Uykumu kaçıran, gündemimi hep meşgul eden, beni sık sık düşündüren benden başka çoğu kimsenin fazla dert edinmediği eğitim öğretim durumu karşısında galiba “paranoya” hastalığına düştüm diye kendi kendimden şüphelenmeye başladım. Az düşündüm taşındım; aslında bende ona benzer bir durum yok , bende farklı bir umut, enerji ve vizyon var. Öyle bir nitelik ki eğitim uğruna ancak benim kadar emek sarf eden bir kimse bu özelliğe sahip olabilir.
Farkım nedir?
1-) Yeterlilik sınavında 1405 kimyacı arasında 25. Oldum,
2-) 1993-95 yılları arasında okulun kurucu müdürünü yaparken öğretmen yokluğundan haftada 28 saat derse giriyordum, memur ve hizmetlim de yoktu,bir gün şikayet de etmedim.
3-) 11 yıl özel öğretimde de çalıştım.
Bu güne kadar zaman zaman tek başıma kalmama rağmen hep olması gerekeni savundum hâlâ savunmaya devam ediyorum.
Peki olması gereken nedir? Olması gereken bir çok şey var da, ancak bunların başında OGYE (Okul Gelişim Yönetim Ekibi) kurmak geliyor. Bir idareci arkadaşım demişti ki; “2007-2008 öğretim yılında mahalli hizmet içi çerçevesinde her okuldan idareci ve öğretmenlere bu konuda seminer verildi.” Bazı müdürler kaçma yollarını arıyordu. Hatta bir ara parasal mevzunun şeffaflığı tam ele alındı, ben de dedim ki “işte bu konuyu X lisesinin Müdürü iyi dinlesin” baktım ki derste yok maalesef.”
Peki bu OGYE ekibi ne zaman oluşturulur? Kimlerden oluşur? İşlevi nedir? Aslında Milli Eğitim bu ekibin iyi çalışması için her liseye en az 2 kitapçık da verdiğini biliyorum; çünkü bu çalışma uygulanan il başına 80bin dolarlık bir hibe projesiydi ,parası boldu. Çalışmaların daha rahat yürüyebilmesi için bu hibenin en az yarısının okullardaki bu ekiplerin çalışmaları için ayrılması gerekirken bir kısmının neden okullara verilmediğini soruşturdum, fakat doyurucu bir cevap alamadım.
Planlı Okul Gelişimi Modeli adlı kitabın okul Müdürleri tarafından okunduğuna inanmıyorum; çünkü 7 lise müdürünü aradım maalesef okumadıklarını itiraf ettiler yani bir şeyler biliyorum ki yazıyorum.Arama Diyarbakır merkez liselerine yapıldı.
OGYE ekibi her yıl Mart ayında kurulur/kurulmalıdır,bir sonraki yılın çalışmalarını planlar ve takipçisi olur. Bu ekip; Okul Müdürü, bir müdür yardımcısı, iki öğretmen, Rehber öğretmen, Okul Aile Birliği başkanı, Mahalle Muhtarı, Sivil Toplum kuruluşu temsilcisi, Okul Meclisinden bir öğrenci, Sivil Savunma temsilcisi,Yardımcı hizmetli ………… olmak üzere 14 kişiye kadar çıkarılabilir ve bu ekibin içinde yer alan hangi üyelerin ne yapması gerektiği kitapta açık seçik belirtilmiştir.
Zaten bu ekibin okul için başta hazırladığı bir SWOT analizi vardır. Burada okulun Zayıf yönleri, Güçlü yönleri, Tehdit ve Fırsatları tespit edilmiştir. Bir yıl zarfında neler yapılabilir? sorusuna cevap oluşturacak bir eylem planı hazırlanıp takip edilir.
Faydaları saymakla bitmez:
1-Müdür parasal konularda şaibelerden kurtulur çünkü okulun gelir giderini en az 14 kişi biliyor
2-Ayda bir genel değerlendirmeler yapmak maksadıyla toplantı yapılır aksaklıklara karşı tedbirler alınır
3-Bu ekip aracılığıyla gerekli kurum ve kuruluşlarıyla irtibat sağlanabilir
4-Bu ekibin çalışması öğretmen ve öğrencilere moral ve motivasyon sağlar
5-Okul İdaresine güçlü bir yardımcı olup ortak akıla kaynak olur
6-Okulun güvenirliğini arttırır
………………vs
Peki Sonuç:
Her ilçe en az bir Şube Müdürünü Liselerden sorumlu tutacak ve bu Şube Müdürü okula gidip Müdüre Müdürlük yapma yerine bu ekibin bir üyesi olarak çalışacak başka türlü “teamüller talimatlarla düzelmez” kimsenin huzurunu düzenini bozmasını da bekleyemeyiz. Okul Müdürlerine talimat vermektense onunla yan yana , kol kola olmalıyız bir kere her liseye en az bir memur vermeliyiz . Milli eğitimin memurları yetmiyorsa başka kurumlardan görevlendirme yapmalıyız. Bunları yapmadan günah keçisi gibi ikide bir okul müdürüne musallat olmanın ne faydası var? Sen neticeye bak müdürüm, senin ilçende, ilinde başarı yok ve hepimiz sorumluyuz. Şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. Valisiyle velisiyle, öğretmen öğrencisiyle ,alt müdür üst müdürüyle top yekun tek yumruk halinde bu eğitim öğretim sorununa katkıda bulunmamız lazım.
Bunun başında da OGYE ekibinin oluşturulması ve okul vizyonunun bir anlamda eylem planını oluşturan stratejik planının takipçisi olmak gerek ama stratejik plan, SWOT analizi nedir? Bir çok eğitimci ve idareci bunu bilmiyor maalesef. Haberdar olduğum kadarıyla 2008 yılında Bütçe-Yatırım-Strateji seminerine katılan okul müdürlerine Orta Öğretim Genel Müdür Yardımcısı Mithat Balcı demiş ki tüm katılanlar bu semineri kendi ilindeki diğer Lise Müdürleriyle paylaşmalı bu Bakanlık emridir, fakat böyle bir çalışmanın olduğunu duymadım doğrusu zaten olsaydı belki bu yazıyı kaleme almama da gerek kalmayacaktı. Fakat böyle gitmez!
Aziz okuyucularım, hepimiz düşünmekle ,yazmakla, konuşmakla yükümlüyüz. Bir filozofun deyimiyle “Düşünmek zor, yapmak kolay” ben zor olanı seçtim, düşündüm yazdım, artık yapmak da ilgililerin insafına kalmış.
Hepinize başarı, huzur ve mutluluklar dilerim.