İnsan bir şeye ya da bir kişiye güvenmeden yaşayamaz. Evlilikler güven üzerine kuruludur. Vatandaşlar, yurdu ve kendilerini güven içinde yaşatacaklarını umdukları politikacıları başlarına geçirirler. Kimi zaman bu güven kötüye kullanılır, kişi seçtiği kişinin güven vermeyen davranışları karşısında hayal kırıklığına uğrar, güvendiği dağlara kar yağar! Bu bakımdan atalarımız, “Güvenme dayına, ekmek al yanına” demişlerdir. Güvenimizi kazananların uğrattığı hayal
kırıklığına karşı, “Amcam, dayım; hepsinden aldım payım” sözü söylenmiştir. Atatürk’ün, “Türk; övün, çalış, güven” sözü değiştirilerek, “Türk; övün, çalış; babana bile güvenme” diye espri yapılmıştır. Kimi kişiler, Atatürk’ün niçin önce çalış demeyip övün dediğini, güven sözcüğünü niye en sona getirdiğini düşünmüşler, bir sonuç alamamışlardır. Atamız, övün derken tarihe bak, tarihteki başarılarınla övün, bu övüncün verdiği moralle çalış, kendine güven ve ileriye güvenle bak, demek istemiştir. Çünkü eskiden kimi kişiler bir aşağılık duygusu içindeydiler. Son zamanlardaki gerilemenin ve Avrupa’nın karşısında yenik düşmenin verdiği moral bozukluğuyla, “Biz adam olmayız”, “Su akar, Türk bakar” gibi sözler söylenmekteydi. Atatürk, “övün” derken bizim geçmişimizle övünç duymamız gerektiğini vurgulamak istiyor. “Güven” sözcüğünün en sonda olmasının nedeni ise şudur: “Çalışmayan insan geleceğe güvenle bakamaz, güven kazanamaz. Demek ki her şeyden önce, moral, bu moralle çalışmak, çalışmanın verdiği güçle kendine güvenmek, geleceğe güvenle bakmak öngörülmüştür.