SALDIRI
Komutan
düşüncelidir. İzci yaklaşır.
İzci: Selam.
Komutan:
Şafak vakti yaklaştı. Düşman ne durumda?
İzci: Kalenin
batı tarafında yer yer boşluklar var, surlardan içeri girmek için orası tercih
edilebilir. Ancak dikkat etmemiz gereken bir durum var, 3 ay önce başka
askerler kaleye oradan saldırdı yine de yeterince onarmadılar. Tuzaklar
kurulmuş olabilir. Dikkat etmeliyiz. En önemlisi düşmanın kale içinde olmayan
takviye yaya askerlerinin 3 günlük yolu kaldı.
Komutan: Nisa
71 aklıma geldi. Nisa 71 der ki Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük
savaşa çıkın, yahut gerektiğinde topyekün savaşın. Bu kadar bilgi ile kaleyi
almamız zor, çok kayıp verebiliriz. Başka neler öğrenebiliriz?
Casus
yaklaşır.
Casus:
Kaleye 2 kişi sızdık. Ben dışarı çıkabildim, diğer casus ise kapıları açmak
için hazır. Sadece işaret bekliyor. Düşman askerleri arasında korku
gözlemledik. Bizle sayı olarak hemen hemen eşitler ancak kalede su ve erzak
sıkıntısı olduğunu tespit ettik. Benim görüşüm derhal harekete geçelim.
Allah’ın izniyle başarabiliriz.
Komutan: Ali
İmran 151 aklıma geldi. Ali İmran 151 der ki Kâfirlerin kalplerine korku
salacağız. Çünkü onlar, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği şeyi O’na
ortak koştular. Onların varacağı yer cehennemdir. Zalimlerin durağı ne kötüdür!
Düşmanın korkması işimize gelir, ancak askerlerimizin durumunu daha iyi bilmem
gerekir.
Sağlıkçı
yaklaşır.
Sağlıkçı:
Erlerimiz dinç sayılır. Uyuyabildiler. Dinlenebildiler. Yemeklerini
yiyebildiler. Herhangi bir salgın da söz konusu değil. Hem topluca hem de
bölükler halinde saldırıya hazırız. Ancak dikkat etmemiz gereken bir konu var. Yaralananlar
için yeterli tıbbi destek yapabilecek durumda değiliz. Kaleyi ele geçirirsek
orada destek bulabiliriz.
Komutan:
Tevbe 41 aklıma geldi. Tevbe 41 der ki Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde
Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad
edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Askerlerimizin durumu
güzel görünüyor. Peki ya silahlar?
Cephane
sorumlusu yaklaşır.
Cephane
sorumlusu: Oklarımızın çoğunu meydan savaşlarında harcadık. Surları delecek
toplarımız da yok. Ancak merdivenler ile surlara tırmanabiliriz. Surlardaki
açıklıklarda tuzaklar olabilir. Düşman çukur şeklindeki tuzakları ile ün
salmış. O tuzakları aşmak için merdivenleri yeniden tasarladım, hazırlanması yarını
bulabilir.
Komutan: Bakara
195 aklıma geldi. Bakara 195 der ki kendi kendinizi tehlikeye atmayın. Asker
sayılarımız eşit olduğu için tuzaklara dikkat etmeliyiz. Sana tam yetki, bu işi
bitirmeliyiz. Daha fazla bilgi gerekiyor. Esirler ne durumda?
Esirler
yaklaşır.
Esirler:
Kale komutanı ile kral arasında bir uzlaşmazlık var. Bu durum orduya da
yansıyor. Zaten dağılmak üzere olan bir krallığa karşı savaşıyorsunuz.
Salıverin gidelim.
Komutan:
Muhammed 4 aklıma geldi. Muhammed 4 der ki inkâr edenlerle karşılaştığınız
zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince esir alın. Savaş
sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu
ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek
ister. Kale düşene kadar sabredin. Hazırlıklar daha tam değil. Piyadelerden
sorumlu çavuş gelsin.
Çavuş
yaklaşır.
