Osmanlıda Eşarilik Üzerine

Sitemizin değerli Tarihçisi Sami Hocamın sende bir konuda yaz önerisiyle yazmaya  karar verdiğim yazı dizisine başlamadan evvel şu hususu belirtmeliyim ki  Tarihsel olaylar yaşandığı dönemin ahval ve şeraitine göre kaleme alınmalıdır. Bu minvalde olaylar ele alınırken; bütüncül, kapsayıcı ve hakim bir bakış açısıyla irdelenmeye çalışılmalıdır. Ve ilaveten belirtmeliyim ki neden sonuç ilişkisi içerisinde, belgelere dayandırılan tarihsel çıkarımlar bana göre hakikatin neşvünema bularak temayüz etmesini sağlamak için yeter şart değildir. Fakat bu bahis başka bir yazının konusu olabilir. Bu vech ile yazacağım makale yorumlamalara açık olacağı gibi bazı yadırgamaların olmasıda doğaldır.

 

Osmanlıda Eş’arilik Üzerine

 

Şüphesiz günümüz Türkiyesinde en sevilen Osmanlı Padişahı kimdir denilse kuvvetle muhtemel çıkacak sonucun en başında gelir Fatih Sultan Mehmet. Kırk dokuz yaşında vefat eden otuz yıl hükümdarlık yapmış olan padişah;  Osmanlı Hükümdarları içerisinde halkı tarafından en az sevilen hükümdardır. Nedenlerini sıralamayacağım çünkü zaten öyle olmak zorundadır. Anlatalım.

 

II. Mehmet yalnızca halkı tarafından sevilmeyen bir sultan değildir. Kaynaklarda geçen  bilgilere göre, dik başlı, eğitilmeyi reddeden ve derslere pek ilgi duymayan bir çocuk olduğu mevzu bahis edilir.  

 

Kaynakların ifadesine göre, babası onun başarısız öğrenciliğine karşı çareler düşünür ve Molla Gürânî’yi ona hoca tâyin ederek Manisa’ya gönderir. Gürâni, beraberinde bir de sopa ile şehzâdenin karşısına çıkar. II. Mehmed merak edip, sopayı neden aldığını sorunca, Gürânî, eğer okumakta tembellik ederse, babasının emriyle bunu kullanmak zorunda kalacağını belirtir. Babinger’e göre Gürâni’ye ince değneği bizzat babası II. Murad vermiş ve Molla’nın yukarıdakine yakın sözleri üzerine Çelebi Mehmed gülünce, Molla Gürânî ona öyle bir dayak atmış ki, çocuk ondan hayatı boyunca korkmuş. Küçük Şehzâde, bu tecrübe üzerine kısa sürede Kur’an okumayı öğrenmiş. II. Mehmet yalnızca halkı tarafından sevilmeyen bir sultan değildir. Daha ilk derste hocası tarafından üstelik babasının emriyle dövülen bir şehzadedir. Bir çocuk gözüyle, II. Mehmet Hocası ve Babası tarafından sevilmeyen bir şehzadedir.

 

Diğer yandan, yine kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Şehzâde Mehmed’in diğer kardeşlerine nazaran babasının gönlünde özel bir yeri yoktur. Dahası, Şehzâde Alâeddin Ali’nin Sultan II. Murad’ın gözdesi olması onun dik başlı kişiliğinde; altı kardeş olması hükümdarlık ihtimalini düşük görmesinden dolayı derslere ilgisiz tavrının inşâsında kuvvetli bir etkisi olmuş olabilir. Nitekim II. Murad’ın Şehzâde Alâeddin’e teveccühünün boyutlarını ifşâ açısından, vasiyetnâmesi son derece çarpıcıdır.

 

Şehzâde II. Mehmed’in kardeşleri kimlerdi; tarihçi Şükrullah’a göre II. Murad’ın beş oğlu vardı: Ahmed, Ali, Mehmed, Hasan ve Orhan. Neşrî bunlara altıncı oğul olan Ahmed’i de ekler – ki II. Mehmed ikinci ve son tahta çıkışında nizâm-ı âlem için kardeş katlinin ilk örneği olmak üzere onu öldürtmüştü.

 

Diğer yandan, bunların hiçbiri onun öz kardeşi değildir. Şükrullah, II. Mehmed’in kardeşlerinden Ahmed’in ve Alâeddin’in  Amasya’da, Hasan ile Orhan’ın ise Edirne’de öldüklerini, kaydeder. Halil İnalcık’ın belirttiği üzere, Fâtih Sultan Mehmed’in tahta ilk çıkışının öncesinde, II. Murad’ın hayattaki şehzâdelerinden birincisi, Mehmed Çelebi’den beş yaş büyük olan Alâeddin Ali Çelebidir. Dolayısıyla, Sultan’ın vârisi odur.

