Özlemin hanımefendiliği,
anlayışı, galenderliği[1]
ille de ğözelliği
geyimi-guşamı
gonuşması
kültürü, göreseği
buğarada ben kendimi gapdırmışıyın hâlâ
“Özlemin dudak boyası ne renk” deye düşünüyon
dönüp bi defa bile bakamadım kı anasına sattımın
aklıma geldi sütlü nesgayfa bardağı
elime aldım, cama dooru dutdum
dudaklarının izine bakdım
bek bişiy görünmeyo
“-şükür dedim” boya sürmeyo
gene de şeytan dürtdü
oradakı su lekesine bakdım
olmadı
dilimin ucuynan dokandım
dat-mat yok
höyle her bi tarafını yalayalak dolandım
acı bile canım sıkıldı
bi de içini höyle barnağınan siler gibi
diliminen sile-süpüre yaladım
baya bildiğin bardak
emme.. o acılık hala var
…
duralakdan bizim gız geri döndü
ha bire Özlemden bahsediyo
Özlem hep beni gonuşmuş,
“-abin çok efendi” deniş
“-çok terbiyeli” demiş,
“-okuyor mu” deye sormuş
“dayım çok kaba, çok üzüldüm” deniş
“-abin lütven üzülmesin” demiş
dayısına çok gızmış
“kültürsüz” deye
“kaba herif” demiş
“-ne kadar gözel,
ne ğadar anlayışlı
nassı bi hanımefendi görüyon mu
nassı ağırbaşlı,
ne ğadar olgun deği mi”dedi
“-ne ğadar akıllı-uslu”
beni daha fazla üzgün görmemek uçu
nesgayfa almaya ğetmiş
gedip gelesiye dek dayısına
söylenmiş, gahretmiş
“-dayısına gızgısından,
o ğadak emek verdi de
nesgayfa bile işmedi” dedi
“-ne sen işdin,
ne de bi başgası işdi
dayısı gökgörmedikden başgası da işmedi”
“-neh!” demişiyin kendi-kendime
nassı seğirtdim ordan
tükürüvüdüm, öğüyvüdüm
narasın,
sabınınan sürtü-sürtüvüdüm a(ğ)zımı yüzümü
ovu-ovudum bulaşık deterjannarıynan
bulaşık bezleriynen filen emme
ı-ııh!
öğüre-öğüre[1] bi hal oldum
öğümekden boğazım gurudu
gözlerim gan çanağı
aklıma geldikce
kansırıyon, tükürüyon
emme faydasız,
ne ağzımdan acı,
ne yüzümdeki sıyrıklar eyileşdi
burnumdam koku ğetmedi
bi hafta file hep böyle
ne bişiy yeyebiliyon
ne de içebiliyon
boğazımdan bişiy geşmeyoru ki
[1] öğümek, öğürmek: şiddetli şekilde kusacak gibi olmak ancak; kusamamak
[1] kalender: yufka, yufka yürekli, hoşgörülü, nazik, ince