Çavuş:
Askerler arasında güven uyum denge tam. Surları aşabilecek kadar dinç
durumdalar. Motivasyonları yerinde. Kazanacağımızı düşünüyoruz.
Komutan:
Taha 46 aklıma geldi. Taha 46 der ki Allah "Korkmayın! Kuşkusuz Ben
sizinle birlikteyim. İşitir ve görürüm." dedi. Askerlerin durumu güzel
görünüyor. Surları aşabilecek, tuzaklardan koruyacak ve işimizi kolaylaştıracak
aletler oldukça zafer yakın gözüküyor. Bu gelen de kim, düşman habercisiymiş.
Dinleyelim bakalım ne diyecek?
Haberci
yaklaşır.
Haberci:
Komutanımız saldırıya son vermeyi, kalemizden uzaklaşmanızı ve esirleri serbest
bırakmanızı söylüyor. Canınızı seviyorsanız savaştan vazgeçin. Kaleyi alsanız
bile destek kuvvet sizin işinizi bitirecek.
Komutan:
Hicr 3 aklıma geldi. Hicr 3 der ki Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit
onları avundursun; ilerde gerçeği öğrenecekler. Alay etmenizin bedelini
ödeyeceksiniz. Tedbirimizi aldık. Yine de danışmam gerekenler var. Yaverimi
çağırın.
Yaver
yaklaşır.
Yaver: Yıllardır
birlikteyiz. Size desteğe hazırız. Ne
konuda destek istiyorsunuz?
Komutan: Kaf
8 aklıma geldi. Kaf 8 der ki Yeri ve göğü Allah'a yönelen kulların basiretini
açmak ve öğüt olması için yaptık. Senin en güzel özelliğin kalp gözünün açık
olması. Gerektiğinde beni uyarıyorsun. Boruyu öttür, son bir çağrı!
Boru öter,
bütün ordu hazırlanır.
Komutan:
Mazlumlar için İslam için Allah rızası için Saldıracağız, Savaşacağız,
Kazanacağız!
Bütün ordu:
Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla!
SAVUNMA
Komutan sakindir. Yaver yaklaşır.
Yaver: Selam. Nasıl bu kadar sakinsiniz anlamıyorum. Düşmanın
çokça sayılarla yaklaştığı söyleniyor. Dört bir yandan kuşatılacağımız
söyleniyor. Bu durumda nasıl sakin kalabiliyorsunuz?
Komutan: Hucurat 6 aklıma geldi. Hucurat 6 der ki Ey
inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü
araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize
pişman olursunuz. Doğru istihbarat bize kazandıracaktır. Daha fazla bilgi
gerekiyor. Az da olsa çok da olsa kazanabilme durumumuz var.
Haberci yaklaşır.
Haberci: Birliklerimizin komutanı
derhal beyaz bayrak çekip teslim olmanızı tavsiye ediyor. Direnirseniz sizlere
acımayacağız. Silahları bırakın ki canınızı bağışlayalım. Hatta tarafımıza
geçin, sizi tatmin edelim.
Komutan: Enam 112 aklıma geldi. Enam
112 der ki Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar.
Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde, onları iftiralarıyla baş başa
bırak. Sizlerin ne kadar acımasız
yalancı zalim olduğunu herkes biliyor. Son asker kalana kadar kaleyi
savunacağız. Git ve komutanına söyle, gelişi olur gidişi olamaz.
Çavuş yaklaşır.
Çavuş: Askerlerimiz arasında tam bir
kenetlenme var. Her asker ne yapacağını çok iyi kavradı. Sayımız az olabilir
ancak inancımız tam. Müttefik devletler söz verdiği gibi destek kuvvet
gönderirse sayılarımız eşitlenebilir.
Komutan: Enfal 65 aklıma geldi. Enfal
65 der ki Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi
kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi
bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan
bir kavimdir. Sen de bilirsin ki önemli olan nicelik değil niteliktir.
Askerlerimizin hepsi onlardan daha dinç güçlü cesur. Yine de zafer aklını
kullanabilmekten geçiyor. Esirleri getirin, daha fazla istihbarat!
Esirler yaklaşır.