 

Baba Murad’ın Şehzâde Alâeddin’e olan hususî sevgisi ile onun öldürülmesinin  ardından, beklenmedik bir şekilde II. Mehmed’e saltanat yolu açılmıştır. Alâeddin Ali’nin öldürülmesinin II. Murad üzerinde yarattığı büyük üzüntü, kaynaklara yansımış; (Oruç Beğ, 1972, s. 91; Lütfi Paşa, 2001, s. 179; Hoca Saadettin, 1999, s. 207-208; İnalcık, 1995, s. 57; Babinger, 2003, s. 40) o kadar ki bu ölüm, Sultan Murad’ın tahttan feragatine bile neden olmuştur. (İnalcık, 1995, s. 16, 57, 59, 60). Padişâh II. Murad, Alâeddin’i o kadar sevmiştir ki kendisi henüz hayattayken yazdırdığı vasiyetnâmesinde, öldüğünde mezkûr oğlunun yanına gömülmeyi istemiş ve şunları belirtmekten de kendini alamamıştır: Benden sonra evlâdımdan ve ensâbımdan fi’l-cümle soyumdan sopumdan her kim ölecek olursa benim yanımda komayalar, katıma getirmeyeler. Vasiyetnâmenin orijinal nüshaları için: (İnalcık, 1995, s. 204-215) bakılabilir.

 

Sultan Murad’ın bu ağır sözleri kuşkusuz, II. Mehmed’i de kapsayan bir soyutlama psikolojisiyle kaleme aldırılmıştır. Vasiyetnâmenin yazılma yılı 1446’dır. II. Mehmed’in ilk tahta çıkış döneminin sonlarında Sultan Murad’ın tekrar tahta dönmesiyle kaleme alınma gereği duyulduğuna göre  bu belgenin yansıttığı psikoloji  en sevdiği şehzâdesini kaybetmiş bir babanın geriye kalan tek oğluyla yaşadığı iktidar mücadelesinin de bir göstergesidir. Tek başına vasiyetnâmenin birinci kısmı bile, o zamanlar yaklaşık on dört yaşında olan II. Mehmed’in ruh dünyasında şüphesiz olumlu bir etki yaratmamıştır. 14 yaşında bir çocuk gözüyle, II. Mehmet yalnızca  Babası tarafından sevilmeyen bir hükümdar değil Sadrazam Çandarlı Halil Paşa tarafından da sevilmeyen bir sultandır. Peki neden? Sonucuna baktığımızda Padişah emriyle ilk öldürülen Sadrazam olması hasebiyle Çandarlı zaviyesinden öyle olmak zorundaydı.

 

Mehmetin Babası II. Muradı  tekrar tahta çıkarmak isteyen Çandarlı Halil Paşa, Yeniçerileri kışkırtarak Askerin bir tepeye çıkıp padişahtan zam istemelerini sağlamış II. Mehmedin buçuk akçe zam yapması üzerine isyan buçuk tepe isyanı olarak kayda  geçmişti. Yeniçeri, Padişahı İstanbul’a gideriz şehzadeye katılırız diye tehdit etme cüretini gösteriyordu. Yıldırım Bayezıd'ın Bizans'a sığınan torunu Orhanın yanına. İstanbul'un fethinde 500 kadar adamıyla Osmanlı'ya karşı Bizans tarafında savaşacak, savaş sonrası keşiş kılığında kaçmaya çalışırken yakalanarak Sultan Mehmed'in emriyle idam edilecek olan şehzade Orhanın yanına. Ve bu girişim Osmanlı Tarihindeki ilk askeri darbe girişimi oluyordu. Olaydan sonra  II. Murat gizlice gelip oğlunu tahttan indiriyor ve Mehmet’i Manisaya gönderiyordu. “Eğer ben padişahsam emrediyorum tahta geç” uydurma sözlerinin tam aksi bir şekilde.

 

Bir şehzadenin kendi adına para bastırması öldürülme nedenidir. Manisaya giden II. Mehmet kendi adına para bastırıyor fakat öldürülemiyodu. Çünkü tek şehzade olarak, tek varis olarak yaşam hakkını kendi ellerinde tutuyordu.

 

  -Devam edecek-

( Osmanlıda Eşarilik Üzerine başlıklı yazı Sönmez tarafından 14.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu