Bu araştırma Yazısında Gaziantep- Nurdağı yerleşkesi baz alınmıştır.
Kız İsteme Ve Düğün Adetleri:
Evlenmek ,aile kurmak bütün insan toplumlarında önemli bir yer tutar .İnsan ev bark sahibi olunca bulundukları toplumda itibar kazanır. Çocuk sahibi olunca da itibarı yükselir.
Başta Anadolu da olmak üzere Nurdağında da evlenmek isteyen fakat buna bir türlü eremeyen genç kız ve erkekler kısmetlerinin kapalı veya bağlı olmasına inanır ve bunu
Çözmek ,kısmetlerini açmak için bir takım yollara baş vururlar. Yöremizdeki yatır ,türbe gibi kutsal yerleri ziyaret edip adaklar adarlar , büyü ve benzeri yollara başvurulduğunda da olur.
Kilit açma ,hıdrellezde niyet ve dilek ile kısmetini açmak bunlar arasında sayıla bilir.
Gençler bu yollardan biri ile kısmetlerinin açılacağına ,sevdiklerine kavuşacaklarına inanırlar. Ayrıca, yeni evlenen gelin ve damadın ayakkabı altına isim yazmak gibi pratiğin yanında tepelerdeki ,yatırlardaki mezarları ziyaret etmek dilek taşlarını duvara yapıştırmak ,ziyaret çevresindeki meşe ve ardıç ağaçlarına dilek çaputları bağlamakla, bahtlarının açılacağına ve evleneceklerine inananlarda vardır.

Kız İsteme:
Bu konuda Nurdağı ilçe merkezinin eskiye dayanan bir geleneği yoktur. Ancak ilçe oluşunu mütakib köylerden gelenlerle bir takım adetler de taşınmıştır. Bu adetlerin ortak yönleri şöyledir. Evlenme çağına gelen oğlan ana ve babası düğünlerde, bayramlarda dost ve akraba ziyaretlerinde hem kendilerine ve hem de aşiretlerine uygun bir kız ararlar. Eğer kendilerine uygun bir kız bulunduğu zaman oğlanın babası, anası ve iki üç tane çok yakın akrabasını da yanına alarak kız istemeye giderler. Gitmeden önce hayırlı bir iş için gelecekleri bildirilir. Kısa sohbetten sonra gelin adayı kahve getirir; eğer gönülsüzse kahve de getirmez. Kahveler içildikten sonra oğlan tarafından kımıldamalar başlar,göz işaretleri ,kaş işaretleri , içlerinde en büyük olana, haydi dünürcülüğü yapsana , dercesine birbirlerine bakınırlar. Derken içlerinden en yaşlı olan söze başlar , Ali ağa, Mehmet efendi ...gibi hitapla hiç sormuyorsun niye geldiniz ? Bir sıkıntınız mı var?
Ev sahibi hemen söze başlar ; Gelene niye geldin denir mi? Baş göz üzerine yeriniz var. Bak ne güzel sohbet ediyoruz ,bu sohbeti bir daha nerede bulacağız ? Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranır. Haklıdır , derler ya kız evi naz evidir.
Oğlan tarafı bunun üzerine komşu veya falan ağa, efendi Allahın emri, Peygamberin kavli, İmamların içtihadı üzerine kızımız falanı oğlumuz falana istiyoruz; der.
Allahın emri kelimesi geçti mi orada bulunan cemaatte bir toparlanma başlar, kızın babası hemen cevap vermez, biraz düşünür, cemaat sıkıştırmaya başladığı an Benim kızım küçük , ben kızım iş bilmez veya hısım akrabaya bir danışalım gibi bahaneler bulunur. Para, makam ve mevki sevdasının tüm değer yargılarının önüne geçtiği bazen bahanesiz olarak verildiğinde olur ve olmuştur da. Oğlan tarafı yine bastırır. Eğer kız babası kızını vermeyi düşünüyorsa yumuşak sözler söyler,düşünmüyorsa; kırıcı olmasada kaçak sözler söyler. Genellikle kız verme işi ilk günde bitmez. Eğer oğlan tarafı yabancı ise kız tarafı ev durumunu,mal durumunu, konu komşularıyla geçim durumunu araştırırlar. Bu araştırmalar ve kız tarafı akrabaların görüşleri olumlu olursa aracı yoluyla oğlan tarafına haber salınır .Oğlan tarafı çok yakın akrabalarından kadın ve erkek birkaç kişiyi de alarak kız evine gider.
Bu gidişte söz kesilir ve sözün kesildiğinin işareti bir son söz tatlısı yenir ve bir altın bırakılır .Bazı köylerimizde şerbet töreni yapıldığı da olur. Şerbet, kız alınıp verildikten sonra, söz kesmede konuşulduğu gibi karalaştırılan günde davet edilen misafirlere ikram edilen içecektir.
Düğün:
Düğün davetiyeleri bir hafta önceden bastırılarak davetlilere dağıtılır;veya haberdar edilir. Oğlan tarafında hummalı bir hazırlık başlar. Bu hazırlıklardan bazıları ;
Geline elbise alma (pazarlık), mobilya takımı beğenme, davul #8211; zurna veya orkestra tutma, eğer çevrede yeni ölen biri varsa ölü evinden izin alma, Düğün mevlitli ise mevlithanları ayarlama ,yemeklik ve içecek malzemeleri almadır.
Perşembe gününden bayrak dikilir,bayrağın dikilmesi esnasında silahlar atılır. Bayrağın sırığına acı soğan ve çiçek bağlanır. Acı soğanın takılmasının amacı soğan acıdır, tatlı yaşasınlar diyedir. Çünkü her şey zıddı ile kaimdir.