Esirler: Bizden ne istiyorsanız
yapmaya hazırız. Yeter ki canımızı bağışlayın. Özür dileriz.
Komutan: Araf 199 aklıma geldi. Araf
199 der ki Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış
etme. Gerçek şu ki sizi salacağız çünkü sizi salarsak kendimizi maddi manevi
rahatlatacağız. Sizden isteğim yok. Önce Allah’a sonra kendimize güvenimiz tam.
Son kalkan kırılana kadar savunmaya devam. Cephane sorumlusu gelsin. Silahlar
ne durumda?
Cephane sorumlusu yaklaşır.
Cephane sorumlusu: Yaylarımız az, o
yüzden okla savunmak bizi yorabilir. Size güzel bir haberim var. Mızrak, taş ve
kaya fırlatabilen mancınıklardan yapabiliriz. Yeterli ekipman var. Emir verin
hazırlıklara başlayalım.
Komutan: Ali İmran 200 aklıma geldi.
Ali İmran 200 der ki Ey iman edenler! Sabredin, sebât gösterin, sabır yarışında
düşmanlarınızı geçin, daima savaşa hazırlıklı olun, uyanık bulunun ve Allah’a
karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa erebilesiniz. Kapının bulunduğu ön alanda
çok yığılma olabilir. Orayı hedef alacak şekilde nişan alınsın. Bu şekilde pek
çok düşmanı alt edebiliriz. Bizim askerlerin sağlığı ne durumda acaba?
Sağlıkçı yaklaşır.
Sağlıkçı: Haberler güzel. Farelerden
çekiniyorduk. Gıdaların telef olmasından endişe ediyorduk. Sıcaklardan bunalmıştık.
Sonsuz şükürler olsun su hariç hepsini bertaraf ettik. Tek gereken temiz su
doldurmaktan geçiyor, gerisi kolaylıkla çözülür.
Komutan: Enbiya 30 aklıma geldi.
Enbiya 30 der ki İnkar edenler her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi.
Aklıma bir fikir geliyor. Ancak bu zalimce olabilir. Su kuyularını kapatırsak
bitkin düşerler ve muhtemelen kazanırız ancak düşmanına bile yapılabilir mi?
Kararsızım. Kaleye gelen de kim?
Casus yaklaşır.
Casus: Düşmanın içine sızdık, onlara
karıştık ve onların planlarını öğrendik. Gece olunca da bir şekilde
uzaklaşabildik. Tam da hesaplandığı gibi. Bir bölük kaleye kapıdan
saldıracaklar. Diğerleri destek gelmesin diye yolları tutacak. Umutsuzluk
mevcut. Bıkkınlık var. Neyin uğruna savaştıklarını unutmuşlar. Dua edelim de
müttefik devletler gelsin.
Komutan: Maide 33 aklıma geldi. Maide
33 der ki Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el
ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün
edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Ahirette
ise onlar için büyük bir azap vardır. Doğrusu düşmanın kralı kendi halkını
ateşe atıyor. Ne yazık ki olan halkına olacak. Sesler geliyor. Neler oluyor?
İzci nerede?
İzci yaklaşır.
İzci: Tehlikedeyiz komutanım. Düşman
vaktinden önce gelecek şekilde ilerliyor. Müttefik devletlerin orduları ufukta
görünmüyor. Zamanından önce savaşa hazır olalım.
Komutan: Şura 36 aklıma geldi. Şura
36 der ki Size verilen her şey ancak dünya hayatının gelip geçici menfaatidir.
Allah katındaki nimetler ise inanıp yalnızca Rablerine güvenip dayananlar için
her bakımdan daha hayırlı ve daha devamlıdır. Savaş da nimettir barış da. Ölüm
de nimettir yaşam da. Bu hayatta yalnız Allah için mücadele edilir. Boruları
çalın, son bir çağrı!
Borular öter, bütün ordu hazırlanır.
Komutan: Mazlumlar için İslam için
Allah rızası için Savaşacağız Savuracağız Savunacağız!
Bütün ordu: Esirgeyen ve Bağışlayan
Allah’ın adıyla!
Yazarın
Önceki Yazısı