Ebem;
nazara gelmiş çocuklara
tuz kavurur,
kurşun dökerdi[1]
“-durmayo ebe
yırtınıyo,
zabbahlara ğadar ağlayo
nusgasını[2] boynundan file
çıkar(t)mayoz emme
demekkiyne nazar etmişler gene
“gurşun dögdürün Döndü Ebeye
afsınlayıvırı göz-möz varısa”
dedileridi de
bi gurşun döküvüsen sevabına,”
Ebem başkalarının çocuklarını
pek sevmezdi aslında,
daha doğrusu agamdan başka
ama bu durumda;
kucağına alırdı bebeği
“-Mismillahirrahmenirrahim” diyerek
açardı bebeğin beleğini[3]
üçe katlanan kahve tavasında
birkaç saçma tanesi
kurşun eritirken ocakta birisi,
bir yandan da ebem duasını ederdi,
“-el benim elim deği(l)
Hatma[4] Anamın eli”
adet üzere bir yandan da bebeği,
gonuşalak severdi
“-aman bu ğözel çocuk da kimimiş böylee,
aman Alla(hı)mm
kimin guzusuymuş buu!
yarın böyüyüp dee
ebesine-dedesine mi bakacağımış hııhhmm[5]
anasının gözünün nuru
bişiyi[6] yoğumuş yavrımııın
hiş bişiyi yoğumuş,
hiş hasda file değilimiş de(ğil) mi.. hıhn
hinci gurşun döküvücemiş
bu ğözel çocuğa Döndü Ebesi
ebesi de bu o(ğ)lanı bek severimiş
de mi oluşum, de mi..”
“-yavrımm adın ne bakayın senin ee!
“-fikret ebesi fikret” dedi Küpüş Hesne
Ebem
“-vuyh! oda neyimiş Hesnece”
“-bilmen gari,
bobası go(y)du ay bacım, bobası,
ne bileyin valla neyise..
hincikinner böyle gari ay Döndü Bacı”
“-ee zamane
hinci anasının bobasının adını
gomayollar gari
eveliki ğibi
anşa[7], fatma, asiye
meemet, irbem[8] zati galmadı,
o esgidenmiş”
“-heye[9] valla öyleymiş
ahir zaman dedikleri bu olmalı”
“zaman sana uymaycağmış
i(n)san zamana uycağmış ay Döndü Bacı”
bir taraftan eşyalar toplaşır çabucak
bebeğin yüzüne bir tülbent ya da çevre[10]
kalbur içinde sahın, sındı[11] yada bıçak
sahın içinde su ve iğne.
bir yandan da illa söylenip, zokurdanacak
kim bu çocuğa
neye göz eder kii
göz etmeden gedesiceler..
anasının ta içinde bir korku,
acaba ne olacak
sanki sünnet ediliyormuş gibi
bebeğine bakamaz
gözü dolar, ağlayamaz
bir parça değil candan
ne de olsa can...
yine besmeleyle,
tavada eritilmiş yirmi saçma
suya katılır
“cosss!!” diye bir ses,
su içinde, kurşun acayip şekil alır.
ne bebekte ağlama,
ne diğerlerinde nefes
“-göz var anam göz”
ve göz edene[12] beddualı birkaç söz...
“odu-ocağı, gözleri kör olmayasıcalar
gözlerini toprak doldurasıcalar
nazar etmeden gedesiceler
Fikired yavrıma nazar mı etmişler”
…
“-bilmen kim varımış da,
kemgözlü
nazarı geçerimiş,
ele-ğüne kem bakarımış
gartal gözlüymüş,
katıran garası garannıkda
gara ğarıncayı seçerimiş
“-düz ovada geden ganlıyı[13] devirdirin” demiş
olur mu öyle şey be! demeye galmamış
adamın şosada[14] geden arabası
takla-makla ğetmiş”
…
“yalınız kii çok günahımış
hasitlik heş eyi bi şiy değilimiş
kötü gözle bakmamalıymış
herkeş nasibine gayıl olmalıymış”
“-insan varımış
“Allahım gonşuma beş ver bana bi ver” derimiş
insan da varımış
“Allahım gonşuma verme,
bana da vermezsen verme” derimiş
insan olan insan,
“keser gibi hep bana hep bana”
demez, bışkı gibi
“bi bana bi sana”
demeli”ymiş
“-gelinimiizz.. yavrıım al hunu da
çocu(ğu)n omzuna gözelce dikivi
hu suyu da
kedi köpeg geşmecek
pislik görmeycek bi yere serpittirivi
çıynanmaycak,
kedi-köpeg siğmeycek[15]
neye dersen;
Hatma Anam gurşun dökdüğü suyu
höyle çalıya serpceğmiş
bobamın goca köpe(ği) de ordan geçerimiş
huncucuk bi tas su köpe(ği) ıslatmış
gosgoca köpeg mavvıklayalak gıvrılmış galmış..”
…
“-onun uçuu dıkgat etmeğ ilazim
nemi(e) n(l)azım
“ite dalanma çalıyı dolan” demişler
hafakan görüp, uykun gaşcana
uyumamak evladır
hadi geşmiş olsun,
bişiycikleri galmaz evel Allah
mesmele çekmeden uyutma gari
imi[16]!”
[1] kurşun dökmek: tılsım, efsun
[2] muska: büyü amacıyla yazılan kağıdın üçgen şeklinde bükülerek muhafaza içine alınıp omuz ya da koltuk altında saklanır, muskanın nazar ya da diğer belalardan koruyacağına inanılır
[3] belek: kundak
[4] fatma
[5] hı hımm : evet mi..
[6] bişiy /bişey - bi şey: birşey
[7] ayşe
[8] ibrahim
[9] heye(he ya): evet
[10] çevre: pamuklu dokuma büyükçe mendil
[11] sındı: makas
[12] göz etmek: nazarla, kıskançlıkla bakış, kötü bakış
[13] ganlı / kanlı: kağnı / öküz arabası
[14] şose: anayol / Senirkent-Yalvaç arasındaki stabilize yol kasdediliyor, dümdüz yol anlamında
[15] siğmek: işemek, çiş yapmak, küçük çiş
[16] imi : emi, tembih