berrak, aydınlık,
beyaz bir gelin başı gökyüzü
mutlu samimi
bu lekesiz beyaz atlasa çarpıp akseden
altınsı pırıltılarla
karın saltanatına isyankar güneş
belli ki,
gökyüzü beyaz,
dağlar bembeyaz,
göl kurşuni
ne bir ses,
ne uçan bir kuş,
ne de bir kıpırtı
terkedilmiş değil, hatta
el ayak dokunmamış
ben de fazlayım bu mabedimsi mozayığa
papatyalar henüz açmış tüm çiçeklerini
bir daha görebileceğim bir manzara değil
ne ömrüm yetecek, ne de diz bağlarım
iz bırakamıyorum
bu pürüzsüz gelinliğe
durup bakakalıyorum,
soluksuz, öylece
sanki hayretten yutmuşum küçük dilimi
yaslandığım karlı çalıdan ıslanmıyorum,
kış üşütmüyor, ayaklarımı,
yanaklarımı hissediyorum,
yorgunluk değil
Dünya sadece bana aitmiş gibi
sarhoşum..
sarhoşluk bu olmalı
esen yelde,
parlayan güneşte,
dağ başında
ufka bakışlarımda
bir en bahtiyarlık hissi
buz gibi,
içim ürperiyor,
yapayalnızlığım aklıma geliyor.
etrafımı çepeçevre kuşatmış dünya...
bu koskoca manzara
sadece benim için sanki
secde eder gibi yağmur yüklü bulutlar
Karagöl’deki durgun su,
sudaki gökyüzü,
ve suya baş eğen Kocadağ
saltanatıma ortak istemiyorum
bencillik mi
[1] Kocadağ yöresel isim olarak kabul edilmelidir..(koca=büyük) Kirişli Dağı (1600 mt)