anlatmaya devamla;

“-Harun-u İreşid hazretleri

za(ğı)r adamlarıynan.. gezmeye çıkmış

tebdili gıyafetdir tabi..

çekmiş sifilleri..

bakmış pir-i fani adamın biri

toprağı gazar, zeytin ağacı dikerimiş…

 

Harun-u İreşid hazretleri;

“-dede” demiş

“senin yaşın varmış “varcağı yere[1]

bu ağaşlar ne zaman etişecek dee

zeytin verecek,

sen toplayıp da ye(ye)cen

ne uğraşıyon boş veer” demiş…       

 

e(h)tiyar da

“-bak hu ağaşları dedem dikmiş

zeytinnerini yemek bana nasip oldu

bu dikdiklerim de etişecek

zeytinneri dee

belki torunnarıma gısmet olu(r)..

olmasa bile

..

peygamberimiz efendimiz deyoru ku

“ağaş dik..

bi ğüncücük de olsa ömrün galdıysa

ağaş dik..”      

..

“-insanın kendinden sonuraya bırakacağı

en gözel meres ağaşdır” deyo(ru)..

bu laf bek hoşuna gedince de

Harun-u İreşit haziretleri

adamlarına işaret ediyo(ru)..

            etiyara bi kese altın

 

ehtiyar; “-bak gördün mü

dedem dikdiği ağaşların seytinini

belki hiş görememiş emmee

ben taha diker(i)kene gördüm”…

bi kese altın taha!

ehtiyar bu sefte de

“-üsdelik iki defa”

deyinşe, barabar

..

Harun-u İreşit haziretleri

“-tamam e(h)tiyar

            tamam” deyoru

 

“-annaşıldı senin gafan,

benim hazineden zengin…

bireş da(h)a gonuşursan

beni ifloz etdirece(ksi)n

ver elini öpeyin dede

eh! hadi bana müsaade et de!

 

hemen varayın.. ben de

hemen böğünden tezi yok

torunnarım uçu

            hemen ağaş dikeyin

dedem dikmiş ben yedim

ben de dikeyin

de…

torunnar yesinler

bana hayır dova etsinner”

 

…..

“-onun uçu; ben dikeyin

                        siz ye(yi)n

siz de bana dova edin

siz de dikin

torunnarınız yesin

onnar da size dova etsin

yövmül gıyamete gadak

memleket ağacınan şenlensin.

 

dededen ağaş olursa toruna,

torundan dedeye dova

evlat dalımış

torun balımış

işdeee hekaye bu ağa!””

 

hinciiii sen gene bi “münafıklık” edecen

“Harun-u İreşit haziretleri nerede yaşadı” decen

ben bilmen,

yaşadığı yerde zeytin etişiyo muydu

kelp olayın onu da.. bilmen.

emme hunu biliyorun kuu

çok möhüm bu ağaş me(v)zusu….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

annadan zeytin etişen yerde annadınca

“zeytin” demişdir

annatdığı yerde zeytinden başga bişi(y) etişmeyosa

ne desin,

nassı annatsın adam

söz temsili üzümü bilmeyen adamca(ğı)za

üzüm dese olmaz değil mi

işdecik onun gibi

payam etişen yerde annatsa payam derdi

o başga.. tabi…

işin aslı.. olsa olsa bu; furmadır

emme sen de; “payam” de!. boba

hekayeden meram

ağacı annadmağısa,

annadılmışdır

gerisi sen ağğa ben paşşa

 

furmanın da bi hekayesi var biliyon mu

uymuş uymamış bil de

“çalıp yediğin hurmalar

vahtı gelir dırmalar”

aynı ciğenin gabığını çatlatması ğibi

her şeyin bi zamanı var..

bi de

herkeş becerir çalmayı,

sen çalış-çabala boba

haval(e) et Allaha

dik-sula,

alın teri dök, gazan da

halalından ye almayı

furmadan datlıdır valla

 


[1] varacağı yer: en son nokta

( Kumluk 2- Harun Reşit başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 21.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu