MANEVİ TERBİYE

Milli Eğitimin Bakanlığının eski adı Maarif Nezareti , eğitim öğretimin de eski adı talim terbiye öğrenci de talebe idi.O zamanlar eğitim öğretimde ilim ve irfan,Talim terbiye de madde ile mana öğretilirken öğrenci de olgunlaşarak yetişiyordu.Ne acıdır ki isimlerinin değişmesiyle içeriği de değişti ve manadan yoksun ,ladini bir eğitim tarzı karşımıza çıktı bunun neticesinde manadan mahrum maddeyi dahi kavrayamadan yetişen bir nesil karşımıza çıktı bu neslin yarınından endişe eder duruma geldik Doğrusu yarının anneleri,babaları nasıl olacaklar? nasıl bir aile düzeni kuracaklar? anlamakta zorlanmamak elde değil.

Neyse ki 7-8 yıldır bu durum fark edildi, eğitim öğretimin manevi motifleri örülmeye çalışılıyor,toplumun rotası asal eksenine doğru kayıyor.

Ülkemizde iki soyut kavram gündemi işgal ediyor Biri Kürt sorunu diğeri ise laiklik; ikisi de soyut gerekçelerle bir çok gelişmenin önünü tıkıyor,korku havası estiriyor. ayrıca beraberinde yüklü bir masraf getiriyor.Kürt sorunun sahibi var, dünya takip ediyor, bölgeseldir, lokaldir, çözümü kısmen daha kolay.Fakat Laiklik meselesi, bir felakettir bu milletin başında, zaman zaman kıyamet kasırgasına dönüşüyor, şu sıralarda hafif rayına oturuyor ama tahribatı fena olmuş.Telafisi o kadar zor ki!...bıraktığı izler defolu vatandaş oluşturmuş, bunları mutlu etmek, eğitmek aslına yanaştırmak yaklaştırmak o kadar zor ki…

İnsanlık kendini tanıyalı madde ve mana kavramı gündemini işgal ediyor,bu iki değerin desteğiyle insanlık olgunlaşıyor, günden güne pekişiyor, daha da iyiye gidiyor .

Laiklik belki bazı devletlerde, tanımına uygun uygulanıp hayatın düzenine katkıda dahi bulunabiliniyor Ancak bizdeki laiklik hayatın akışına çomak sokuyor, kaosun oluşmasına neden oluyor,parti kapatmasına vesile oluyor, hatta hatta askeri darbelere dahi istinat oluşturabiliyor.Yazık k ne yazık!... Bu ne acayip bir kavram ki sihirli değnek gibi her tarafa yetişiyor. Olumsuz gelişmelere öncülük ediyor.

Halbuki laikliğin ikide bir öcü gibi gösterdiği değerler;İmandır,Adalettir, Hayadır İbadettir,Sadakattir,Merhamettir,Dürüstlüktü,Medeniyettir ,Cesarettir,Şahadettir…vs. Kısacası insanlık adına ne kadar güzel hasletler varsa, manevi akımın mecrasında yer alıyor..

İslami literatüre göre ladini bir devletin laik olmasında pek bir beis yok ancak dine müdahale etmesi dinen caiz değildir zulmen müdahale etse onun da sınırı yoktur..Devlet devletliğini bilse vatandaşına manevi terbiye verdirmek için bir bitçe hazırlayacak ve manevi yönü ağır basan bir vatandaş kitlesi, yetiştirmek için özel bir çaba harcayacaktır.Böyle bir çalışma şu andaki laik eğitim atmosferinde yetişmiş öğretmenlerle olası gözükmüyor,Öyleyse böyle bir hazırlık içine girmeli ve özellikle taşraya yaydığı Üniversitelerde “manevi değerler” fakültesi adında fakülteler açmalı ve buralara gönüllü giden insanlardan yararlanmayı bilmelidir.Yoksa bu melez, ladini, hakikatken mahrum, manadan yoksun eğitim tarzıyla adam gibi adam yetiştirmek çok zor.

Bakın bakayım insanlık tarihine tarihi şahsiyetlerden kaç tanesi manadan yoksundur,ülkemizin tarihine bakın elle tutulur kaç tane babayiğit laik düzenin yetiştirdiği söylenebilir, üç beş tane adam varsa o da laik odakların zoraki erleridir ya da dünya örgütlerinin azı dişleridir.

Hiç düşündük mü acaba Mustafa Kemal neden Elmalılı Hamdi YAZIR’dan Türkçe Tefsir yazmasını istemiş ,bu millet okusun anlasın diye başka bir anlamı olabilir mi? Ne yazık ki bu genç cumhuriyetin vatandaşına tefsir okumayı suç haline getirdik.

İnsan ruh ve bedenden ibarettir, mide aracılığıyla iyi kötü bedeni besliyoruz, ancak ruh aç kalıyor.Bunu besleme yollarını da göstermeliyiz, kişi bu konuda bir çaba sarf ettiği zaman kendisine katkıda bulunmalıyız,destek vermeliyiz bu devletin ana görevi olmalı.Bir derece kimi cemaatler bunu yapıyor ama yetersiz,bir de bazen taraflı da bilgilendiriliyor ve belki yanlış sonuçlar bile elde ediliyor.

Biz memleketin %10-15’i kurtulsun gerisi lazım değil mi diyeceğiz ya da bu milletin her ferdi bizim için önemlidir deyip her isteyene istediği manevi terbiyeyi alma imkanını mı vereceğiz? Galiba ikincisi lazımdır,elzemdir, olması gerekendir.Benden söylemesi.

Her vatandaşın, resmi niteliği “olur” almış en az bir ilim ocağına üye olma imkanını vermeliyiz ayrıca bunun karşılığında vatandaş isterse aidat düzeyinde vakıflar genel müdürlüğü ya da diyanetin bütçesinde devlet olarak katkıda bulunmalıyız.Bu medeni bir devletin ana görevi olsa gerek…

Bu günleri görmek umuduyla selamlar,sevgiler benden insanlı alemine…
Eyüphan KAYA Eğitimci-Yazar
( Manevi Terbiye başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 22.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu