Ekmeksiz yaşarın hürriyetsiz yaşayamam diyen Bediüzzaman Seid-i Nursi bu toplumun vazgeçilemez, örtbas edilemez, görmezlikten gelinemez bir zat, aynı zamanda hayatından ve ilminden yararlanılması gereken mümtaz bir şahsiyet, iyi bir mana adamı, Kürt ve Türk halkı arasında bir dayanışma kaynağı ve bir barış, huzur ve sükunete öncü bir kahramandır.
Sabır
Her türlü meşakkate karşı sabretmesini bilen ve sabrı tavsiye eden duruşuyla insana güven ve sükunet kazandıran o küçük bedeniyle taşıdığı dayanma gücüyle insana güven veren, ilmiyle amil, talebelerine öncü bir Piri Pir, ruhuyla bir delikanlı gibiydi Bediuzzaman.
İlim
Yüzlerce kitap hıfz etmiş, bulduğu her kitabı okumuş, okuduklarından müspet olanları hayatına tatbik etmiş, ilmiyle amel ettikçe Yüce Allah bilmediklerini kendisine bildirmiş ve ilahi programın bir neticesi olarak Üstad Yeni Said mertebesine çıkmıştır.Birinci Said ilim ve emek ile mücadelesine alt yapı hazırlarken ilahi in’am ve inayetle ilim ötesini fark ederek çalışmasına ayrı bir mana katmıştır.
Mücadele
Doğu cephesindeki öncü komutan rolünden tutun hayatın her aşamasında gözünü kırpmadan, çekinmeden, iman hizmetleri için risalelerini arttırıp dağıtmak için sahip olduğu manevi ilmi Anadolu insanıyla paylaşmak için her türlü sıkıntıyı göze almasına rağmen muhaliflerine meydan okuyup reklam olmaktan çekinmiş Halis bir kul edasıyla İlayı kelimetullah için gayret sarf etmiş, yaşadığı süreçte benzeri bulunmayan bir mücadele tarzıyla iman hizmetlerinde bulunmuştur.
İman
Allah inancı olabildiğince güçlü, yer yüzünde hiçbir şeyin Allah’ın ilmi dışında gerçekleşemeyeceğine inanan ve bu vesileyle Besmelesiz iş yapmanın sonuçsuz kalacağının farkında olup bunu Ümmeti Muhammed’e telkin eden müstesna bir şahsiyettir.
Vakar
Onurunu koruyan, İslam’ın şerefini muhafaza eden, inancı neyi gerektiriyorsa cesaretiyle öyle hareket eden ancak ifrata kaçmadan olduğu gibi görünen bir üstad gördüm desem doğru olur.Gerek Rus Çarına karşı gösterdiği tavır gerekse Paşaya karşı sergilediği tutum Üstadın ne kadar görevine bağlı olduğunun bir işareti ve talebelerine mümtaz bir örnek sergiler gibiydi.
Asayiş
Zaman zaman hiddetlendiği olsa da Üstad kaba kuvveti hizmet metodundan silmiş, bir kenara atmış talebelerine daima asayişi muhafaza etmelerini tavsiye etmiş ki bu vesileyle toplum tarafından bir güven oluştura bilsin, bu hizmet alanı sığınacak bir liman olabilsin. Zaten ortada bir zulüm, bir korku var bir de bir sıkıntı ehli imandan gelse dünya mağdur ve mazlumlara zindan olur. Hem asayişi bozduğu takdirde asıl üst düzey emir veren zındıklara ulaşması mümkün olmadığı gibi bu milletim masum evlatlarıyla karşı karşıya gelecek,bu da tamamen anlamsız bir durum olur.
Türkçülüğe vurgu
Üstadın Kürtçe konuşanlara Türkçe cevap vermesi yer yer Türk kavmine bir üstünlük isnat etmesi kanaatimce konjoktürel bir yaklaşımdır yoksa bir kavim bin yıl da İslam’a hizmet etse yolundan saptığı anda bir kıymeti harbiyesi kalmaz .O günün durumuna bakmak lazım.
Kürtlere saygı
Üstad Kürtleri dinlemiş,sahiplenmiş onları küçük görmemiş ve kendinden bir parça olarak kabul etmiştir.Samimiyetine inandığı bu milletin hakkını hukukunu da savunmuş ve bu mağdur insanların devletin zulmunden çekmeleri için onları sükunete davet etmiş, devletin askerine karşı savaşmaktan öldürüp öldürülmekten onları alıkoymuştur.
Umut
Üstad hep ümit var olmuş, çevresine umut vermiş, kendileri kışı yaşadıklarını ancak bu milletin baharı yaşayacağını müjdelemiş. Doğrusu böyle karanlık bir dönemde umudunu yitiren bir kimsenin hayattan alacağı bir zevk olmayacağı gibi bir hizmet imkanı ve aşkı da kalmaz onun için umudu elden bırakmadığı gibi aynı zamanda talebelerine, ehalisine umut vermeyi bir meslek haline getirmiştir.
Devlet korkusu
Kimin kimden korktuğu belli olmayan bir devlet anlayışı bu sistem adına zulüm ediliyor, stresler yaşanıyor, yaşatılıyor suni bir korku hakim, aklı selim sekteye uğramış kur’ani, imani, vicdani bir mülahaza yok tarifi namümkün bir süreç, nahiye müdürünün psikolojisinden tutun bekçinin haleti ruhiyesine kadar tam bir facia toplum kendinde değil. Hal da devlet devlet diye kutsal bir yapı isnat ederek bu uğurda topluma kaos oluşturanlar utansın.
Dünya örgütleri
Savaş ile amacına ulaşmayan dünya örgütleri bu sefer de menevi yönden bu millete bir tahribat yaşatarak esaret altına almak istiyorlar. Maalesef bir derece de başarılı oldular ama ilim ve edep ehli hocalarımız sayesinde hala ayaktayız ve günden güne de kendimize gelmeye çalışıyoruz. Yoksa hala da zındıka komitesi işbaşında olup çalışmalarını sürdürmektedir. Uyanık olmak durumundayız.
Anadolu insanı
Anadolu insanı bir yanlışın farkında içinde bir sıkıntı var bir arayış içinde bocalayıp dururken üstad kalıcı verimli insanı her aşamada Allahın rızasına kavuşturabilecek bir çalışma tarzıyla tanıştırıyor insanımızı hakikaten insanı Allah rızasına kavuşturacak asıl unsur hakiki imandır, Ondan dolayıdır ki üstad iman kavramı üzerinde durmuş imanı olan İslam’ı da yaşar.
İlim ve teknoloji
Üstad ilim bilim ve teknolojiye önem vermiş, bütün ilimlerin ilahi ilmin değişik bir yansıması olduğu, yararlanmamız gerektiği, benliğimizi koruyarak batının kat ettiği bilimsel gelişmelerden yararlanmamız gerektiği kanaatini taşımaktadır. Ayrıca teknoloji insanlar için nimet olduğu yararlanması gerektiği yararlandıkça Allah’a şükretmemiz gerektiğini vurgulamaktadır.
Ayıca, “bu dünya neden başkası için terakki, bizim tedenni dünyası olsun” diyerek, insanımızı düşünmeye ve çalışmaya sevk ederek madde ve mana bütünlüğü içinde medeni bir insan profilinin yetişmesine katkıda bulunmuş.