Bir not: Yıllar önce kaleme aldığım bir konu, gündemden düşmediği için tekrar anımsatmak istedim.
Kadına şiddet için neden çok. Savaşlarda tecavüz... Az gelişmiş ülkelerde töre cinayeti… Batıda dayak. Bunlar duymaya alışık olduğumuz günümüz dünyasına hiç yakışmayan, kadına şiddet şekillerinden bazıları. Geçtiğimiz, 14–15 Mayıs’ta İstanbul’da toplanan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Kadın- Erkek Eşitliği Komisyonu’nun gündeminde, işte bu konu vardı, sınır tanımayan şiddete karşı alınabilecekler önlemler. Gerek savaş gerekse barış dönemlerinde kadına şiddetin dozu hiç değişmez. Savaşta en fazla mağdur olan grubu kadınlar oluşturuyor. 15 yıl önce Bosna’da yaşanan savaşta ve daha yakın tarihlerde Ruanda’ da, Kongo’da, Darfur’ da yaşanan savaşlarda kadınlar cinsel saldırıların hedefi oldu.

*Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesi Belçikalı Parlamenter Miet Smet, Avrupa’da 15 yıl önce yaşanan savaşta işlenen tecavüz suçlarının, “insanlığa karşı suç” ve savaş suçu olarak tanımlanmasında çok geç kalındığını vurguladı.

Bosna Savaşı yıllarında tecavüz suçu işleyenlerin ulusal ya da uluslararası düzeyde neredeyse hiçbir ceza almadıklarına işaret eden Smet, mağdur kadınların da yalnız bırakıldıklarını kaydetti. AKPM komisyonuna bu konuda bir rapor hazırlayan Belçikalı parlamenter, yapılması gereken ilk şeyin bu ülkeler üzerinde suçluların yargılanması yönünde uluslararası baskı yaratmak, daha sonra da mağdur kadınlara tıbbi, psikolojik ve ekonomik yardımda bulunmak olduğunu dile getirdi. Smet, savaş sonrası ülkelere gönderilen barış güçlerinin kadın ve erkeklerden oluşturulmasının kadınlara yardım açısından daha olumlu sonuçlar vereceğini, barış gücü askerlerinin de cinsel saldırılar konusunda eğitilmesi gerektiğini vurguladı.

Yeni bir sözleşme arayışı

Dünyada kadına yönelik şiddeti engellemeyi amaçlayan ilk uluslararası sözleşme üzerinde, Avrupa Konseyi bünyesinde çalışmaları sürüyor.

Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü **”Prof. Dr. Yakın Ertürk, BM Güvenlik Konseyi’nin 2000 yılında aldığı “Kadın Güvenliği ve İnsan Hakları” kararının önemli bir aşama olduğunu şu sözlerle dile getirdi:

“Bu karardan sonra kolluk kuvvetleri, ordu, güvenlik kuvvetleri artık kadına yönelik şiddet konusuyla ilgilenmek zorunda kaldılar. Bu yönde onların hepsine görevler verildi”

Ertürk, BM Güvenlik Konseyi’nin 2008’de aldığı bir başka karara da dikkat çekerek, artık barış güçlerinin kadına yönelik cinsel şiddeti önlemekle yükümlü hale getirildiğini vurguladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde de cinsiyete dayalı savaş suçlarının artık “insanlık suçu” olarak kabul edildiğini ifade eden Ertürk, bu suçlar için yargılama yolunun açıldığını, fakat bunların ancak son yıllarda elde edilen kazanımlar olduğunu vurguladı...” Konuşmasını,

“Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, ülkeler izole bir şekilde var kalma imkânına sahip değiller. Onun için ulusal bağımsızlık kavramının içerdeki kontrolü sağlama şeklinde, sınırları dışarıdan izole etme şeklinde değil, tam tersine, devletlerin insan haklarını kendi yetki alanındaki insanların haklarını garanti etme güçleri ve potansiyelleri doğrultusunda meşruluk kazanabileceklerini vurgulamak gerekiyor. Bence dünyanın gidişatı bu yönde bir bağımsızlık anlayışı… İşte burada uluslararası sistem tabii çok önem kazanıyor. Onun için bu tür mekanizmalar hala çok yetersiz. Ama bunların gelişmesiyle içerdeki ulusal düzeydeki haklar mücadelesine daha fazla ivme kazandırılacağını düşünüyorum.” Diyerek bitiren Ertük kadına şiddet konusunda din ayrımının fark etmediğini, hangi dinde olursa olsun kadının şiddete uğradığını vurguladı.

*Hüseyin Hayatsever / İstanbul (Deutsche Welle)

**ia.metu.edu.tr/tr/as/00020660yakinerturk

( Global Dünyanın Global Sorunu: Kadına Şiddet başlıklı yazı eyyup tarafından 6/24/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.