Sevgili
Nihal…
Sessizlik ve sensizlik karış karış ele
geçirdi gülüşlerimi. Simamda hercai hüznün yoklamaları, gözlerimde bakışlarından
kalma son birkaç kırıntı ve ellerimde parmak izlerinin şeritleri.
Kavak
ağacı yaprakları ve dikenli çam dikenleri arasında batar iken gün sensizlik girdabıyla
sığınıyorum gölgelere. Gül dikeni
yamasında dudaklarıma yamaladığım sevda şiirleri tünerken karanlığa, zihnimde
yabani ağrılar. Süslerken şakaklarımı yokluğun gelgit izleri, gülüşlerin
mahcupluğunda halen de kızarıyor simam.
Sevgilim;
uzun süredir sükûtun yüreğimdeki ürkek kuşları kanatlandırıyor. Yol alırken
özlemin damarlarımdan göğsümün arşına vaveylalar bürünmüş kirpiklerimden
damlıyor ismin sayhaları. Çaresizlik midir yoksa beklemeye adanmışlık bilemiyorum.
An geçmiyor ki hatıralarınla hemhal olup yüreğimi gülüşüne kaptırıp gayya
kuyularına düşmeyişim. Söz yok seni anmadan saçlarına rüzgârla çalmadan
lisanımı terk edişi özlemek ise bu bende ki sen sancısı kramplar atıyor
ciğerlerime.
Kısma
öyle gözlerini ve asma baharı özendiren simanı şekva değil hasretin kanlı
savaşlar ardında kalan yetim çığlıkları gibi göğsümü, kulağımı aklımı
kemirmekte.
Sevgilim;
hiç bilmediğim yerlerde yüzünü çiziyorum mehtaba ve yıldızlara…
20240917
1402