Cuma öğleden sonra davul-zurna ekibi düğün yerine gelir .Davul-zurna sesini duyan davetliler yavaş yavaş düğün evine gelmeye başlarlar. Misafirler geldiği zaman davulcu ve zurnacılar bahşiş almak için karşılarlar. Ev sahibi, yeni bir misafirin geldiğini davulcunun farklı çalış sitilinden anlar.
Cumartesi akşam kına gecesidir. Düğün bitimimden bir gün önce olan bu gecede oğlan evinden, kız evine on beş yirmi kişi gider. Bunlar yanlarında kına davarı, kına yüzüğü , çerez kına ve davul-zurna ekibinden birer kişiyi götürürler .Kız evi bunları büyük bir sevgi ve saygı ile karşılarlar .Yemekten sonra davul- zurna çalar davetliler oynar. Tüm akraba ve komşular kınaya geldikten sonra kına başlar. Yöremizde kına törenleri merkez ilçede düğün salonunda ve kına için hazırlanan bir yerde yapılır. Köylerde ise kız evinin civarında yapılır.Kınaya gelenler çeşitli hediyeler ve paralar getirirler.
Kına yakılan mekanda gelin, evin ortasına konan bir sandalye ye oturturlar .Başına kırmızı eşarp örtülür,gelinin arkadaşları tarafından yoğrulan kına üzerine kına mumu yakılarak bir tepsiye dizilir. Yine gelinin arkadaşları sırayla tepsiyi ellerine alarak, gelinin etrafında oynarlar. Aynı işlemlerin bir çoğu oğlan evinde de yapılır.
Ezilen kına gelinin eline sürülür, bazı genç kızlar nasipleri çabuk açılsın diye bu kınadan ellerine sürerler. Kına gelinin eline sürülürken bir yandan da gelinin etrafında şu kına türküsü söylenir.
Kınayı getir aney (2)
Parmağın batır aney (2)
Bu gece misafirem (2)
Koynunda yatır aney(2)
Bazı köylerimizde farklı kına türküleri de vardır.
Bu geline gerek baba
Ağlayalım kaba kaba
Canım gözüm benim babam
Verme beni gurbet ele
Dayanamam acı dile

Bu geline gerek ana
Ağlayalım yana yana
Canım gözüm benim anam
Verme beni gurbet ele
Dayanamam acı dile

Bu geline gerek gardaş
Ağlayalım yoldaş yoldaş
Canım gözüm benim gardaş
Verme beni gurbet ele
Dayanamam acı dile

Bu geline gerek bacı
Ağlayalım acı acı
Canım gözüm benim bacım
Verme beni gurbet ele
Dayanamam acı dile

Bu geline gerek teyze
Ağlayalım geze geze
Canım gözüm benim teyze
Verme beni gurbet ele
Dayanamam acı dile


Kınacı gidenler bu törenden sonra oğlanın kınasını da yakmak için geri dönerler . Oğlan evinde de bir süre oynanır. Damat açık bir alanda sandalyeye sadıçlar la birlikte oturtulur. Bazı köylerimizde damat saklanır .Damadın ailesine ve arkadaşlarına türküler söyletilir, bir takım cezalar verilir.(Köpek gibi havlama,inek gibi möleme ...gibi onur zedeleyici cezalarda yok değil)Ardından son bir halayla kına faslına geçilir. Bazı köylerimizde damadın kınasını öksüz bir şahıs yakar.
Pazar günü düğünün son günüdür. Sabah erken öğle yemeği için hazırlıklara başlanır. Damat gelinle birlikte baş yapmaya ve fotoğraf çektirmeye gönderilir. Kuaförlerimiz damatlık tıraşı altında iki üç katı para alırlar. Yemek hazır olana kadar yine türküler söylenir,halaylar çekilir ve silahlar atılır. Gelini getirme saati gelince yola çıkılır. Konvoy halinde kızın evine varılır .Burada da biraz oynanır , gelinin çeyizi yüklenir, çeyiz yüklenirken sandığın üzerine oturulur. Bunun üzerine oğlan tarafı sandığa oturana bahşiş vererek sandığı alırlar. Geline içeride vedalaşmadan önce en büyük kardeşi tarafından kırmızı kuşak üç kere çözülüp, yeniden bağlanır. Vedalaştıktan sonra gelin konvoyu bir miktar gezdirilir,bu gezme sırasında çeşitli engellerle gelin arabasının önü kesilerek bahşiş alınır. Şeref turu bittikten sonra gelin otomobilden inmeden önce oğlanın anası ve babası çağrılır. Orada baba oğluna, ana gelinine bir hediye vermeyi taahhüt eder,daha sonra gelin ve damat arabadan indirilir . bu arada toplu olarak silahlar atılır , gelin ve damat bir süre halayda kalır, ardından tebrikleri kabul için otururlar. Misafirlere yemek servisi yapıldıktan sonra gelin ve damat içeri alınır.
Gelinlik:
Gelin ilk önceleri misafir olduğu için baş köşeye oturtulur. İkinci gün üçüncü gün , gelin artık o evin fertlerinden birisidir;ama eski gelinler böyle değildi,kapının arkasında ağzı gözü sarılı ayakta duracak ev insanlarının gözünün içine bakacak kim ne derse onu yapacak ,konuşmak mı? Ağzı var , dili yok, gelinlik tutmaktadır. Gelinliğini bozdurmak için geline çeşitli hediyeler alınır, bazıları gelinliğini bozar, bazıları ise yıllarca sürdürürler. Örneğin, amcamın karısı Zeynep yengem, babamla hala gelinliğini sürdürmektedir.

Şaba : Hediye verme merasimi
( Adetlerimiz (Kız İsteme Ve Düğün) başlıklı yazı Mehmet Dal tarafından 26.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.