliğinden taviz vermemişti.
Ama biz mesajı almıştık.
Okulu
bitirmiş üniversiteye kaydolmuştuk. Ben bir fakülteden atılmıştım.
Sosyal faaliyetler dolayısıyla okula uğruyordum. Mezunlar derneği ve
MTTB çevresinde okulla irtibatımı devam ettiriyordum. Bir zaman sonra
müdürlükten alındığını duydum. Ben ikinci bir fakülteye kaydolmuş ve
oradan mezun olmuştum. Atanmayı beklerken liseyi bitirdiğim okulda
İngilizce derslerine girmeye başladım. Öğretmenlerimle aynı okulda görev
yapmak büyük zevkti. Sigara içiyordum. Öğrenciliğimde Yeşilay kolu
aktif yönetim kurulu üyesi olduğum halde arkadaşlar tarafından uzun
zaman duman altına maruz bırakıldığımdan sigaraya başlamıştım. O
zamanlar tütün içiyordum. Öğretmenler odasında – her tiryaki öğretmen
gibi- ben de sigara içiyordum. Oysa hocalarımın yanında içmemeliydim..
Şimdi hala bundan dolayı mahcubum. O beni uyarmadı. Uyarmaya tenezzül
bile etmedi.
Neden sonra fark ettim ki öğretmenler odasına gelmemeye, boş vakitlerine kütüphaneye gitmeye başladı.
Bana
bir gün ‘sen İngilizcede kendini yeterli görüyor musun’ mealinde bir
şey söyledi. Ben de üniversitede kalmak için dile çok çalıştığımı ifade
ettim. Aslında bu benim saygısızlığıma bir ilenmeydi. Ondan özür
dileyemedim.
Geçenlerde
bulunduğum ve halen öğretmenlik yaptığım kente geldi. Belden rahatsız
olduğum halde ziyaretine gittim. Dilimin ucuna geldiği halde yeni bir
pot kırarım, hocamı tekrar üzerim korkusuyla açamadım konuyu. Ama o
sezmiş gibi başında geçen bir olayı anlattı.
Olay
kendisinin üniversitede sigara içmesiyle ilgiliydi. Hocasının onu fark
edişini İstanbul beyefendiliği tarzıyla onu onöre ettiğini, bu
anlatısıyla sanki benim yıllar önce yaptığım bu saygısızlığı telore
ettiğini bildiriyor, benim özrüme mahal vermiyordu.
Ben
Onun bir Maraş beyefendisi olarak örnek idareci, örnek öğretmen olarak
gördüm ve kendime idol edindim. Ama ne kadar başardım bilmiyorum. Bütün
idareci ve öğretmenlere örnek olması dileğiyle bana hakkını helal
etmesini isterim.
( Mustafa Sıddık Uslu Bir Örnek Öğretmen başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 12.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.