Ömrümce kimsenin kalbini kırmamak için didindim durdum. Bazen öyle anlar oldu ki kendi isteklerimden bile vazgeçtim. Maddi ve manevi olarak çok yıkıntılar yaşasam da hiç önemli değil diyerek her defasında Allaha havale ettim.
 
İnsan olan kişi hep affedeci olması lazımdır. Müslüman olan kişi de dini gereği mutlaka affetmesi gerekiyor. Ama öyle durumlar oluyor ki kişinin dinimizce affedilmesi halinde insanı külli kafir düşürüyor. Böyle bir durumda ne yapacak insan. Adam yapması gerekeni yapmıyor. Bile bile kafirliğe devam ediyor. Pişman olacak halide yok.
 
Bir insan yirmi dört yıl beklemiş. Belki aklı başına gelir diye. Bir ışık görünmedi bu zamana kadar. Bir ışık gösterse zaten affedeceğim. Yalnız benim affetmemle de iş bitmiyor. Ortada bir sürü insanın hakkı var. Hangi birinin hakkını ödeyebilecek. Bu saatten sonra da mümkün değil.
 
Konuya daha net bir şekilde açıklık getirmek istiyorum. Bir adamın dokuz tane çocuğu var diyelim. Bu adam ilk oğlu olan kişiye dillere destan bir şekilde düğün yapıyor. Diğer çocuklarına yapamıyor. Çok sevdiği ve güvendiği oğul babasının varını yoğunu eline aldıktan sonra kardeşlerine sırt çeviriyor. Bir daha da babasına ve kardeşlerine yardımcı olmuyor. Diğer kardeşler de yoktan var etmek için kendi başlarına ayakta durmaya çalışıyor. 
 
Ağabi olduğu için diğer kardeşler bu zamana kadar hiç seslerini çıkarmıyor. Aslında Allah korkusundan bir şey diyemiyorlar. Herkes durumu bilmelerine rağmen bunun acısını analarından çıkarmaya çalışıyorlar. Bereket benim varlığım bu durumu biraz yumuşaltıyor.
 
Kardeşler arasında kötüsü çıkabilir. Onu affetmeyebilirsiniz. Ancak babaya ve anaya karşı hiç bir zaman karşı gelemezsiniz. Evlatları arasında ayrımcılık yapsalar bile. Böyle durumda diğer kardeşler ellerinden geldiği kadar birbirine yardımcı olmaya çalışıyor. Hasbelkader bu zamana kadar ayakta durabiliyorlar.
 
Bu haller sanki bizim sülalenin geçmişinden bu yana ırsi bir yapısından kaynaklanıyor galiba. Aynı durum zamanında babam ile amcam arasında olmuştur. Dedem bütün malını mülkünü amcamın üzerine yapmıştı. Rahmetli babam da bizlere sıkıca tembih ediyordu. Amcanızdan mal mülk istemiyeceksiniz. İsterseniz hakkımı size helal etmem derdi. Gel şimdi ne yaparsın.
 
Adam ömrü boyunca varlık içinde yaşasın. Ağabeyinin çocukları kendi yağınla çabalayıp hayatta kalmaya çalışsın. Allaha şükürler olsun açıkta kalmadık. Ama her defasında muhabbetlerin arasında bu konu açılır, kardeşlerden birisi çıkar "babamın hakkını ben helal etmiyorum, Allah belasını versin, Allahından bulsun" gibi lanetleyici sözler duyuyorum.
 
Allahını severseniz böyle insanlık olur mu ? Böyle durumlarda ben affetsemde Allah affetmez zaten. Din uğruna savaşarak insan öldürmek suç değil ise, milletin hakkını yiyene de lanet okumak suç değildir herhalde. Bu ince meselenin başka bir izah tarafı var ise Allahını seven çıksın da açıklasın. Ben de boşu boşuna günaha girmeyeyim.
 
İnsan yaptığı iyilikleri aslında anlatmaması gerekiyor. İyilik yaparken insan kendine kötülük yaptığını farkına varırsa o zaman ne yapmalı. Bir tarafta kardeş, atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Maddi ve manevi neyin varsa elden gidiyor. Allahın huzurunda değer kazanıyor olabilirsin. Gün gelir senin de çocukların büyür. İçlerinden biri çıkar da "baba senin yaptığın resmen kerizlik, biz senin evlatların değil miyiz, artık biraz da bizi düşün " derse ne cevap vereceksin.
 
"Yavrum doğru da söylesen, bazen böyle durumlar ortaya çıkabilir, sen iyilik yap at denize, mutlaka bir gün yaptığınız bu iyiliklerin faydasını göreceksiniz, hiç bir zaman boynunuz bükülü kalmaz, Allah yardımcı olur" şeklinde cevap vermekten başka hiç bir çaremiz yoktur.
 
Peki böyle bir cevap verdik. Yine de insanın yüreğinde bir burukluk kalmıyor mu ? Nasıl çıkacağız bu işin içinden. Bu tür insanlara hep ödün mü verelim ? Allah günah yazmasın ama ben bu işte bir türlü karar veremedim. Karar vermem de bana geçerli bir neden söyleyecek bir insan evladı var ise ne olur bir şeyler söylesin.
 
 
16.10.2010         
 
  
( 329- Kararsızlığa Düşmek başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 17.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu