Tatiller Bizim İçin Ne Kadar Değerli

    “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri”

   “İnsan“ kelime olarak telaffuz edildiğinde düşünen, eyleme geçen, içinde yaşadığı topluma değer katan bireyler gözümüzün önünde canlanır. Düşünmeyen, atıl kalan, kendisinden başkasına faydası olmayan, hazzının peşinde koşan kişiler bizlere hayvanları hatırlatır. Hayvanlar gibi yaşıyor, denilir.

    Günlerce haftalarca çalışırız, bedenimiz yorulur. İmkânı olanlar çeşitli mekân ve şekillerde tatil yaparak dinlenirler. Bu da bir ihtiyaçtır. Ruhumuzun esas ihtiyacı ise çok farklıdır. Sosyal bilimciler insanoğlunun ihtiyaçlar sıralamasını ortaya koyarken en üste bulunan, en öncelikli ihtiyacımızın “kendimizi gerçekleştirmek” olduğunu söylerler. Bu sağlandıktan sonra diğer ihtiyaçların karşılanması gerektiğini savunurlar. Kendini gerçekleştiremeyen kişiler zamanla bedenlerinin ihtiyaçlarını da ihmal ederler hem ruhsal hem fiziksel yönden çöküşe geçerler.

    Yaşadığımız çağda “tatil” kavramının aşırı şekilde yüceltildiğini görüyoruz. Bütçemizin önemli bir kısmı tatil çabalarımıza gidiyor. Aylar öncesinden tatil yapılacak oteller ayarlanıyor, taksitler ödenmeye başlanıyor. Üç günlük bir keyif için bile aylar öncesinden hummalı bir çaba sergileniyor. Tatil yapamamak ölüme mahkûm olmak gibi algılanıyor. Bu etkinliği gerçekleştiremeyenler bütün bir yılı mutsuz bir şekilde geçiriyorlar ve gelecek yazın tatilini nerede yapabileceklerini planlıyorlar.

    Benim dikkat çekmek istediğim nokta iş günlerine tatil günlerine gösterilen özenin üçte biri kadar bile önem verilmemesidir.  Oysa en önemli ihtiyacımız kendimizi gerçekleştirmektir. Uzun süre tatil yaparak, çalışmayarak, vatanının ve milletinin gelişmesine katkıda bulunmayarak nasıl bu hedefe ulaşabiliriz? Birey, kabiliyeti ölçüsünde bir mesleğe yönelir, işini özenle yapar. Kendi toplumu da ona bir rol verir. O rol ile var olur. Hayata tutunur. Bize ve çevremize o kadar önemli bir katkısı olan iş günleri nasıl oluyor da tatil günleri kadar önemli olamıyor ve sevilmiyor? Oysa seni sen yapan sergilediğin çalışmalardır. “Ne iş yapıyorsunuz?” tanıştığımız kişilere ilk sorduğumuz sorulardan biri değil midir?

    Her sene yeni yıla girerken gazete sayfalarında, sosyal medyada “ Bu yıl şu kadar gün tatil yapacağız. Öğrenciler tatile doyacaklar.” gibi başlıklarla haberler yapılır. Bu tür yayınlar benim hiç hoşuma gitmez aksine kışkırtıcı bulurum bu tarz yazıları. Niçin “Bu yıl bu kadar gün çalışarak verimli olacağız. Bu sene şu kadar gün vatanımızın ve milletimizin gelişmesine katkıda bulunacağız.” gibi haberler yapılmaz. Bilinçli bilinçsiz tatil kutsanıyor. Hep o özel günlerin övgüsüyle mutlu olmamız bekleniyor. Hâlbuki gerçek mutluluk faydalı işler yaparak insanlığa katkıda bulunmaktır. Verimli geçirdiğimiz günlerde huzurla başımızı yastığa koyar ve uykuya dalarız.

    Benim memleketim Karacabey, denize 30 km uzaklıkta bir yerleşim yeridir. Hafta sonları yaz tatilinde günübirlik denize gidenlere veya orada kalanlara “Yaşamaya gitti.” derler. Bu tabir beni çok düşündürmüştür. O mekânlara gitmeyenler yaşamıyor mu? Benim hayat anlayışıma göre yaşamak topluma katkıda bulunmaktır. Yoksa “Bana dokunmayın. Ben köşeme çekilip keyfime bakacağım.” demek yaşamak değildir. Haftalarca özel mekânlarda tatil yapanlar bir iki gün gündemde kalıp unutulur gider. Ancak kalıcı eser verenler yıllar geçse de unutulmaz. Millet bu fertleri hep hayırla yâd eder. Böyle bir neticeyi alanlar tatile odaklananlar değil bilakis işine odaklananlardır.

    Gelelim öğrencilere, hemen hemen tüm öğrencilerimiz tatil günlerini okul günlerinden daha fazla seviyor. Ben bunu yaz tatilinin uzun olmasına bağlıyorum. Üç ay öğrenciden hiçbir sorumluluk beklenmemesi çok yanlış. Biz kendi neslimizi tembelliğe alıştırıyoruz. Gençler arasında kar duası diye bir espriyi hepimiz duymuşuzdur. Herhangi bir sebeple dersler iptal edilince gençlerimiz bayram ediyorlar. Derslerin yeterince keyifli olmaması da bunda etkili, anlıyorum ancak keyifli olmasa da geleceklerini o dersler inşa edecek. Bu anlayışı oturtmalıyız. Öğrenciler okula gidererek bir statü elde edeceklerini iyi kavramalı, onları hayata hazırlayan ortamı tatil ortamından daha fazla önemsemeliler. Bunu başaran toplumlar geleceklerini kurtarırlar.

      Çalışarak, bir iş yaparak mensubu olduğumuz milletimize borcumuzu öderiz. Allah rızık kazanmamız, insanlarla yakından uzaktan ilişkiler kurmamız ve böylece kişilik sahibi olarak toplum arasında yer edinmemiz için milletimizi yaratmış. Bu açıdan topluma hizmet etmek de bir borçtur. Bu borcu ödeme çabası bizi değerli kılar. Kimse gece gündüz yatan, keyfi peşinde koşan vatandaşları takdir etmez. Bu yönüyle de bizi değerli kılan iş günlerini tatil günlerinden daha fazla sevmeliyiz.

    Ne mutlu çalışmayı çok seven, sadece kendini değil başkalarını da düşünüp onların dertleriyle dertlenerek hayat süren seçkin insanlara.

( Tatiller Bizim İçin Ne Kadar Değerli başlıklı yazı Abdullah GÜNDEM tarafından 7.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu